yeniden...
Eski yazilara baktim az once, baktikca ve onca gerekli/gereksiz seyi kafiyelendirip yazmis oldugumu gordukce "acaba simdi yapabilir miyim benzer seyi?" diye sordum kendime. Ne mi gecti aradan bir yil icinde? cok hatirlamiyorum ama yogun bir yildi, giris, gelisme ve sonuc'lu bir yildi. Baslama, hizlanma,pisme/yanma ve yavaslayip soylenip durulma ama artik soylenmiyor olma. Hepsi de akademik anlamda. Insanin hissedemedigi/konusamadigi bir dilde entellektuel olarak var olma cabasi zor, neyse ki ben akademik tarafindan bahsediyorum. O yuzden bir yila sigdi hikaye. Romanlar yerine hikayeleri tercih ederim, gercekligi daha iyi yakaliyor diye degil, acik vermeden ya da firsat olmadan seffafliga, gizemi verip cekildikleri icin aradan. Bu yil da hikaye tadinda oldu, elimize gozumuze bulastirmadan agiz tadiyla yasadik, bitirdik. Doya doya, paraladik kendimiz, kana kana ictik susadigimiz laneti ve sukur(LER) olsun ki doyduk. Hem de ne yerinde bir doyma, oyle bir doyma ki bir daha ne acikmak ne de doymayi tekrar etmek isteyebilmek. "Bir defaya sigsin hersey ve olasi benzerleri dahi istemiyoruz" diyor olmak. Misler gibi bitti,yani bitirdim. Dunyayi kurtarmak bana mi kaldi, kalmasin, kimseye kalmamis bana da kalmasin, kurtaracak "hal" de yok zaten dedim, naive olmaya gerek yok, kendini ispat etmeye calismaya, herseyden mahrum olup matematikci olmaya, oldum mu olamadim mi acaba'lariyla olup dirilmelere, bir omur fedakarlik yapmaya, izledigin idealist politikadan sebeple ulasamayacagin seylere haset etmelere, SABIR ve SADAKAT'le, dunyayi anlamakta olduguna kendini kandirip, ufacik hazlarla uyusup, surekli o hazlar pesinde kosmaya...Luzumu yok! bir yerde bagimliga giden bu yoldan cikiyorum; istemiyorum, o olmak istemiyorum, bitti.
Sunday, December 19, 2010
Saturday, February 6, 2010
bir gun icinde
Iki defa suclandim,
birincisi;vaktinde birseylerin kiymetini bilmemis
ama sonra bilmeye kalkmis oldugum icin
Ikincisi; kiymetini bilmedigim bir seyi takdir etmek icin zaman isteyip
Sonra basaramamis oldugum icin.
Bosa umut verdigim icin,
Bosa umut vermesem ne olucakti, bastan "olmasi mumkun degil" deseydim
Ve sonra olsaydi, o zaman da geckalmislikla suclanacaktim,
boylece birinin intikam nesnesi olucaktim.
Yani ya, "hayir"'i bastan deyip hic fikir degistirmemek lazim,
Ya da asla "olabilir belki" deyip sonra "olmuyormus!" demek.
Olabilir deyip, olabilirligini gormek guzel birsey olabilir aslinda...
Ne sabirsiz insanoglu, ya da ne kadar kirilgan,
ya da intikam alma firsati, yasanilmamislari gerceklestirmekten daha cazip
"Olum yok mu dunyada, gerisini bosver!" demek istiyorum,
Ama arabesk kacicak, o yuzden demiyorum.
Ote yandan kullerimden dirilmeyi umuyorum.
Toplaninca bir hayal kirikligina hizmet eden anilardan siyrilmayi,
Hatta dirilmisken, bu kez kus olmayi istiyorum.
Herkes de bunu kabullenssin ve beni insan olmaya zorlamasin istiyorum
Insan olmak zor geldi, gerceklerle hayalleri bir araya getirmek,
Elindeki gerceklikten olmamak icin hayallerinden bahsetmemek,
Hatta yokmus gibi davranmak,yalan soylemek.
Evet, evet kus olmak istiyorum, bilmek ve anlamak yoksa kaderde
Ya da zihnimin aldiklarina yetmiycekse gerceklik,
insan olmak ikiyuzlulugune gerek yok.
birincisi;vaktinde birseylerin kiymetini bilmemis
ama sonra bilmeye kalkmis oldugum icin
Ikincisi; kiymetini bilmedigim bir seyi takdir etmek icin zaman isteyip
Sonra basaramamis oldugum icin.
Bosa umut verdigim icin,
Bosa umut vermesem ne olucakti, bastan "olmasi mumkun degil" deseydim
Ve sonra olsaydi, o zaman da geckalmislikla suclanacaktim,
boylece birinin intikam nesnesi olucaktim.
Yani ya, "hayir"'i bastan deyip hic fikir degistirmemek lazim,
Ya da asla "olabilir belki" deyip sonra "olmuyormus!" demek.
Olabilir deyip, olabilirligini gormek guzel birsey olabilir aslinda...
Ne sabirsiz insanoglu, ya da ne kadar kirilgan,
ya da intikam alma firsati, yasanilmamislari gerceklestirmekten daha cazip
"Olum yok mu dunyada, gerisini bosver!" demek istiyorum,
Ama arabesk kacicak, o yuzden demiyorum.
Ote yandan kullerimden dirilmeyi umuyorum.
Toplaninca bir hayal kirikligina hizmet eden anilardan siyrilmayi,
Hatta dirilmisken, bu kez kus olmayi istiyorum.
Herkes de bunu kabullenssin ve beni insan olmaya zorlamasin istiyorum
Insan olmak zor geldi, gerceklerle hayalleri bir araya getirmek,
Elindeki gerceklikten olmamak icin hayallerinden bahsetmemek,
Hatta yokmus gibi davranmak,yalan soylemek.
Evet, evet kus olmak istiyorum, bilmek ve anlamak yoksa kaderde
Ya da zihnimin aldiklarina yetmiycekse gerceklik,
insan olmak ikiyuzlulugune gerek yok.
un nouvelle article
Ne kadar ugrasirsam ugrasayim
bosa harcanmis bir omur olucak benimki de
Her bir parcasi, zamaninda onemli bulunmus
Sonra modasi gecmis birseylere harcanacak
O yuzden her an, oncekilerin pismanliklariyla dolu olucak.
Hem de: Her saniyesi maksimium verim icin kendini paralayarak gecmis olmasina ragmen.
Belki," iste bu iyiye gitmek diyeceksiniz!"
Ama aralarda gecmise donucez, bu kez agzimizda farkli tatlarla.
Ayni seyleri yapicaz, ayni sozleri edicez, guya oncekinden farkli farkindaliklarla
Ileri mi gitmis olduk simdi!
Belki de bu isin ilerisi gerisi yok, oncesi sonrasi yok...
Bilmek ve anlamak yok,
-Insanin kendini bilmemesi bazen zor geliyor
Gururu inciniyor-
ya da var...
Mesela anlama anlari, hissetme anlari.
Hayata serpistirilmis.
Yasadigindan,yasayacaklarindan, bilginden bagimsiz seni gelip bulacak seyler
Ya da dogarken sahip olup zamanla kaybettigin,
ya da kaybetmedigin ama yanlis egitimden artik nasil ulasacagini bilemedigin,
ya da ulasip da buldugunla tatmin olamadigin
Hem boylesi daha adil olmaz miydi?
Adalet varsa: o adalet dagiticisinin her insani bu dunyaya yasaminin ona kazandiramiyacagi seylerle dogdurmasi gerekirdi.
Bir parcacik bilmek, diye yalvarmak isterdim ise yarayacagini bilsem...
Peki ya bilseydik, oncemizi sonramizi, oncesini- sonrasini.
Bilmek ve anlamak ona askimizi bitirmezmiydi,yasam heba olup gitmez miydi?
Ikna oluyorum ki hayati degerli yapan sey icindeki ask,
Bilinmeyene,yaninda olup herseyini sana veriyor gorunurken
Evrenin sirlarini icinde tasiyan yasam'a asktir.
Bilinmeyecek ve anlasilmiyacak kadar buyuk bir seye ask...
Dunyayi donduren sey olmasa da,
Donen dunyayi binlerce yildir bize izleten ask'tandir.
bosa harcanmis bir omur olucak benimki de
Her bir parcasi, zamaninda onemli bulunmus
Sonra modasi gecmis birseylere harcanacak
O yuzden her an, oncekilerin pismanliklariyla dolu olucak.
Hem de: Her saniyesi maksimium verim icin kendini paralayarak gecmis olmasina ragmen.
Belki," iste bu iyiye gitmek diyeceksiniz!"
Ama aralarda gecmise donucez, bu kez agzimizda farkli tatlarla.
Ayni seyleri yapicaz, ayni sozleri edicez, guya oncekinden farkli farkindaliklarla
Ileri mi gitmis olduk simdi!
Belki de bu isin ilerisi gerisi yok, oncesi sonrasi yok...
Bilmek ve anlamak yok,
-Insanin kendini bilmemesi bazen zor geliyor
Gururu inciniyor-
ya da var...
Mesela anlama anlari, hissetme anlari.
Hayata serpistirilmis.
Yasadigindan,yasayacaklarindan, bilginden bagimsiz seni gelip bulacak seyler
Ya da dogarken sahip olup zamanla kaybettigin,
ya da kaybetmedigin ama yanlis egitimden artik nasil ulasacagini bilemedigin,
ya da ulasip da buldugunla tatmin olamadigin
Hem boylesi daha adil olmaz miydi?
Adalet varsa: o adalet dagiticisinin her insani bu dunyaya yasaminin ona kazandiramiyacagi seylerle dogdurmasi gerekirdi.
Bir parcacik bilmek, diye yalvarmak isterdim ise yarayacagini bilsem...
Peki ya bilseydik, oncemizi sonramizi, oncesini- sonrasini.
Bilmek ve anlamak ona askimizi bitirmezmiydi,yasam heba olup gitmez miydi?
Ikna oluyorum ki hayati degerli yapan sey icindeki ask,
Bilinmeyene,yaninda olup herseyini sana veriyor gorunurken
Evrenin sirlarini icinde tasiyan yasam'a asktir.
Bilinmeyecek ve anlasilmiyacak kadar buyuk bir seye ask...
Dunyayi donduren sey olmasa da,
Donen dunyayi binlerce yildir bize izleten ask'tandir.
Sunday, January 31, 2010
Sana
Yoklugunun acisi,
varliginda getirdigin mutluluktan hep daha fazlaydi.
Ya varlikla yokluk ya da mutlulukla aci birbirinin tersi seyler olmasa gerek, ya da...)
Ne de olsa senle pek mutlu olmadim,
Senle kendim olabildim diye mi, mutlu olamadim acaba?
Mumkundur.
Ne bicim adamsin ki sen: Seni hissedemiyorum deyip, ruhsuzlukla suclanirken;
"Sevmemek icin, bile bile hissetmiyorsun; sevmekten kaciyorsun" demedin.
Yoklugun ne guzel sey senin,
Icine bakmamak icin onca caba sarfettigim o guzel gozlerin,
Sevgileriyle insani hapseden o gozlerin, simdi tam karsimda.
Yoksun ya artik, senin elinde degil ya kaderim; bakiyorum onlara doya doya ve doyamayarak...
O hasret kalmisligin, seni zihnimin kalp mesleleri kisminda toprak olana kadar tutacagimi bilerek.
Tam istedigim de buydu iste, deli bir sevda..
Varliginda sevmedigim sen, ebedi askim mi olacaksin?
Gozlerinin icindeki sevgiyi gormus ve karsilik vermemisken bu nasil ters bir istir.
Veremedigimi soyledim, ama yalandi...
yalan oldugunu da biliyordum ama oyle karmasikti ki,
Yalanin ciktigi yeri, yani kendisini bir turlu bulamadim.
Oylece biraktim.
Yoksun, iyi ki de yoksun.
Simdi burda olsan, boynuna sarilirim ama sevmem yine. Sevemedigimden mi sevmem saniyorsun, yoksa?
Acaba sevdim dedigim kimi gercekten sevdim,
Hangisinin yoklugunda arkasindan yillarca baktim...
Ondan ki, sevgi dedigim seye aldanma!
Onune pisirip pisirp koydugum, "bu ask degil" yemegi icin uzgunum
Cunku bu ask galiba ve sen benim kaderimsin.
Ilk gunden bildigim icin karsi ciktim,
Cunku yasamak kadere karsi koymakti; hep tersine savasmakti
Madem yasamdin bana, ne yapmami beklerdin...
O yuzden ancak yoklugunda sevmeme izin var, seni sevmek istiyorum
Onun icin: gelme, unut beni, sevme, sil toptan hatta.
Bir damla aska hasret kalmis gozlerin, icimde yara kalsin.
Her sevgiyle baktiklarinda icimdeki seytani kudurtan o gozlerin yara olsunlar bana,
Dedim ya yasamak, savasmak diye.
O yaralar da asla unutulmuycak anilarin kalsin bana,
hep sizlasinlar...
varliginda getirdigin mutluluktan hep daha fazlaydi.
Ya varlikla yokluk ya da mutlulukla aci birbirinin tersi seyler olmasa gerek, ya da...)
Ne de olsa senle pek mutlu olmadim,
Senle kendim olabildim diye mi, mutlu olamadim acaba?
Mumkundur.
Ne bicim adamsin ki sen: Seni hissedemiyorum deyip, ruhsuzlukla suclanirken;
"Sevmemek icin, bile bile hissetmiyorsun; sevmekten kaciyorsun" demedin.
Yoklugun ne guzel sey senin,
Icine bakmamak icin onca caba sarfettigim o guzel gozlerin,
Sevgileriyle insani hapseden o gozlerin, simdi tam karsimda.
Yoksun ya artik, senin elinde degil ya kaderim; bakiyorum onlara doya doya ve doyamayarak...
O hasret kalmisligin, seni zihnimin kalp mesleleri kisminda toprak olana kadar tutacagimi bilerek.
Tam istedigim de buydu iste, deli bir sevda..
Varliginda sevmedigim sen, ebedi askim mi olacaksin?
Gozlerinin icindeki sevgiyi gormus ve karsilik vermemisken bu nasil ters bir istir.
Veremedigimi soyledim, ama yalandi...
yalan oldugunu da biliyordum ama oyle karmasikti ki,
Yalanin ciktigi yeri, yani kendisini bir turlu bulamadim.
Oylece biraktim.
Yoksun, iyi ki de yoksun.
Simdi burda olsan, boynuna sarilirim ama sevmem yine. Sevemedigimden mi sevmem saniyorsun, yoksa?
Acaba sevdim dedigim kimi gercekten sevdim,
Hangisinin yoklugunda arkasindan yillarca baktim...
Ondan ki, sevgi dedigim seye aldanma!
Onune pisirip pisirp koydugum, "bu ask degil" yemegi icin uzgunum
Cunku bu ask galiba ve sen benim kaderimsin.
Ilk gunden bildigim icin karsi ciktim,
Cunku yasamak kadere karsi koymakti; hep tersine savasmakti
Madem yasamdin bana, ne yapmami beklerdin...
O yuzden ancak yoklugunda sevmeme izin var, seni sevmek istiyorum
Onun icin: gelme, unut beni, sevme, sil toptan hatta.
Bir damla aska hasret kalmis gozlerin, icimde yara kalsin.
Her sevgiyle baktiklarinda icimdeki seytani kudurtan o gozlerin yara olsunlar bana,
Dedim ya yasamak, savasmak diye.
O yaralar da asla unutulmuycak anilarin kalsin bana,
hep sizlasinlar...
Saturday, January 30, 2010
garip
Nee garip bir sansim var su hayatta: yani tam hersey biter gibi hissettigimde, var ya iste dunya gorusum daralip yasam diye birsey birakmadiginda, oyle bir anda baska bir yerden yasam firliyor...
Insanlarla acimi paylastigimda, yardim etmek icin gozumun icine bakiyorlar, hepsi oyle samimi ki, smaimiyetsizlikten dem vururken.
Aski kaybettim derken birileri askla karsima cikiyor, ask degil sevgi istiyorum dedigimde de birileri o sevgiyle cikiyor... Kaybettigimi ve ulasamaiycagimi sandigim seyler, eger gecmiste bir defa olsun ulasilmis seylerse orda biryerlerde saklaniyor oluyorlar. Tek garip tarafi: daha iyisi hic olmuyor, eskinin otesine cikmiyor...
Bu da adalete inandiriyor insani. Birseylerin kaybolmuyor olusu, ya da isin sansa kalmamasi, ya da kaderin anlik kararlara kalmiyor olusu..
Bu hayat garip bir yer...
Insanlarla acimi paylastigimda, yardim etmek icin gozumun icine bakiyorlar, hepsi oyle samimi ki, smaimiyetsizlikten dem vururken.
Aski kaybettim derken birileri askla karsima cikiyor, ask degil sevgi istiyorum dedigimde de birileri o sevgiyle cikiyor... Kaybettigimi ve ulasamaiycagimi sandigim seyler, eger gecmiste bir defa olsun ulasilmis seylerse orda biryerlerde saklaniyor oluyorlar. Tek garip tarafi: daha iyisi hic olmuyor, eskinin otesine cikmiyor...
Bu da adalete inandiriyor insani. Birseylerin kaybolmuyor olusu, ya da isin sansa kalmamasi, ya da kaderin anlik kararlara kalmiyor olusu..
Bu hayat garip bir yer...
Monday, January 25, 2010
bosubosunabosluk
Binlerce kez ogrenip kendine unutturdugu gibi, farketti ki:
Yokluk varliktan daha keskin...
Var gorunen anlam, sorguya acikken ve benzerleriyle yer degistirebilecekken;
Bosluk kesin.
Benzeri yok,
Ve hep ayni formda.
Burun sizlatan, istah kaciran...
Agzinizdan-burnunuzdan girip, mideye kadar icinizdeki bosluga yerlesen sey.
Ne garip, pardon ne degil ki...
Ruhsal oldugunu sanarak anlatmaya basladigi boslugun
En cok fiziksel boslukta hissedilmesi iste.
Bosluk hissedilir, hem de nasil...
Ama doldurulamaz,
Ancak ki, zaman zaman unutturulabilir.
Yokluk varliktan daha keskin...
Var gorunen anlam, sorguya acikken ve benzerleriyle yer degistirebilecekken;
Bosluk kesin.
Benzeri yok,
Ve hep ayni formda.
Burun sizlatan, istah kaciran...
Agzinizdan-burnunuzdan girip, mideye kadar icinizdeki bosluga yerlesen sey.
Ne garip, pardon ne degil ki...
Ruhsal oldugunu sanarak anlatmaya basladigi boslugun
En cok fiziksel boslukta hissedilmesi iste.
Bosluk hissedilir, hem de nasil...
Ama doldurulamaz,
Ancak ki, zaman zaman unutturulabilir.
Sunday, January 24, 2010
hikayeci
SoruYla basliycam bu kez: Herkes gibi olmak rahatsiz etmiyor mu sizi?
Herkes kimdir: hayatin dinamiklerini kavrayip, kendi potansiyelini taniyip o dinamikler icinde en kazancli olacagi sekilde secimler yapip dunyayla bierbir muatap olmak durumunda olmayi secen kisi. Yaptigim tanim belki butun insanlari icine alabilir, kendini normal hissetmeyenleri de. O yuzden tekrar deniycem: hayatla bagini belli bir duzeyin uztune cikarmayanlarla cikaranlar olarak ayrimi yapayim. Oncelikle insanlarin hakikaten dunya uzerindeki dinamiklaeri anliycak kadar akilli oldugunu dusunmuyorum, o yuzden enerjisinin cogunu kendine yer bulmaya sarf etmisler ve bilincle ya da bilincsizlikle bu yola girmemisler diye ayiriyorum bu kez. Tanim giderek iyilesiyor, bu kadari yeter yazinin geri kalani icin o yuzden sahnenin icindekiler ve disindakiler diye ayirip bu siniflamayla devam edicem yaziya.
Koru korune yasamin icindeki olmaya calisiyoruz basta, ancak zamanla bazi beceriksizliklerimiz ya da ters yonde isleyen becerilerimizle bunu basramayinca yasamin disinda kalmis buluyoruz kendimizi. Ama oyle cok zaman gecmis ve oyle cok duyguyla tanismis ve onlarla yasayabilmeyi ogrenmis oluyoruz ki yasamin disinda olmak yasam bicimimiz olmus oluyor ve tahmin etmiycegi kadar kolay oluyor bunla yasamak. Yasamnin icindekilerle, disindakiler arasindaki ayrim birinin yasami yasamasi digerinin ise seyretmesi temelde ancak iki konumun farkli getirileri ve enerki korunumundan goturuleri var.Yasamiyor olmaktan kazandigi sure icinde yasamla oyunlar oynamasi var;Oyunun icindekilerin ise yaptiklari isin ciddiyeti icinde, oyun oynamak ve acik olmak yerine, gayet acikca oynadilari rolun altinda ona kattiklari akisi bozmayacak orijinallikler ve hali hazirda kabul gormus meziyetlere paralel basariya ulasmaya calisislari. Bozmadan, disina cikmadan ama one cikarak bazen one cikmamak adina gosterdikleri cabayla bir sekilde basarmis olmalari. Ama rahatlikla denebilir ki sahnenin icnde oldukllari surece basarililar. Bu oyle kolay bir basari da degil. Hepsinin isi ayri zor ustelik: Onlarin isi fikir beyan etmek degil, fikirsiz gorunebilmek, siradanlik cizgisinin icinde kalabilmek.
Kimileri ise hayatin disinda. Atmis onlari hayat disari, cunku birileri onlari kosulsuz sevmis, ne yaptiysa alkislamis ve doldurduklari alkis ve sevgi reservleriyle salmislar kendini hayatin sinir tanimaz yerlerine, herkesin pesinde kostugu seylere bagimli degiller artik, o yuzden o kati normallik cizgisi umurlarinda degil, bir de kendilerini cok akilli sanmazlar mi: normal olmayacak kadar akilli, ne ilgisi var halbuki... sahip olduklari sey akil degildi ki hicbir zaman, yok akillilari yok demiyorum elbette var ama onlari disarda yapan sey o degil. Disari ciktaiktan sonra "overuse" yaptiklari sey olsa bile..
Kimisi disinda kalip onu seyretmeyi seviyor, onu yazmayi, cizmeyi.. Icinde olsa ne olur acaba, hayalleri kurmayi.
Bu sabah kahvalti hazirlarken bir kez daha pancake tarifindeki gereksiz detaylar dikkatimi cekti. Cocuklarinizla hafta sonu kahvaltisi icin lezzetli pancake'ler... Yumurta ve sutu mikserle dakikalarca cirparkenki boslukta hayatin icinde olmak nasil olurdu hayali kurdum. Cok egelenceliydi, yani insanin cocuklarinin kac tane oldugu neye benzedikleri, nasil bir aile olduklari, hahvaltidan sonra gunesli Cumartesi gununu nasil gecirecekleri, bunlarin hepsinin ince detaylarina kadar kisiye kalmasi... Hayali kuraken, hergun ayni tempoyla sabah kalkip ilk is ev ahalisinin sabah kahvaltisini dusunmenk zorunda olmak yordu beni. Hayallerde de yoruluyor insanlar. Sonra gercekligime dondum, itinayla hazirlanmis hahvaltinin tek potansiyel sahibi olmaya. Modern insan icin cozumler aradim, seyrederken arada da icindekilerin deneyimlerini yasayabilmesini saglayacak.7 ozgur kadinin 7 cocuga donusumlu bakmasi aklima geldi. Hergun birileri aile keyfi yasiycak, keyifsizlige donusmeden o macera biticek...
Seyircisi oldugun hayatin arada bir icine atlayip, bir iki deneyim toplayip sonra onlar uzerinden atip tutmak oldukca eglenceli... Hikaye anlaticisi olmak guzel, oldum olasi sevmisimdir hikayeleri ve hikaye anlaticisi olmak isi dusuyor artik bana,
guzel, cok guzel.
Herkes kimdir: hayatin dinamiklerini kavrayip, kendi potansiyelini taniyip o dinamikler icinde en kazancli olacagi sekilde secimler yapip dunyayla bierbir muatap olmak durumunda olmayi secen kisi. Yaptigim tanim belki butun insanlari icine alabilir, kendini normal hissetmeyenleri de. O yuzden tekrar deniycem: hayatla bagini belli bir duzeyin uztune cikarmayanlarla cikaranlar olarak ayrimi yapayim. Oncelikle insanlarin hakikaten dunya uzerindeki dinamiklaeri anliycak kadar akilli oldugunu dusunmuyorum, o yuzden enerjisinin cogunu kendine yer bulmaya sarf etmisler ve bilincle ya da bilincsizlikle bu yola girmemisler diye ayiriyorum bu kez. Tanim giderek iyilesiyor, bu kadari yeter yazinin geri kalani icin o yuzden sahnenin icindekiler ve disindakiler diye ayirip bu siniflamayla devam edicem yaziya.
Koru korune yasamin icindeki olmaya calisiyoruz basta, ancak zamanla bazi beceriksizliklerimiz ya da ters yonde isleyen becerilerimizle bunu basramayinca yasamin disinda kalmis buluyoruz kendimizi. Ama oyle cok zaman gecmis ve oyle cok duyguyla tanismis ve onlarla yasayabilmeyi ogrenmis oluyoruz ki yasamin disinda olmak yasam bicimimiz olmus oluyor ve tahmin etmiycegi kadar kolay oluyor bunla yasamak. Yasamnin icindekilerle, disindakiler arasindaki ayrim birinin yasami yasamasi digerinin ise seyretmesi temelde ancak iki konumun farkli getirileri ve enerki korunumundan goturuleri var.Yasamiyor olmaktan kazandigi sure icinde yasamla oyunlar oynamasi var;Oyunun icindekilerin ise yaptiklari isin ciddiyeti icinde, oyun oynamak ve acik olmak yerine, gayet acikca oynadilari rolun altinda ona kattiklari akisi bozmayacak orijinallikler ve hali hazirda kabul gormus meziyetlere paralel basariya ulasmaya calisislari. Bozmadan, disina cikmadan ama one cikarak bazen one cikmamak adina gosterdikleri cabayla bir sekilde basarmis olmalari. Ama rahatlikla denebilir ki sahnenin icnde oldukllari surece basarililar. Bu oyle kolay bir basari da degil. Hepsinin isi ayri zor ustelik: Onlarin isi fikir beyan etmek degil, fikirsiz gorunebilmek, siradanlik cizgisinin icinde kalabilmek.
Kimileri ise hayatin disinda. Atmis onlari hayat disari, cunku birileri onlari kosulsuz sevmis, ne yaptiysa alkislamis ve doldurduklari alkis ve sevgi reservleriyle salmislar kendini hayatin sinir tanimaz yerlerine, herkesin pesinde kostugu seylere bagimli degiller artik, o yuzden o kati normallik cizgisi umurlarinda degil, bir de kendilerini cok akilli sanmazlar mi: normal olmayacak kadar akilli, ne ilgisi var halbuki... sahip olduklari sey akil degildi ki hicbir zaman, yok akillilari yok demiyorum elbette var ama onlari disarda yapan sey o degil. Disari ciktaiktan sonra "overuse" yaptiklari sey olsa bile..
Kimisi disinda kalip onu seyretmeyi seviyor, onu yazmayi, cizmeyi.. Icinde olsa ne olur acaba, hayalleri kurmayi.
Bu sabah kahvalti hazirlarken bir kez daha pancake tarifindeki gereksiz detaylar dikkatimi cekti. Cocuklarinizla hafta sonu kahvaltisi icin lezzetli pancake'ler... Yumurta ve sutu mikserle dakikalarca cirparkenki boslukta hayatin icinde olmak nasil olurdu hayali kurdum. Cok egelenceliydi, yani insanin cocuklarinin kac tane oldugu neye benzedikleri, nasil bir aile olduklari, hahvaltidan sonra gunesli Cumartesi gununu nasil gecirecekleri, bunlarin hepsinin ince detaylarina kadar kisiye kalmasi... Hayali kuraken, hergun ayni tempoyla sabah kalkip ilk is ev ahalisinin sabah kahvaltisini dusunmenk zorunda olmak yordu beni. Hayallerde de yoruluyor insanlar. Sonra gercekligime dondum, itinayla hazirlanmis hahvaltinin tek potansiyel sahibi olmaya. Modern insan icin cozumler aradim, seyrederken arada da icindekilerin deneyimlerini yasayabilmesini saglayacak.7 ozgur kadinin 7 cocuga donusumlu bakmasi aklima geldi. Hergun birileri aile keyfi yasiycak, keyifsizlige donusmeden o macera biticek...
Seyircisi oldugun hayatin arada bir icine atlayip, bir iki deneyim toplayip sonra onlar uzerinden atip tutmak oldukca eglenceli... Hikaye anlaticisi olmak guzel, oldum olasi sevmisimdir hikayeleri ve hikaye anlaticisi olmak isi dusuyor artik bana,
guzel, cok guzel.
Thursday, January 21, 2010
himm
Cok uluorta yazasim yok gibi ama yazasim da var, haykirasim yok ama soyleyesim var. belki de "publish" etmem, publish edecek ozenle yazip hic etmeyecek samimiyette yazmaya ne dersin, palavra...
Ne garip sey hayat, evet cok acik olmadi bu ifade. Yani; ancak bakinca goruyor olmak ne garip, demek ki bakmadigimiz onca zaman neleri gormeden atliyoruz. Simdi gorduklerimi acaba gorebilir miydin son okudugum iki kitabi okumasaydim, ya da icimdeki o "rebellious" ortaya cikabilir miydi son olanlar olmasaydi. Cok bisey olmadi; bir iki terslik, bir iki yalnizlik, bir iki vazgecis...Aradim diye mi gordum ya da onlar da zaten yeni mi ortaya cikmisti, bilmem mumkun degil ama ters giden seyler var ve meger ters giden seyler olmadigi zaman hayatin icinde bir terslik varmis . Hem de ne terslik...hayal edebilmek guzel, birinin hayali olmak bazen birini hayal etmek, birseyi degistirmeye kalkmak, aklinla yureginle... Yureginin aklinin onunde olmasi, cok klise geliyor biliyorum. "Love in times of Colera" ve "Ask" kitabinda okurken kucumsedigim o romantizm icine aldi beni ve herseyin disardan muntazam gorundugu zamanlarda- iste o muntazamligin izin vermedigi hayallerin eksikliginde- hayatin ne tur yavan oldugunu anladim. Evet bir daha. Hayallerin boslugunu, anlamasi zor dusuncelerle doldurmaya calistim; tek saniyemi bos birakmadim, yorgunluk hissinden medet uydum, onla uyusturmaya calistim bedenimi ve zihnimi, duygularin sarhoslugu yokken. Simdi
alisigi oldugum o muhtesem bazda hayati cozup oyle yutuyorum. Bir zamanlar etrafimdaki hayatlara bakip, uygunsuzluguna karar verip uzun cabalarla kovdugum o melankoliyi aliyorum hayata. Tekrar butun oluyorum. "Saglikli" dusunceye engel gordugum o seyin icinde eritiyorum dusunceleri ve oyle keskinlesiyor ki artik dusunce...Haksizliklari, baskasina mal edilmis acilari hayatinin icinde hissetmeye basliyorsun. Melankoliyle aritiyorsun hisleri, alisilmisliklardan. Alisilmisliklarin hepsi disarda kaliyor ve alisarak hosgordugun butun haksizliklar belki ilk defa, belki bir zamanlar oldugu gibi tekrar, yuregini daglayabiliyor. Bazisi yasayamiyormus saf huzur diye gorunen seyin icinde, ya da huzura erebilmesi once bir huzursuzluga ermesiyle mumkunmus. Ya da kimisine harammis huzur. Halen anlamadigin (elbette anlamiycan) bir gizem var bu isin icinde, bin defa tekrara etmis olmama ragmen ilk defa bu kadar samimiyetle soyledigim gibi ve gelecek sefer bunu da asan bir samimiyetle soylemeyi umdugum gibi, icinde gizem oldukca yasamak var,yasadigini anlamak ya da yasadigini hissetmek. Ne huzurun, ne sunun ne bunun... gizemin hatrina cirpinislar. O gizemin umuduna, o gizemin umutsuzluguna bazen, sonra tekrar umuduna...Bir de iste inmeler ve cikmalar var hayatta, herbiri birbirinden keyifli.
Ne garip sey hayat, evet cok acik olmadi bu ifade. Yani; ancak bakinca goruyor olmak ne garip, demek ki bakmadigimiz onca zaman neleri gormeden atliyoruz. Simdi gorduklerimi acaba gorebilir miydin son okudugum iki kitabi okumasaydim, ya da icimdeki o "rebellious" ortaya cikabilir miydi son olanlar olmasaydi. Cok bisey olmadi; bir iki terslik, bir iki yalnizlik, bir iki vazgecis...Aradim diye mi gordum ya da onlar da zaten yeni mi ortaya cikmisti, bilmem mumkun degil ama ters giden seyler var ve meger ters giden seyler olmadigi zaman hayatin icinde bir terslik varmis . Hem de ne terslik...hayal edebilmek guzel, birinin hayali olmak bazen birini hayal etmek, birseyi degistirmeye kalkmak, aklinla yureginle... Yureginin aklinin onunde olmasi, cok klise geliyor biliyorum. "Love in times of Colera" ve "Ask" kitabinda okurken kucumsedigim o romantizm icine aldi beni ve herseyin disardan muntazam gorundugu zamanlarda- iste o muntazamligin izin vermedigi hayallerin eksikliginde- hayatin ne tur yavan oldugunu anladim. Evet bir daha. Hayallerin boslugunu, anlamasi zor dusuncelerle doldurmaya calistim; tek saniyemi bos birakmadim, yorgunluk hissinden medet uydum, onla uyusturmaya calistim bedenimi ve zihnimi, duygularin sarhoslugu yokken. Simdi
alisigi oldugum o muhtesem bazda hayati cozup oyle yutuyorum. Bir zamanlar etrafimdaki hayatlara bakip, uygunsuzluguna karar verip uzun cabalarla kovdugum o melankoliyi aliyorum hayata. Tekrar butun oluyorum. "Saglikli" dusunceye engel gordugum o seyin icinde eritiyorum dusunceleri ve oyle keskinlesiyor ki artik dusunce...Haksizliklari, baskasina mal edilmis acilari hayatinin icinde hissetmeye basliyorsun. Melankoliyle aritiyorsun hisleri, alisilmisliklardan. Alisilmisliklarin hepsi disarda kaliyor ve alisarak hosgordugun butun haksizliklar belki ilk defa, belki bir zamanlar oldugu gibi tekrar, yuregini daglayabiliyor. Bazisi yasayamiyormus saf huzur diye gorunen seyin icinde, ya da huzura erebilmesi once bir huzursuzluga ermesiyle mumkunmus. Ya da kimisine harammis huzur. Halen anlamadigin (elbette anlamiycan) bir gizem var bu isin icinde, bin defa tekrara etmis olmama ragmen ilk defa bu kadar samimiyetle soyledigim gibi ve gelecek sefer bunu da asan bir samimiyetle soylemeyi umdugum gibi, icinde gizem oldukca yasamak var,yasadigini anlamak ya da yasadigini hissetmek. Ne huzurun, ne sunun ne bunun... gizemin hatrina cirpinislar. O gizemin umuduna, o gizemin umutsuzluguna bazen, sonra tekrar umuduna...Bir de iste inmeler ve cikmalar var hayatta, herbiri birbirinden keyifli.
Wednesday, January 6, 2010
kendini sevme
Kendimi en cok dinginken seviyorum ve encok sinirleri bir sekilde ayaklanmis ve saga sola saldiriken keyif aliyorum kendimden, o yuzden bir tarafim dur derken digeri sirtini sivazliyor o saldirganin-azmisin. Ve ancak yalnizliklarda yaratici olabiliyorum, insanlarin icindeyken ve saldirgan da degilken "hic" oluyorum, ne kendimi bilyorun ne etrafi, ne de soylenenleri anliyorum... ve yalnizliklarda Tanri'ya karsi rolumu daha iyi oynuyor hissediyorum, yani o yalnizlik anlarinda hissediyorum ki Tanri beni yarattigina memnun, duzeni bozamadan ya da duzenle isi gucu yokken arada isyan ederken -duzene filan degil cahilligine, bilmezligine- ve gulerken bu kadar insanin ayni bilgisizlige ragmen biliyor rolu yapisina, Tanri'nin gozlerini uzerimde hissediyorum... Bazen o insanlardan daha vasat bir seviyede bile olabiliyorum: mesela rol kesmeye basliyorum, arkalarindan guldugum insanlara yaranip mertebe sahibi olmaya calisiyorum...Hepsini de yapiyorum... yapiyorum ki Tanri'nin bana verdiklerini tastamam kullanmis olayim ve ona eglenceli bir film cikarayim. Varsa bir gorevim yeryuzunde, o da bu olsa gerek ... hI, gorevimi yerine getirmem mi lazim? yok oyle bisey, ne zaman neyi, nasil oynamak istersem, bosuna mi bu irade(!)
aslinda
Gecen bir yazimda- "mutluluk ama baska turlusu bu kez" 'de- kiskanmaktan bahsetmistim. Zamaninda benim olmus bir erkegi kiskanmaktan bahsediyordum. Orda anlatilanlarda bir samimiyetsizlik yok, hepsi icten duygularimdi zaten bilirsiniz ben sadece duygu yaziyorum, duygu olarak hissetmedigim hicbir dusuncenin burda yeri olamaz. Hafiften takinti sayilabilecek bir duzeyde, duygularin gerceklik filtresi oldugunu dusunuyorum(dusunurken hissediyorum da tabi) son zamanlarda. "Birseyi soyledikten sonra bir de hissedebiliyorsan iyi birsey soylemissindir, ya da kayda degerdir, yok hissedemiyorsan at cope bastan basla, ya da tamir et" modu. Nerde kalmistik: kiskanclikta... aslinda insanlari degil ama beni teget gecmis mutluluklari kiskaniyorum. Yani benim konumumda birileri bir sekil mutlu olmanin yolunu bulduysa onu kiskaniyorum. Tekli basarilari cok kiskanma firsatim olmuyor, cunku gorup kendime uygun buldugum an elimden geleni ardima koymuyorum sahip olmak icin. Ciftlilerde ise isler daha karmasik, hele kadinsan; hele kafan iyi bir karismissa goregeldiklerin, dusunduklerin ve hayal edebildiklerin arasinda.
Mutlu olmak bir motivasyon isi, bir kac kurali var ama kural dememe bakmayin; ha deyince herkesin yapabilecegi seyler degil, hatta ustune insanin zamanla kaybettigi yeteneklerine cok bagli bu kurallari yerine getirebilmesi ve mutlu olabilmesi. Ne mi bunlar: birincisi biraz saf olmak ve inanabilmek. Ya da birseylerin samimiyetsizligini gorsen bile hissetmemek. Bundan nerdeyse sekiz yil onceydi ki, hep soyleyip gectigimiz olumsuz bir kac seyi artik hissetmeye basladim. Bunlardan ilki, erkelerin kadinlari ne denli sadece seksuel obje olarak gordukleriydi. Hatta bu seyin hayatin ne derece merkezinde oldugu ve insanlarin bu engeli asmaya calisip da karsi cinsi tanimasinin ne derece zor olduguydu. Bunu hissetmeye baslamamla beraber duydugum tiksintiyle yasamanin ne derece zor oldugunu anlatsam da anlasilmayabilir cunku kliselesmis sozler altlarindaki anlami yutuyorlar ve ne desem kilise kacacak. Herkes bir sekil duymus, soylemis ve cok sorgulamadan da kabullenmis oluyor bunlari ki, tekrar edip ustune didiklemeye calismak sadece can SIkar. Konumuza geri donersek; bu kliseler uzerinden ve insanlarin icindeki bencilligi gordum, hissettim, bencil oldum, insanlarin benden aksik kalmadiklarini gordum, ustune fazladan daha rahat bir sekilde kotu olabileceklerini ya da "default" iyi olmadiklarini kesfettim ki, beni bitiren sey buydu sanirsam. Iyiler yok demiyorum, varlar, bir cogu da yakinlardaysa eger beni buluyorlar... ki yasama sebebim varsa yani yasami terketmeme sebebim: o da budur, etrafimdaki iyi insanlar...
Yanlis anlasilmasin mukemmel biri filan degilim hatta soyle baslayayim: hemen hemen butun erkek arkadaslarimi aldattim, vaktimi baskalarininkinden hep daha degerli gordum, halen bir cok seyi kendi programima gore ayarliyorum ama acik acik da caktirmiyorum ve buraya yazmak istemedigim bir kac birsey daha.. haa bir de "justify" edebildigim surece kotuluk yapabiliyorum ama neyse ki "canimin istemesi" bir justify etme unsuru olmuyor.
Konumuza donersek birilerinin hayatin icindeki, insanlarin icindeki samimimiyetsizligi hissedemeyip de mutlu olmasini kiskaniyorum, ya da birilerinin icindeki bencillige ve kotuluklere ragmen baskalarinca kosulsuz iyi birseyler veriliyor olmasina. Aslinda ikinci sey kiskancliktan ote adaletsizlige tahammulsuzluk. Kotuluk cezalandirilmazsa nasil ortadan kalkar ki. O yuzden kosulsuz sevgiye karsiyim, hayatimin uzun bolumunde kosulsuz sevilmis olmam ve bunu bilhassa arz etmis olmamdan bagimsiz olarak karsiyim, iyiler samimimiyet ve kosulsuzluk arayabilirler, ama kotulerin haddine degil bunlari aramak. Ve kendim bu adalet sistemini cok iyi oturttugum icin ancak iyi birilerini ve sevgisinde samimi olanlari sevebiliyorum, sevemediklerimdense kaciyorum, saklaniyorum, uzak duruyorum...
iste hayat bu yuzden zor geliyor, beni tanimayan biri spor salonunda vucuduma bakarken begenilmis hissetmiyorum, hatta bazen midem bulaniyor o insandan... Insanlarin artik rahatsiz olmadiklari klise basitlikler oyle cok canimi SIKIYOR ki, buraya kadar tasidim iste.
Mutlu olmak bir motivasyon isi, bir kac kurali var ama kural dememe bakmayin; ha deyince herkesin yapabilecegi seyler degil, hatta ustune insanin zamanla kaybettigi yeteneklerine cok bagli bu kurallari yerine getirebilmesi ve mutlu olabilmesi. Ne mi bunlar: birincisi biraz saf olmak ve inanabilmek. Ya da birseylerin samimiyetsizligini gorsen bile hissetmemek. Bundan nerdeyse sekiz yil onceydi ki, hep soyleyip gectigimiz olumsuz bir kac seyi artik hissetmeye basladim. Bunlardan ilki, erkelerin kadinlari ne denli sadece seksuel obje olarak gordukleriydi. Hatta bu seyin hayatin ne derece merkezinde oldugu ve insanlarin bu engeli asmaya calisip da karsi cinsi tanimasinin ne derece zor olduguydu. Bunu hissetmeye baslamamla beraber duydugum tiksintiyle yasamanin ne derece zor oldugunu anlatsam da anlasilmayabilir cunku kliselesmis sozler altlarindaki anlami yutuyorlar ve ne desem kilise kacacak. Herkes bir sekil duymus, soylemis ve cok sorgulamadan da kabullenmis oluyor bunlari ki, tekrar edip ustune didiklemeye calismak sadece can SIkar. Konumuza geri donersek; bu kliseler uzerinden ve insanlarin icindeki bencilligi gordum, hissettim, bencil oldum, insanlarin benden aksik kalmadiklarini gordum, ustune fazladan daha rahat bir sekilde kotu olabileceklerini ya da "default" iyi olmadiklarini kesfettim ki, beni bitiren sey buydu sanirsam. Iyiler yok demiyorum, varlar, bir cogu da yakinlardaysa eger beni buluyorlar... ki yasama sebebim varsa yani yasami terketmeme sebebim: o da budur, etrafimdaki iyi insanlar...
Yanlis anlasilmasin mukemmel biri filan degilim hatta soyle baslayayim: hemen hemen butun erkek arkadaslarimi aldattim, vaktimi baskalarininkinden hep daha degerli gordum, halen bir cok seyi kendi programima gore ayarliyorum ama acik acik da caktirmiyorum ve buraya yazmak istemedigim bir kac birsey daha.. haa bir de "justify" edebildigim surece kotuluk yapabiliyorum ama neyse ki "canimin istemesi" bir justify etme unsuru olmuyor.
Konumuza donersek birilerinin hayatin icindeki, insanlarin icindeki samimimiyetsizligi hissedemeyip de mutlu olmasini kiskaniyorum, ya da birilerinin icindeki bencillige ve kotuluklere ragmen baskalarinca kosulsuz iyi birseyler veriliyor olmasina. Aslinda ikinci sey kiskancliktan ote adaletsizlige tahammulsuzluk. Kotuluk cezalandirilmazsa nasil ortadan kalkar ki. O yuzden kosulsuz sevgiye karsiyim, hayatimin uzun bolumunde kosulsuz sevilmis olmam ve bunu bilhassa arz etmis olmamdan bagimsiz olarak karsiyim, iyiler samimimiyet ve kosulsuzluk arayabilirler, ama kotulerin haddine degil bunlari aramak. Ve kendim bu adalet sistemini cok iyi oturttugum icin ancak iyi birilerini ve sevgisinde samimi olanlari sevebiliyorum, sevemediklerimdense kaciyorum, saklaniyorum, uzak duruyorum...
iste hayat bu yuzden zor geliyor, beni tanimayan biri spor salonunda vucuduma bakarken begenilmis hissetmiyorum, hatta bazen midem bulaniyor o insandan... Insanlarin artik rahatsiz olmadiklari klise basitlikler oyle cok canimi SIKIYOR ki, buraya kadar tasidim iste.
Friday, January 1, 2010
yeni yil
Sukurler olsun ki, bir kaza olmadan yeni yila girdik(ilk defa aileden ve benzeri sicakliklardan uzakta, yili kapatip yenisine girme durumunda kaldim da) Yeni yilin ilk saatlerini yasiyor olmanin, dun bu saatlerden bir farki olmadigini biliyorum ama oyunu bozmuyorum iste. Yeni yil, umutlar, hayaller, dilekler, saglik belki mucize.. Cok mu abarttim...Abarttigim yerin oncesinden geri aliyorum o halde:Yeni yil dilekleri, yeni yilin planlari, eski yilin 10 dakikaya sikistirilarak gecirilmis muhasebesi... Yeni yil ve onun getirebileckleri, daha onceki yillarin getirmedikleri, ya da seyrek araliklarla gelen guzel seylerden ismarlamak yeni yila. Her olan sey, belli bir yilin icinde olmus oluyor ya, o yuzden o yil yapti saniyoruz o seyi. Bu yanilsamadan dolayi: gelsin dilekler, gitsin dilekler. Zamani parcalara bolup, bu dilimden iyi biseyler umuyoruz. Daha dogrusu varsa omur icinde yasanacak iyi bir gun, onu hemencecik istiyoruz, cocuk sabirsizligiyla. Hemen "claim" etmezsek bir daha olmuycakmis gibi saniyoruz. SIKIYOR olsa diycem ki ben kendi adima iyi seyleri 2011'e erteliyorum, ya da daha sonraya. Ama yok, ben de hemen iyi biseyler olsun istiyorum. Ara acildikca heyecean azaliyor. Yarini beklemek 3 ayi beklemekten daha heyecanli, o yuzden ben yeni yildan degil yarindan istiyorum iyi seyler getirmesini. Cok mu kati oldu bu da, zaman da vermedim ki zamana, halbuki demistik onun bu getir-goturlerle isi yok diye.
Ya onu birakalim da ben bu yaziyi baska seyler soylemek icin yazmistim. Umutlar degil, umutsuzluklardan bahsedicektim. Ya da "over due-date" olmus umutlardan. Yani gerceklesmeden, kendisine verilen vakiti gecirip gitmis umutlardan. Iste; zamanin bir noktadan sonra insan ruh sagligina tehdit olusturmasi bundan. Umutlarin tarihini geciriyor ki, bir umudu pic etmenin daha iyi bir yolu olamaz.
Insan asil ne zaman "desperate" oluyor biliyor musunuz, umutlar zaman asimina ugradiginda, ya da umuda bicilen zaman tukenirken.
Yani diyecegim; bu yiliniz gerceklesmemis umutlar acisindan otekilere benzemesin ki desperatelik adina iyi bir mesafe katetmek durumunda kalmayin.
Ya onu birakalim da ben bu yaziyi baska seyler soylemek icin yazmistim. Umutlar degil, umutsuzluklardan bahsedicektim. Ya da "over due-date" olmus umutlardan. Yani gerceklesmeden, kendisine verilen vakiti gecirip gitmis umutlardan. Iste; zamanin bir noktadan sonra insan ruh sagligina tehdit olusturmasi bundan. Umutlarin tarihini geciriyor ki, bir umudu pic etmenin daha iyi bir yolu olamaz.
Insan asil ne zaman "desperate" oluyor biliyor musunuz, umutlar zaman asimina ugradiginda, ya da umuda bicilen zaman tukenirken.
Yani diyecegim; bu yiliniz gerceklesmemis umutlar acisindan otekilere benzemesin ki desperatelik adina iyi bir mesafe katetmek durumunda kalmayin.
Subscribe to:
Posts (Atom)