Ofiste zihnimi ve ruhumu "neural network" lara teslim ederken, kendimin ve yorgunlugumun farkina vardigim anlarda, icimde biriken anlamsiz duygu yigini yuzunden ancak ki tuvalete kapanip aglamayi dusluyorum. Ogle arasi gelip, parkta yere oturup bacaklarimi ve kollarimi comertce gunese sundugumda ise sanki hersey normale donuyor. Calisirken herseyi unutarak, yepyeni bir dusunme biciminin icinde kaybolmak hosuma gidiyor ve o yuzden isin ayarini kaciriyorum, sabah makul olmak uzre ise gidip, kopmus bir ruh hali icinde donus yolunu yuruyorum. Canonbury Grove' a gelip oyuncak misali sevimli minik tas evlerin ve onlari susleyen semiz yesilliklerle gozlerim bulusunca, gunun odulunu almis oluyorum. Bircok sey aileme ozlemimi hatirlatiyor; fakat ozlemek de sacma geliyor hele kavusmak ihtimali yokken.
Bu aralar farkediyorum ki cogun icindeki azi buyuterek yasama aliskanligi edindim. Basit isteklerimin boylesi bir kaynak bollugunda karsiliksiz kalisina alistim ve beklemek yerine buldugumu bir nimetmis gibi aldim.
No comments:
Post a Comment