Thursday, September 1, 2011



Fotograf'in Hint ahalisinden secilisi kiminize malum Hindistan kultur ve insan kaynaklarina duydugum sevgidendir, yoksa yukaridaki sahislar altta hikayedeki sahislarla goruntu benzerligi disinda alakali degillerdir. Bu fotografi internetten caldim, benim degildir, sahibinin haklari saklidir.


Fadime Teyze ve Annemin Camasir/ Cocuk yikama Gunu
Ana karakterler: Annem Zinican, Fadime Teyze
Yardimci Karakterler: Coluk-cocuk
Yer: Bine Henni (Turkcesi Dam Dibi)
Zaman: 1990 yazi, belki 89, belki 91 (walla cikaramadim)
Amac: Cocuklari yikamak o sirada bereber vakit gecirmenin zevkine varmak
Arac: Odun atesinde cevresi kara is baglamis en az on-onbes literelik bir su kazani

Nerden aklima geldi bu hikaye biliyorum.
Az evvel banyoya dogru ilerlerken, her banyo'ya gitmenin nasil bir seramoniye donustugunu dusunuyordum. Sonra annemin cocukken kis gunlerinde genisce bir legende haftada bir sirayla hepimizi -babam dahil- yikadigi aklima geldi. Banyonun, usumek, bolca ofelenmek, saclarini annenin uzamis ve kesilmek yerine kirilmayi bekleyen tirnaklarinin sac diplerini kaziya kaziya temizlemesi, bol yesil sabun, senin duragan bir sekilde iskencenin bitisini beklerken onun farkettirmeden bir anda koca bir tas sicak/kaynar suyla seni ciyaklatarak ak pak etmmesi oldugu zamanlardi. Kendimi saclari sabunla on yikanip ardindan azicik sampuanla -adet yerini bulsun amac biz de sehirli olduk denek olsun- kopurtulup durulamis annesi tarafindan 10 yasina kadar yikanmis, sadece yazlari bol gunes enerjisi suyuyla gonlunce banyo yapmasina izin verilmis kusagin sonu gibi hissediyorum, umarim oyle degildir. Cunku o banyo seanslari insana ne cok sey ogretir. Birincisi zaman kavramini idrak edersiniz, sabretmeyi, ozgurluk icin gikini cikarmadan sonsuz gibi gelen ama her defasinda sonunun gelisini vucudunuza sarilan havlu ile gordugunuz o zamanin bitisini beklersiniz. Bazen yaniltabilir o sizi saran havlu cunku ikinci bir test vardir banyonun bittigine dair. O da havluyla kurulanirken daha fazla derinin vucudunuzdan kalkmaya niyet etmemesidir. Cunku o deri anneye kir gibi gelir ve sizi saatlerce sicak suda hasladiktan sonra dogal olarak kalkan ust deri tabakaniz sizi tekrar banyoya goturup onlardan kurtulana kadar yikmasina sebep olur.
Benim cocuklugumda kurutma makinesi olsa bile bu kuaforlere ozgu, perma ve fon gibi islemlerde kullanilan bir luks aleti sayilirdi. Cocuklugumun kuaforlerini bir ara konuya donmek uzere simdilik kapatiyorum. Banyonun en sevdigim tarafi banyodan cikar cikmaz kurulanmak uzre disari, gunese cikmakti. Sonbahar bile olsa gunes isigini islak sacinizda hissetmek guzel gelirdi. Gunese cikmak benim gunumun dogal bir rutiniydi, ister banyo gunu olsun ister olmasin evimiz her daim kuzeye baktigi ve bazi odalari bilinmeyen ya da artik hatirlanmayan bir sebepten zamaninda koyu yesil yagli boyaya boyandigi icin ektra isik ve gunes ihtiyaci icin apartmanin onune cikar hicbirsey yapmadan sag kosede durur, etrafi seyrederdim. Karsidaki isci sitelerine bakarak kendisine "Yildiz sitesi" ismini vermis sitenin butun duvarlarinin yapilisina sahit oldum denilebilir. Sonra bir bir yildizlarin tasinisini gorduk bu yildizlara da baska bir hikaye'de donelim olur mu. Hatta kendi binama zaman zaman gelen misafir aile cocuklarina, kola icmenin gunah olduguna, benim kuran kursu gunlerime, Malatya'nin col yaz sicaginda ictigimiz kayisi kola'lara, benim negro biskuvisi bagimliligima, hatta diger bagimliliklarima sonra doneriz.
Banyo dedik, annem dedik, annemin guclu kollari yirtici tirnaklari derken konudan saptik.
Evet asil hihaye yukarda da bahsedildigi uzre Malatyanin Eskikoy'unde gecer. Anne ve babamin buyuk kavgalarla konduklari Huseyin dedemin zamaninda "galam" (mese agacinin yore halki dilindeki adidir ve "galamin dibine cekmek" gibi deyimlesmis mustehcen kullanimlari da vardir) 'lar sokerek actigi kayisi, elma, kiraz, dut, kavaklar icin ayri ayri basmaklar halinde uzayan bahcenin bir basinda babamin tavuk besiciligi icin yaptirdigi koca ev bulunur. Ilk basamak kayisiliktir ve kayisiligin amcamlarin payi ile kendi cekirdek ailemin payi arasinda bir gol ve cesme vardir. Bu cesmeler de aslinda ic ice cesmeler gibidir ve bu bahsettigim son cesmedir. Cesmenin basinda su bollugundan faydalanilarak ekilmis bir kac kavak agaci ve suya gelenler meyvelerini yesin diye iki dut agaci vardir. Banyo merasimi bu dut agaclarindan ilkinin altinda baslar. Onceki gunden plan yapmis Fadime yenge ve annem Zeynep oglenin ilk saatleriyle ilk kovayi atese koyarlar. Yanan odunlarin dumani gozlerimizi yakarak biz cocuk takiminin gununu bozmayi becerir. Ben cocuk, itinayla olani biteni izlemektedir. O siralar Fadime teyze'ni iki cocugu vardir, onlar da sevimli ikisi de birbirinden kara seylerdir. Sevgili Fadime teyze ve bu iki veletin varligiyla ortalik parti yerine donusur bana gore. Ozellikle zavalli izole ciftlik evimizde insan yuzune hasret yasayisimizdan, eve iki ziyaretcinin gelisi gunumuzu yapmaya yeterli olmaktadir. Benim uc abim, bu iki ufaklik toplam 6 kisi yikanacaktir. Agaclarin altinda, acik havada sicak banyo yapacak olmanin sabirsizligi icinde siram gelene kadar her yikanan cocugu izlemeye kararliyim. Ilk sira Abidin'indir. O ilk kazanin kaynamasi benim ozamanki hesabima gore saatleri alir, Abidin'den baslanir yikamaya. Tanrim, o ufacik cocuk ne kadar kirli olabilir ki. Yikamakla bitmez Abidin'in kiri ya da annem haftalardir sicak su gormemis bizi, yazin sonuna yetistirecek kadar temizlemeye kararlidir. Ama yanlis hesap, kaynaklarin bilincsiz. zamanin etkinsiz kullanimi dolayisyla bu iki Eskikoy' un yabancisi kategorisinde dislanmis Hacova'li hatun'un soyle temizce cocuklari yikama hayalleri muhtemelen nenemin ineginin bir koylunun yonca tarlasina dalmasi ya da dedemin heybetli atimizin kendisini tekmelemesine icerleyip Borux'larla degis tokus yaptigi essegin kacmasi sonucu sinir icinde parti mekanini dagitmasiyla sona erecektir. Herkes isguzarliginin farkina vardirilacak, koylu koyune dogru yokusun yolunu tutacak; yerli, monoton ve izole hayatina eglencesiz devam edecektir.