Friday, June 12, 2015

Mezuniyet mevsimi, aklima

muhtesem anilar getiriyor. Cemo teyzem, kuzenim Elif'in mezuniyetine gidiyor; diger kuzenim Basri ise Ankara'da benim de zamaninda okudugum universiteden mezun oluyor. Elif' in annesi ile ortakligi cok daha fazla olan annem, mezuniyet sarmalinda Basri' nin yaninda olmayi seciyor, benimle zamaninda yasadigi duygunun hatiralarinin hatrina.
Yil 2005, ortanca abimle ayni yil yasiyoruz mezuniyeti, kucuk abim ise sonraki yil mezun olacak. Kardeslerim mezuniyetlerinde cok mutlular, mezuniyet gunu en mutsuz olan kisi ise benim. Kuzenim ve annemle gidiyoruz, orda Kivnc ile de karsilasip beraber bir fotograf cekiyoruz ama bende inanilmaz bir gerginlik var, herseyi abarti yasadigim gibi sinif arkadaslarimla ve ailemle bu ani paylasmak beni yoruyor. Neden ailemi okuluma dahil etmek istemiyorum ve neden arkadaslarimdan nefret boyutunda kaciyorum belli degil. Mezuniyetin muhtesem islemesi icin onceki gunden yapilan provaya bile cok daha bakimli gitmisken, asil gunde cuppemin altinda kot pantolon ve ayaklarimda hosuma gitmedikleri icin daha once sadece bir defa giydigim eflatun ayakkabilar var. Kuzenim Ico harika bir makyaj yapmis, mavi bir elbise giymis, cok iyi gorunuyor, annemin goruntusu ile ise bilhassa ilgilenmisim ve onun zevkine gore giyinmesine izin verdigim takdirde utanctan insan icine cikamayacagimi bildigim icin kiyafetini ve onla uyumlu olacak takisini kendi ellerimle secmisim. Kadin o ara ozellikle fizigine onem verdigi icin -minyatur boyutta da olsa- yeni kesilmis kisa saclari, ince beli, yuvarlak duzgun kalcalari ile manken misali duruyor; agzini acip arkadaslarima beni uzun uzun anlatmaya kalkmadigi surece goruntu muhtesem. Kendim icin ise hicbirsey yapmamisim, fotograflara gulemiyorum bile, o ortami terketmek istiyorum, insanlarin yasadigi sevinci anlayamiyorum, sanki onlar mutlu oldugu icin ben tersi istikamette bir duygu tutturmaliyim gibi hissediyorum ve engel olamadigim sekilde huysuzum. Buyuk firtinalarla yasanmis universite yilllarinin hakki verilerek kazanilmis diplomasini almak uzre sahnede oldugumda, -zerre kadar  umrumda olmasa bile- alkislayan en az iki kisi var biliyorum, onlardan biri ise sonradan ogrendigime gore bir yandan alkis tutarken diger yandan o zaman icin mustakbel kayinvalidemin  beni ictenlikle tezahurat edip etmedigini gormek uzre sahneye degil arkasini donerek yukardidaki siralara bakiyor.  Toren bitip disarda annemlerle bulustugumuzda, "Kivnc' in annesi seni coskulu bir sekilde alkisladi, bu kadin seni samimi seviyor" diye gozlemlerini aktarirken, kuzenim daha cok fotograf cekmek  istiyor. Onu kirmak istemiyorum ama haliyle anliyor isteksizligimi ve zorla bir kac fotograf daha cekiyor boylece aci aci gulumsemeye zorladigim bir kac tane mezuniyet fotografim oluyor, bazi gunlerin hatirasi diye saklamak istedigim ancak ayni sebepten bakma cesareti gosteremedigim yaziya dokulmus butun seylerle ayni cekmeceye giriyorlar. Ozetle: Okumasi tam bir drama donusmus okulun mezuniyeti de herkesinkine benzemiyor elbet. Iyi birseyler oldugunu, sevinmek mutlu olmak gunu oldugunu biliyorum, fakat her zamanki gibi ic dinamikler baska seyler belirliyor ve apayri bir deneyim oluyor mezuniyetim: Mutlu insanlardan tiksinerek yasadigim dort yilin sonunda onlarla mutlu bir gun gecirmemi beklemek fazla absurd olurdu zaten.
Saniyorum benimkinden birkac gun sonra da ortanca abimin mezuniyetindeyiz, insanlarda muhtesem bir cosku varken, annem fazla rasyonel tavrini takiniyor ve mezun olunan bolum ile yasanan coskunun buyuklugu arasindaki ters orantiya duydugu saskinligi  "politically correct" olmaya bile calismadan degisik sekillerde gece boyu dile getiriyor, bir cumlesi: Allah' in zoruna gitmesin de bu insanlar bu bolumden mezun olduklarina nasil boyle mutlu olabiliyorlar, cogu issiz kalacak" oluyor. Ne demek istedigini anliyorum, fakat konuya mudahil olmuyorum. Onun yerine, ilik yaz aksaminda kocaman gullerin cevreledigi alanda bir yabanci olmanin tadini cikariyorum, yabancilik hissinin agir geldigi zamanlar, fakat yeni yeni bunun bir kamuflaj oldugunu ogrenmeye basladigim gunlerdeyiz. Matematigin sonsuz soyutlugunda varolurken, mutluluktan vazgecmemis bir depresifin  formul arayisi ile cirpindigi zamanlarda bir "corner stone" a ulasmanin hafifligi var, mevsim bahardan yaza donuyor, ortamlar icimi acitiyor,  akraba ve arkadas toplantilari ev cevresinde yogunlasirken aile ile daha cok vakit  geciriyorum, Demetevliler' e ozgu eglence aliskanlikarimizi yasiyoruz: aksamlari catlayan kadar karpuz yiyor,  Cemre Parkinda cekirdek citliyoruz. Butun tezatlara ragmen yasamak baskin geliyor, o gunlerden aklimda kalanlar renk renk acmis mis kokulu kocaman guller.

No comments: