Ne zaman bu rahatlık ve patavatsızlık üstüme geldi bilmiyorum. Aslında
patavatsızlıktan değil patavatsız görünen davranışlarım: ya
gerçekçilikten ya da espiri fırstalarını kaçırmamaktan.
Rahat konuşabilmek
muhteşem birşey, mesela dün ODTÜ'de bir konuşmanın sonunda Türkçe
cevapladığım sorunun ardından yüz ifadesinden beni anlamamış olduğunu
tahmin ettiğim kişiye dönüp "Türkçe bilmiyorsunuz anlaşılan" deyip
Türkçe konuşmuş olduğum için özür diledim. O profesor "Hayır, Türkçe
biliyorum!" deyince, "Sorudan sonra suratınızdaki boş bakıştan dolayı
öyle düşündüm galiba" diyerek bütün salonu kopardım. Şimdi hatırlayınca
olayı eğlenmeye başladım. Elbette ki hiçbir kötü niyet olmadan bu
konuşma gerçekleşti. Canım arkadaşım Çağatay'ın beni rahatlık ve
özgüven namına çelik kıvamına getiren eğitimine halen minnettarım.
No comments:
Post a Comment