Sukur, sendromsuz bir pazartesiydi yine, isimi severek yapiyorum, saatler daha kisa geliyor ve en basta kendimi korkuttugum gibi stresli bir is ortaminda olmadigima her gecen gun ikna oluyorum. Yeteneklerim bu ise uygun ve sorumluluk duygusuna bir de heveslilik katilinca arkadaslarimi sinir edebiliyorum. Kendilerine sagladigim matematiksel desteklerin uzerine yatanlar, ogrenip ogrenip sonra sorguladigim kisimlari anlatmaya basladigimda uzmanlik taslayip "geri kalanini bana birak" diyenler ve bir de ilk haftadan korkulu ruyam olan Man. var ki, basli basina programlama maceramin dusmani.
Onun disinda ofis sadece isten ibaret degildi: yuksek sesli kahkahalari, "haaa!" diye kendisine seslenenlere karsilik verisi, olanca yontulmamis halleri ile dikkatimi ceken Max. vardi, taa ki ofisi bugun itibari ile yukari kata tasinana kadar. Max' i butun ofis ahalisinin icinden secmeme sebep teknik bir problem uzerinde tartisirken kendine guvenli konusmalari ve kulaklarimi dolduran Italyan aksani, kisadan uzun sari saclari miydi acaba, tabi ki degildi: apayri bir enerjisi vardi ya da sadece ince ruhunu saran asiri maskulenligiydi hosuma giden. Ben onu sectim diye mi yoksa onu secmeme sebep olan seyin karsiliginin onun uzerinde de etki etmesi ile mi, o da sanki benle ilgileniyordu: Yani sabah ve ogleden sonra kahvesini doldururken bir bakisi da masamdam yana esirgemiyordu.
Bugun ofice gittigimde, patron gulumseyen bir yuzle karsilayip , beni yeni masama goturdu. Herkesin yeri degismisti, komsularimi tanitti, sevdigimi bildigi icin kitaplarimi gostererek yuzumde sevinc ve onay bekledi; Sabahin o saatinde elbetteki esirgemedim ondan mutlu enerjimi. Yeni yerimi kirler icinde devraldigim icin saglam bir temizlik yapmak zorunda kaldim, ozellikle keyboard'a ve masaya. Sonra kitaplardan birini acmis yavas yavas okuyordum ki tanidik bir ses duymamla basmi dondugum yerde Max.' in daha once hic gormedigim simsicak ve hayal gormuyorsam nerdeyse sevgi olu bakislarini bulmam bir oldu. Onu oyle gorunce kontrol edemedigimbir gulumseme belirdi yuzumde, ayrica utandim ve bakislarimi kitaba cevirdim ancak gulumsemem devam ediyordu. Machine learning, kitabina egilmis basim ve iki taraftan uzanan duz saclarim melek goruntumu pekistiriyor olmaliydi ki , Max. in yuzunde bir melege bakiyormus ifadesi vardi. Gun icinde ara ara kendimi elestirdim, yakici bir gucum vardi; insanlar benden daha iyisini bekliyorlar diye mi yoksa gercekten dusuncesiz oldugumdan mi ara ara feci kalp kirabiliyordum. Tanri' nin esirgemedigi cogu guzelligi kotuye kullanmaya baslamistim ve bunu arsizca yapiyordum; kotu niyetle olmasa da zevk pesinde kosarken birini incitecegini dusunmeden kullanabiliyordum guclerimi. "Tanri beni nasil yaratmis boyle" diye, dusundum. Umursamazdim, kendime yetmek zorunda kaldigim gunden beri umursamaz olmustum ve bu vurdumduymazlik, yuzumun masum goruntusu, zihnimin asilmis sinirlari ile birlesince ortaya cikan tablo akillara zarardi.
No comments:
Post a Comment