Bugun mutlulugumda bir eksiklik oldugunu hissedebiliyordum. Gozumun segirmesi gecmisti, ise iyice alisiyordum, arkadaslarim sanki senkronize bir sekilde sicak davranmaya baslamislardi, ayrica bugun biraz daha erken kalkip ise 15 dakika daha erken varmayi basarmis boylece ofisten iceri uc arkadasimla birlikte girerken boylesi bir duyguyu ilk defa yasiyordum. Bipolar yasmaya alismis bedenimin bu sartlarda manik mutluluk icinde olmasi gerekirdi fakat bilincim yeni bir eksiklige isim koymustu ve onunla kendini rahatsiz etmeye karar vermisti: herseyim vardi ama gulumsemelerimi paylasacak, uzun uzun muhabbet edecek kimsem yoktu. Sebepsiz yere, hic tanimadigim Max' in gozume sevimli gelmesine sebep de ufacik seylere kahkahalarla gulmesiydi, hayatimdaki bir boslugu doldurmasi icin onu gorevlendirmistim ve bu fazlasiyla barizdi.
Ogleden sonra grup halinde, 11. Kat ziyaretine gittik; insanlarla ilgilenmek yerine guney yonundeki manzaraya bakmayi sectim, sonra asagi kata donerken kendisine en fazla bir saniye tek baktigim Max' i dusundum. Her aksam cubuk makarna yedigimizi, onun kilolarindan dolayi erken oldugunu arkasindan cok agladigimi dusundum. Simdi eve gelip bunlari yazdigimda ise anlamsiz geliyor bu hisler. Iste 10 saat gecirince boylesi bir kisilik bolunmesi dogal olsa gerek.
No comments:
Post a Comment