Saturday, May 16, 2015

Iki gundur evden ilk defa ayrilmis oldugum, uc saat icinde cok macerali bir seruven yasadim. Once disari cikma rutinimin bir parcasi olan Highbury Park'a, soz verdigim agaclarin yesillenme macerasina taniklik etmeye gittim, halen son hallerini almamislardi; yapraklarin kollektif olarak buyumeye acelesi yoktu, neyse ki benim de onlari izlemeye bitmez bir sabrim vardi. Ardindan ters istikametteki Dalston'a ugrayip pazardan mango alacaktim. Gidis yolunda gozume carpan farkli bir yolu kullanmak istedim, kisitli zaman sorunu yasarken  bilmedigim bir yola dalma riskinden cekinsem de, yeni gordugum sokaklarin beni nasil mutlu ettigini hatirlayip, kendimi bu maceradan sakinmadim. Ve gectigim sokaklar yine gozumu, gonlumu doyurdu, belli ki hep ayni yolu kullanmaktan sehri linear dusunmeye baslamistim ve diger insanlarin nerde yasadigini merak eder olmustum, ara sokaklar yaniti veriyordu. Ayrica yine yon duygum beni yaniltmadi ve dogru bir sokaktan bildigim bir yere cikip ordan yola devam edebildim.
 Dalston'da onunde surekli uzun sira olan Caribbean food satan dukkandan cikan ufak boylu toplu bir siyahi kadin ilgimi cekti, o gozumden kaybolmustu ki guzellik salonu demeye bin sait bir yeri farkettim, saclarim zivanadan cikmisti ve son gunleri kafamda bu bilgiyle yasiyordum, iceri girerek sac kesip kesmediklerini sormaya karar verdim. Kadin az once farkettigim kisiydi, cok agir ve kibar konusuyordu, yuzu once garip geldi:  saclari, bedeni yuzu uyumssuzluk icindeydi sanki. Ama sicakligi hosuma gitmisti. Benden cok daha kisaydi, fakat guclu gorunuyordu, uzun tirnaklari asiri bir gosterisle delinmis, boyanmis, dekore edilmisti. Cok yavas hareket ediyordu ve o koltuga oturdugum an zamanimin kontrolunun elimden cikmasi canimi sikmaya baslamisti. Yapacak bir sey yoktu. Ruzgarda iyice birbirine dolanmis saclarimla ugrasan Denise, hafifliklerinden hayrete dusmustu, alisik oldugu afro saclara benzemiyordu ve olanca yavasligi ile uzun uzun ugrasti uzerimde, sonunda ne cikacagini merak ediyordum. Kafamda bir model yoktu, biraz kisalmasini istiyordum, onlerden de biraz kat verecekti. O saclarimla mesgulken, islak saclara fon cekmeye calismasinin beceriksizligini ve kolaylikla sekil alan sacimda bos yere harcadigi ekstra gucun hesabini yapiyordum. Sadece kabalik olmasin diye isini bitirmesini bekliyordum, halbuki saclarin fonle sekillenmesi hic derdim degildi, ama yarida kalkarsam uzulur diye dusundum, ne de olsa kucuk boyundan dolayi ulasamadigi basima uzanmak icin butun vucudunu bacaklarima dayayarak bedeniyle uzerime uzanmisligi vardi, o farkinda miydi bilmiyorum ama Jamaica' li bu kadinla artik aramizda bir samimiye vardi. Bitlenmekten endise ettigim icin sacimda kasinti hissetmeye baslamistim, kasimak icin kullanmaya yeltenecegim ellerim ise iki sira boynumdan sarilmis siyah onlugun altinda kaybolmustu. Ince, bugday boynuma dolanmis bu seyin temizliginden kuskulanmaya cok hakkim vardi, ancak ortadan tarandiklari icin aciga cikmis beyazlara inat duru tenimle o siyah onlugun icinde bir kugu gibi duruyordum ve kugular bitlenebilirdi :) bunun icin olay cikaran bir kugu oldugunu sanmiyordum. Saclarimla cilvelesme bir saati buldu ki, sonuc Turkiye'de son 10 yildir sacimi kesme serefini kendisine bahsettigim Demetevler'deki kuaforumun 10 dakika'da yarattigindan farkli degildi, mal ayni maldi ve belli ki kuaforler dunyanin her yerinde sac keserken benzer teknikler kullaniyorlardi, sonunda yilda bir defa gormeye alisik oldugum kendimi alip kuaforden ciktim ve turk marketin yolunu tuttum, mangolar aklimdaydi.

2 comments:

ilkkavonkara said...

Mangonun tadını çok merak ediyorum ben,görürsem mutlaka alıp deneyeceğim.Bu arada Denise ile epey kaynaşmışsınız gerçekten okurken çok güldüm,güzel bir anekdottu.Bilerek ağırdan almışta olabilir,ama ona haksızlık etmemelisin dükkana pek fazla çekici kadın gelmiyordur muhtemelen.Maceranı okurken seni bir gölde hayal edip durdum;

https://www.youtube.com/watch?v=koeLdhqdU88

brownian said...

Tesekkurler "canli gunluk" (ismini bu sekilde kisaltmamda sakinca yoktur umarim) .
Turkiye'de mango gordugumu hatirliyorum, mutlaka denemelisin cok lezzetli bir meyve. ilk denerken arkadasim "once tadi garip gelecek ama sonra cok seveceksin" demisti, gercekten oyle oldu. Sadece yerken meyvenin tam olgunlasmis olduguna emin olmalisin, bastirinca hafif yumusaklik hissediyorsan olmus demektir, kabugunun rengine bakarak anlasilmiyor olgunluk derecesi, o yuzden alacali ya da yemyesil rengi yaniltmasin. Denise ile birbirimizden hoslandigimiz kesin, yuzume bakarken icten bir gulumsemesi vardi ;)