Wednesday, September 26, 2012

Evde vakit gecirmek yerine

buyuk lokmalar halinde yuttugum yemegin ardindan hemem enstitunun yolunu tutuyorum. Eve dair hicbirseyi sevmiyorum o yuzden iki vardiya ise geliyorum. Gerci iki vardiyanin birinde bile dogru duzgun verimli calisilmiyor. Birincisinde sagin solu gurultusu, konusmalar, mailler derken cay saati oluyor, ikincisinde ise fazlaca yorulmus oluyorum. Bugun son iki yilda oldugu gibi benzer garip dusunceler icindeyim, dusuncelerimdeki inisler ve cikislar cok yorucu oluyor ama his spektrumunu da genisletiyor diye vazgecemiyorum kendilerinden. "Yasamak, daha cok yasamak!" derken dengesizlesme egilimim artiyor, hatta icinde bulundugum ozgur cevreye bile fazla geliyor.  Odam mandalina kiliginda portakal kabugu kokuyor. Bu koku kis mevsiminde ofis kokusu, etrafimi saran sari kitaplar, masamin bir kosesinde elimi attigimda ulasabilecegim mesafede goreni gulduren bir kiloya yakin agirlikta nutella, milletin onunde ic cekerek kendisini koklamam, gokyuzunu onume seren Brown'dakinin benzeri pencereler, sari bir gun batimi, ya da gozumun  onumde uzun uzun durup da batamayan gunler.
G.' nin giderken biraktigi cikolatanin sonuncusunu yiyorum, hesapladigimdan bir gun erken bitiyor cunku Pazar gunu iki tane birden yemistim. Bir tanesini de G' ye vermistim giderken. Kutu sekizlik olduguna gore G gideli 6 gun olmus, hayir G gideli sadece 5 gun oldu, acaba birileri de kendine bu kiymetli cikolatalarimdan mi ikram etti... Yesil cayi severim ama meyvelisini pek sevecegimi sanmiyordum, meyveli cay seven G, yesil cay sevdigimi bildigi icin meyveli yesil cay almis bana. Cay, yoklugunuzda eksikliginizi hissedecek bir insana verilebilecek guzel bir hediye, insanin icini isitiyor, ha muhabbetle ha cayla... ogrenmedik mi yuz defa: kosup nefes nefese kaldiginizda cekici bir kiz/erkek gorurseniz, ona asik oldugunuz sanip oyle devam edebilirsiniz diye....cayin insan sicakligi meselesi de o iste.

No comments: