kutuphane gunlerim yazmak icin tonla dusunceyi getiriyor, okuyana ne kadar anlamli gelir bilmiyorum ama herbiri butun siradanlaigina ragmen beni cok eglendiren, tamamlayan hatta aciklayan seyler sanki. Bu sabah yuruyerek Angel'a geldigimde aylardir onunden gecip de hic yuz vermedigim kitapcinin disariya serdigi indirimli kitaplar dikkatimi cekti. Alain de Botton' un "Essays in Love" kitabinin arkasini okuyup yazarin mi yoksa yazdigi onceki kitabin mi cok tanidik oldugunu bilmeden ancak tanisikliga emin oldugumdan bir sayfa acip icinde Protobello sokakta bir pazar gununden bahsettigini gorunce diger kitaplara hic yuz vermeden ve dusunmeden kasaya gittim. Elimdeki kitabin ask uzerine olusundan dolayi bir utanma hissi yasadim, kitabi satan ekibin de sanki merakla ne kitap sectigime bakltiklarini hissettim ki o da utangacligima eklenmis olabilir. Evde Murakami yolumu bekliyordu, ve en heyecanli yerinde birakmistim onu. Hayatta ertelemekten hoslanmadigimi dusundugum bir suru hazzi okuma konusunda gosterebiliyorum. Mesela cok heyecanli buldugum, ya da cok merak ettigim bir kitabin bir kismini okuduktan sonra bana anlatacaklari olan bir dost gibi en yakinimda hazir tutmayi, onla gunlerce bakismayi seviyorum. Kitabi alip, okula dogru yoluma devam ederken yazari nerden bildigimle beraber Providence'da Blue State Cafe'deki anilarimi hatirladim. Calismaktan yorulup cafe' nin icinde oldugu book store' u kesferderken, yazarin bu kitabin da arkasinda bahsedilen kitabini az defa elime alip, goz gezdirmemistim.
Fazla alis veris yapmadigimdan olsa ki, arada bir aldigim seylerle mutlu olabiliyorum, ya da mutluluk da degil ama bir sicaklik hissi geliyor, bu yeni kitapla da ayni hissi yasadim. Madem almak iyi geliyordu: dun Amazon'dan siparis edip, gec gelecekleri icin iptal ettigim inci kupelerin yerine yenisini bakmaliyim, ayrica ilk ozgur cumartesi'mde hatta belki yarin primark'a gidip aylardir erteledigim kiyafet alisverisinin yerine kis sezonu icin is yerine de uygun seyler alacagim. Bu sabah kendime bir kitapla guzellik yapmis olsam da aslinda Paul Pastanesi'nden iki krosan, ya da bir dilim kek alip bir oturusta yiyerek kendime cok daha buyuk bir iyilik yapmis olacaktim ancak o da istahli bir gune...
No comments:
Post a Comment