Wednesday, September 2, 2015
tarih 2 eylul. Ne kadar cok anim var ustunu acmadigim, ancak kirac Ankara yazinda sonsuz gun isiginda apaydinlik bir sekilde hafizama kazinmis. Yil kac acaba, zaten o ara yillar hep birbirine benziyor: Herkes ogrenci olmaya devam ediyor(ya da israr ediyor) , buyuk kiz kuzenlerimiz evlenemiyor ve annemle babaminin hic bilmeden ozgurce yetistirdigi cocuklarin 20' li yaslarinin civarinda iyice deli dana kivamina vardigi ancak ehlilesme adina henuz yol katedememis oldugu zamanlar. Demet'deki ev, yazin tam bir timarhane! bir de surekli ziyartecimiz var: Kv. K., Dunyadan biri, akli basinda, o yuzden ki bizi o halimizle kabullendikce biz ailecek kudurmaya devam ediyoruz. Herkes kendi olabiliyor, hatta kendinin otesi... Ab.' in yaz bunalimlari, bir anadolu universitesinin teknik fakultesinde kendinde deha(!) olduguna hukmedip onun pesinden suruklenisi...Major seyrederken kabullenmeyip amansizca catistigim depresyonum ve Demet'teki hayatin/komsularimizin ancak ki buna tuz biber olusu. Evde daha az vakit gecirmek icin her yaz okulunun mudavimiyim, ancak temmuz sonu okuldan kapidisi edilip evlerine yollaninca, Eylul ortasinda kadar kendine bir hayat uydurmak zorunda olan da benim. Ankara' nin kitapcilarinda, kebapcilarinda, ara ara uydurulan aktivitelerle gunler geciyor. "Depresyon bize ayak uyduruyor" diyecegim, ama uydurmuyor. O yuzden savas hep devam ediyor, belki bir ay yataklara dussem, duvarlari seyretsem, seytanin her turlu fisiltisini dikkatle dinlesem, o seytan kacip gidecek, fakat ben direndikce o da direniyor. Eylul geliyor, yas gunleri pespese... K. nin yasgunu; bir kutlama yapiyoruz, bircok gunler basimiza actigimiz yemek prejelerinden farksiz bir hazirlik. Demet' in o bakimsiz salas mutfaginda, biryerlerden dikkatimi cekmis yemekleri yapmaya ugrasiyoruz. K. her daim yanimda, mutfakta, ben nerdeysem orda. Depresyonum da ayni sekilde. Azicik bir seyi yanlis yapsa, benden bir ciglik kopuyor, ancak ki mutfaktayken mukemmel olmayan hayatima tepki verebiliyorum, olmekle olmemek arasinda seyiren birinden zaman zaman boylesi cigliklarin cikmasi umut verici oluyor. O bagirmalari huy ediniyorum, birseyler kontrolumde olmadan gelistiginde: mesela maydonozlar iri oldugunda; dogranmis olan kendimmis gibi kisa ve tiz bir ciglikla yanimdakine saldiriyorum. Artik kimse ustune alinmiyor bagrislarimi, annem akilli kadin:" boyle stress atiyor en azindan" deyip hic sesini bile cikarmiyor. Eylul'un ilk gunleri, K. nin yasgunune pasta merasimi yapiyoruz, iki gun sonra A. nin yasgunu... timarhane de olsa herkesin ozel gunu kutlaniyor, ve pastayla tekrara dusmek yerine karpuzun ustune mumlari ve maytaplari yerlestiriyoruz. Istisnasiz huzursuz bir gun, ama aklimda saglam kalmis iste.
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment