Thursday, September 13, 2012

Sokaga cıktıgım zaman

Avrupa nefes oluyor, can oluyor. Yalnizligim anlamsizlik gibi gelmiyor, bir basinaligim vucut kazaniyor ufacik dukkanlarin, tanidik tatlarin, renklerin arasindan aksamin iyice sogumus ince ruzgarini yuzumde ve saclarimda hissederek yururken.
Burayi sevdim demek icin erken, ama sevdim. Burda yasam ve yasanmislik bir arada var. Her bir sokak tasi gordukleriyle karakter kazanmis. Insanlar cesit cesit, kulagimda hep tanidik melodiler, bolca Turkce, Arapca bazen kurtce...
Ben de hazirim yasamaya ve anlamaya. Amerika hic bilmedigim taraflarini kesfettirmisti, Avrupa ise ozlerime yaklastiriyor. Hic olmadigi kadar dolu hissediyorum, bir basinaligim hosuma gidiyor, yeni insanlarla tanisiyor ve herbiri ile unyanin kucuklugune ikna oluyoruz. Bazen dunya etrafimda donuyor gibi hissediyorum, olmazsa da kabul edilecekken doga bana cok seyler vermis, onlar sayesinde sansliyim diyebiliyorum ki en guzeli bazen kendini sansli hissedebilmek. Her sahip oldugu sey icin cok calismis oldugunu bilse bile, bir sekilde olageldigi seyin meyvelerini toplayabilmektir, sansli hissettiren sey.

3 comments:

G.o.D said...

Bu kadar yaşantıyı, yaşanmışlığı kabullenebilmek takdir edilesi....

LeylaK said...

Pekiiiii, neresi orası ? :)

brownian said...

Hosgeldin Leyla,
Burasi Almanya' nin Bonn sehri. Yolun duserse mutlaka ugra.