Sunday, September 2, 2012

Kendini iyi hissederken

annemin kahve falından cikanlari duymam, moralimi bozmadiysa da biraz sarsti beni. Ev sahibimle iki cocuk gibi kavga etmedigimiz zamanlar, bakilmis kahve fallarinin raporlarini topluyorum dunyanin bir kosesinden ve oteki kosesine uygulamasini yapiyorum. Fala gore benim "konusmakta oldugum cocuk" isini bana tercih ediyormus. Bu bilgi yeni mi, degil ama kahve tarafindan onaylanmasini duymak hic guzel degil ! Aslinda kiskancliklarim yoktur cunku erkek arkadasimin hayatinda ne olup bittigini cok bilmem ancak ki ayni ismi defalarca duyup, bir anda kadin oldugunu ogrenirsem ve o aralar bizimki benle minimum zaman geciriyor, gozlerimin icine duz duz bakiyorsa ve gulumsemeyi toptan unuttuysa, vucudumda orta siddette bir ates basmasi olabiliyor.  Tabi belki benim mantigim yanlis: Benimle bu kadar az vakit geciren birinin baska bir kadinla daha ne isi olur diye dusunuyorum genelde. B. yaptigi alanin populerligi, disiplini ve guven veren durusuyla guzel bir sehirde ve iyi bir okulda asistan profosor oldu, ben ise asistan profosor olmadan once post-doc çilemi doldurmaya Avrupa' nin yolunu tuttum. Tabi ben hassasim, hersey duygusal geliyor, skypte kolu kucaklama isareti yapan ayinin hareketini iki defa takip ettigimde gozumden yaslar bosaniyor, bizimkine "kuzum" diye sesleniyorum o bana "balinam" degil "baluna" diyor. Insanin kalbi kirilmaz mi, kirilir tabi. Ustelik hic spor sevmeyen adam kendisini resmen takibe almis fakulteden bir kadin profosor'le 6 saat beyzbol maci seyretmeye gitmisse ve kadincagiz bizimkine butun aksam kurallari anlatmissa. Aslinda bunu duydugumda bozulmamistim, simdi falın soylediklerini dusundukce bunlar su ustune cikiyor. Elbette unutulmak hosuma gitmez ama B. kadinda akademik gucu ve parayi secerse cok da uzulmeyebilirim. Hem soylemeyi unuttum, Avrupa guzel insan kayniyor, al bunun yuzde ellisini; Avrupa'nin gobeginde bir Matematik enstitusunde bir kizin basina kac tane guzel erkek duser hesabini yarin ilk firsatta enstituye ugradigimda yapicam. 
Kendimi teselli ediyorum iste boyle, bugun disarida yemek yemeyi sevmeyen biri olarak biraz kaybolmuslugun etkisiyle elime bir yiyecek alip yurumek istedim eve dogru. Zamaninda (1000 yil once) sehrin kapisi olan kapinin tam ardindaki dönerciye gittim, once Almanca olarak Turkce bilip bilmedigini sordum, adam "hayir" dedi, sonra Ingilizce bilip bilmedigini sordum, ona "evet" dedi (tabi bunlari Turkce soylemedi) ve boylece siparisimi verebildim. Dürüm ekmegini isitip icine tiras bicagi gibi birseyle donen etten kestigi ince parcalari doldurdu, adama cok fazla et koydugunu soyledigimde cok yemem gerektigini soyledi, ben de ona annem gibi davrandigini soyledim, sonra sevmezsen parani almaya gel gibi laflar etti, beni musterisi yapmaya niyetliydi ben de sevdim kendilerini ama doneri bir iki isirdiktan sonra daha fazla yiyemedim, alisik olmadigim bir tadi vardi. Garip bir sekilde burda eli yuzu duzgun, evsiz gibi gorunmemesine ragmen dilenen insanlar var sokakta, once elimdeki yiyecegi boyle birine vermek istedim ama rencide de olabilirler diye yanasamadim teklif etmeye. Sonra eve gotureyim, zehirlenirsem doktora "bunu yedim" diye gosteririm diye dusunmeye basladim. Zehirlenme dusuncesi kafamda gezinirken vucudumda da bir sicak dalgasi gerceklesti, ama baska dusuncelere atlayinca o da gecti. Yenmemiş döner şimdi dolapta.
Almaya' da tonla Turk var, bazilarinin konustugu Turkce'yi anlamak icin gozlerinizi kisarak dinlemeniz lazim ve Almanya' da yasayip da gurbetciyim diyenleri kinamak lazim, burasi mi gurbet, burada resmen bir kucuk Turkiye var. Turk marketinde gorduklerimi anlatirsam kucuk dilinizi yutarsiniz. Bir de Avrupa oldukca flortoz insanlarla dolu. Amerika'dayken Almanlara surekli iki ulke arasindaki farklari soruyordum, dogru duzgun bir fark soyleyen olmadi.  Ne buyuk korluktur ABD ile Almanya' yi birbirinden cok da farkli gormemek. Simdiden bazi Alman' lari sevmemeye basladim. Mesela ortalikta bos bos gezip dukkanlarin icine kapidan bakip sevdiklerime girip, gereksizlere girmezken bir eczaneye denk geldim, iceri baktim: hemem giriste upuzun, sari sacli, saclari kisa ama sanki sadece tepeden   permali gibi gorunen Alman eczasi kadin bana oyle pis bir bakis atti ki tarifi yok, yuzundeki saskinligin ve burun kıvırmanin derecesi sasilir bir goruntu olusturuyordu. Bugun vatan arayisi icinde gittigim starbucks'da labtop  fisini prize takmak nuhabbetiyle edindigim arkadaslari bu kategoriye koymuyorum. Saat oldu 11, ama cimri ve yasli ev sahibimin bu cati katina wireless sinyalleri ulasmadigi icin bu yaziyi kaydetmek icin beklemem lazim.
Yaslilik ve cimrilik arasindaki korelasyonu olcmek istiyorum bir ara: cunku ev sahibim (sadece simdilik boyle) elektrik kullanmama karisiyor ve diyor ki Almanya olarak enerji tasarrufu yapiyorlarmis. Yalniz tasarrufunu yaptiklari enerjinin faturasini ben zaten kiramin icinde fazlasiyla oduyorum. Bir de yaslilara gore hersey temiz ve cok yeni, yiyecekler de bayat degil. Cunku onlar icin bir yillik sure yaşadiklari toplam zamanin icinde kucuk bir zaman dilimine donusmus ve ciddiyetini kaybetmis. Yani bir yil once yikanmis havlular halen temiz, 15 yillik bir yatak cok yeni, yiyeceklerin son kullanma tarihi anlamsiz. O yuzden ev sahibemin teklif ettigi sac kremllerini ve baharatlari tesekkur ederek geri ceviriyorum. Yarin ilk is enstituyee ugruycam, sonra da ev bakicam, bir de parkta oturup guzel erkekleri seyredicem.

No comments: