Cok uluorta yazasim yok gibi ama yazasim da var, haykirasim yok ama soyleyesim var. belki de "publish" etmem, publish edecek ozenle yazip hic etmeyecek samimiyette yazmaya ne dersin, palavra...
Ne garip sey hayat, evet cok acik olmadi bu ifade. Yani; ancak bakinca goruyor olmak ne garip, demek ki bakmadigimiz onca zaman neleri gormeden atliyoruz. Simdi gorduklerimi acaba gorebilir miydin son okudugum iki kitabi okumasaydim, ya da icimdeki o "rebellious" ortaya cikabilir miydi son olanlar olmasaydi. Cok bisey olmadi; bir iki terslik, bir iki yalnizlik, bir iki vazgecis...Aradim diye mi gordum ya da onlar da zaten yeni mi ortaya cikmisti, bilmem mumkun degil ama ters giden seyler var ve meger ters giden seyler olmadigi zaman hayatin icinde bir terslik varmis . Hem de ne terslik...hayal edebilmek guzel, birinin hayali olmak bazen birini hayal etmek, birseyi degistirmeye kalkmak, aklinla yureginle... Yureginin aklinin onunde olmasi, cok klise geliyor biliyorum. "Love in times of Colera" ve "Ask" kitabinda okurken kucumsedigim o romantizm icine aldi beni ve herseyin disardan muntazam gorundugu zamanlarda- iste o muntazamligin izin vermedigi hayallerin eksikliginde- hayatin ne tur yavan oldugunu anladim. Evet bir daha. Hayallerin boslugunu, anlamasi zor dusuncelerle doldurmaya calistim; tek saniyemi bos birakmadim, yorgunluk hissinden medet uydum, onla uyusturmaya calistim bedenimi ve zihnimi, duygularin sarhoslugu yokken. Simdi
alisigi oldugum o muhtesem bazda hayati cozup oyle yutuyorum. Bir zamanlar etrafimdaki hayatlara bakip, uygunsuzluguna karar verip uzun cabalarla kovdugum o melankoliyi aliyorum hayata. Tekrar butun oluyorum. "Saglikli" dusunceye engel gordugum o seyin icinde eritiyorum dusunceleri ve oyle keskinlesiyor ki artik dusunce...Haksizliklari, baskasina mal edilmis acilari hayatinin icinde hissetmeye basliyorsun. Melankoliyle aritiyorsun hisleri, alisilmisliklardan. Alisilmisliklarin hepsi disarda kaliyor ve alisarak hosgordugun butun haksizliklar belki ilk defa, belki bir zamanlar oldugu gibi tekrar, yuregini daglayabiliyor. Bazisi yasayamiyormus saf huzur diye gorunen seyin icinde, ya da huzura erebilmesi once bir huzursuzluga ermesiyle mumkunmus. Ya da kimisine harammis huzur. Halen anlamadigin (elbette anlamiycan) bir gizem var bu isin icinde, bin defa tekrara etmis olmama ragmen ilk defa bu kadar samimiyetle soyledigim gibi ve gelecek sefer bunu da asan bir samimiyetle soylemeyi umdugum gibi, icinde gizem oldukca yasamak var,yasadigini anlamak ya da yasadigini hissetmek. Ne huzurun, ne sunun ne bunun... gizemin hatrina cirpinislar. O gizemin umuduna, o gizemin umutsuzluguna bazen, sonra tekrar umuduna...Bir de iste inmeler ve cikmalar var hayatta, herbiri birbirinden keyifli.
No comments:
Post a Comment