Monday, July 2, 2012

Bunu yazmak yerine

hizlica hazirlanip kucuk bir ogle yemegi yiyip evden cikmam lazim. Saat 1'de dersim basliyor, haftanin dort gunu ikiser saat turev integral yasi gelmis Amerika' li genclere calculus ogretiyorum. Ogret ogret sonu gelmiyor, her donem bitiminde 20 kisi daha calculus biliyor ve hayatinin buyuk bir bolumunde bu ogrendiklerini kullanacak diye yaptigim isin -eger layikiyle yapabildiysem- aslinda   buyuk bir sey olduguna kendimi ikna ediyorum. Bazen insan kendini  dunyaya matematik ogretmek icin gelmis gibi hissediyor, ki aslinda matematikcinin gorevi ogretmekten ziyade matematigi ogrenip daha da ileriye goturmektir.  Universitede doktor unavanina sahip degilken bile okulun size feci(!) sekilde ihtiyaci oluyor. Bes yil icinde bes kez tek degiskenli, cok degiskenli, orta, baslangic, ileri seviyede Calculus dersi verdim, yaptigim asistanliklari da saymiyorum.  Bir universitede is bulacak olsaniz, her donem en az iki tane ders vermek uzre hic bir zaman bos kalmiyorsunuz.
Matematik ogretmekle, matematik yapmak arasindaki ikilem matematikciler icin artik kaliplasmis bir seydir. Genelde "iyi ogretmenle iyi matematikci ayni kisi degildir" dusuncesi de hakimdir, fakat bir cok iyi matematikcinin hocalik konusunda da cok titiz calistigini gordum.
Kendi tarzima gelince, iyi ornekleri aklimda tutsam da orjinal olabilmayi  istemisimdir hep. Yani bir dersi iyi anlaticam diye kaliplara sIkIstirmiyorum kendimi,  yaraticiligini kullandirmak ve dusunmeyi ogretmek biraz da bunlari icin ogrenciye cesaret  kazandirmak istiyorum. Zaten dusunceyi zorlamayacaksak yaptigimiz seyin matematikligi nerde kaldi. O yuzden konudan konuya atlamakta, ya da bir sorudan daha ilginc bir soruya gecmekte tereddut etmem. Ogrettigim matematigi gercek hayata iliskilendirmek ise yapmayi sevdigim bir sey. Bunda Fen Lisesi gecmisimin ve daha onceki pastoral/felsefik hayatimin etkileri de olabilir. Bazen anlamak ve dusunmek pratik olmanin cok otesinde. Tabi hizli olmamiz beklendiginde tekerlegi bastan icat etmeye kalkmiycaz. O yuzden en guzeli, yaptigi seyin ne oldugunu bilmek, sinus' un turevi cosinus demekle kalmayip birkac degisik yoldan bunun ispatini yapabilmek. "Ispatsiz matematik olmaz" demiycem ama bir yere kadar derinlere inmedikce, o sakli hazlara da ulasamiyor insan.
Toplamda cok iyi ogretmen olmasam bile ogretmenlik felsefeme inaniyorum, tek problem ogrenciye bu meziyetleri kazandirmanin yolu hakkaten bu mudur...

No comments: