Sunday, August 2, 2015
Uzun bir gece uykusunu, vize ve isle ilgili birbirinin icine girmis problemlerle ugrasarak da olsa almis olmak dinlendiriciydi. Zihnim endiseleri ile uzun uzun yuzlesmeye devam ederken, bedenim sonunda kendini rahat birakabilmisti ve sabah 9'a kadar gozlerini acmamisti. Sabah ruhen yipranmis kalkip ustune alisilmisin disinda karpuz-beyaz peynir-simir uclemesi ile kahvaltiya otururken kendime onceki gunden kurmus oldugum pusunun devaminin gelmekte oldugundan habersizdim. Uc taraftan duvar boyu monoton dolaplarla cevrili mutafagin ortasindaki daracik bos alani kaplayan yine dolaplarla benzer renkte tahta masaya kurulmus kahvalti sofrasinin sakinliginde agzima aldigim ilk karpuz parcasi ile, hesaplansmasi ertelenmis bir gonul meselesi hic de davetsiz olayan bir misafir gibi sol tarafimdaki bos sandalyeye kuruldu. O andan itibaren gorev bilinci ile kahvalti yaparken, siyirmadan gecmeseydi buyuk bir ask olacak o rastlasmayi dusundum. Ne kadar farkli geleneklerle yetisirse yetissin, ozunde var olan ortakligin iki insani nasil guclu bir sekilde birbirine baglayabilecegine sahit olmustum. Baglanmaya firsat yoktu, ancak ki abdestinin bozulmasini goze alarak benimle tokalasmis olmasi ile sinirliydi aramizdaki fiziksel yakinlik. Ruhsal yakinlik ise hic dile getirilmemisti, kisa zamana sikismis o donemin kisisel gundemine dair uzun yazismalara saklanmisti. Dile gelen birsey yoktu, mantik "hayir" demisti ve orada hersey bitmisti. Halbuki ilk defa iki insanin sevgisinin gucu ile mantik kurallarinin hepsinin bosa cikartilabilecegini dusunebilirdim. Agaclarla kapli ormanlik yolda bir gece yarisi uzun uzun nirvanaya yuruyebilirdik, dinlerimiz/dillerimiz/toplum/mantik hepsi gece uykusundayken biz az insana malum olmus o ask hissini yasayabilirdik; ancak anlasamadik, insanlarin dil ve mantik kurallari, onlara ozgu problemleri kendimizin sanip, koptuk. Bir daha da bir araya gelmedik.
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment