okuyucu, otuz yasimi depresyonsuz atlatiyor olamam; biyolojik saatin tiklerini halen duymamam; ve yine bu yastan beklenenin aksine yalniz ve savunmasiz animda gordugum ilk erkek turunden canli ile hayatimi birlestirmeye yeltenmiyor olmam; kariyerim uzerinde bir suredir kumar oynarken, isler sarpa sardigindan adamin kariyerinin altina siginirim diyerek de oyle bir adami bastan cikartmamam; ve bunlari yapmazken haftada uc defa hard-core spor yapan atletik vucutlu dumduz karinli, aerobik/yoga hocasi goruntulu halim bir kisminizi gicik etmis olabilir, anlarim. Bunun boyle oldugunu ilk defa ogrenenlere ise verdigimiz rahatsizliktan dolayi ozur dilememiz gerekirdi ama bilincli, rhetoric amacli olarak yaziya boyle girdigim icin ozur dileyerek ikiyuzluluk yapmiycam. Lakin bu mukemmeliyetci goruntunun olusturdugu imaji dengellemek icin sizle hassas/zayif bir noktami paylasacagim. Lakin bu nokta da bir hayal uzerine kurulu oldugu icin bunu saymayanlar olabilecegi gibi yeterince okuyucuya ulasabilecek olsam hikayemi duyunca aralarindan gozyaslari dokebilecekler de olacagini dusunuyorum.
Biyolojik saat tiklemiyor dedik,yalan degil, dogru! Ancak bu bir insanin hic cocuklarla ilgili dusunceleri ya da hayaleri olmamis anlamina gelmez. Hayal dediysek, kafasinda canlandirmak anlaminda, hayalini kurarak onu cok arzulamak anlaminda degil. Iste hikaye de ordan basliyor.
Yillar once cok depresifken, hayat tabi ki cok anlamsiz gelirdi, ancak boylesi keskin bir anlamsizlik hissi sacma ve yanli geldigi icin usanmadan yilmadan bir anlam arardim. Hosuma gidecek birsey, o ana huzur katacak tek bir sey...Once sinirli maddiyatla yapabileceklerime baktim, onlar cok yetersiz kalinca bu kez beynimin gucuyle maddiyatin icinde huzuru tekrar aradim. Kendimi ne hanlarda, saraylarda hayal ettim, ama ise yaramadi. Mevsimi degistirdim: yagmur yagdi, olmadi! Kar yagdirdim, gunes actirdim, sarayimin dibine okyanus getirdim yine olmadi. Her anin icine siziyordu melankoli, sevmedigim zamanlarin kokusu ve rengi gelip yerlesiyordu okyanusa bakan odama. Guzel kitaplarla suslu sicacik evlerde sevdigim insanla hayal ettim kendimi, o da olmadi. Sonra bir gun baska bir hayal buldum: Caldigim kapinin ardinda beyaz yuzu, minicik agzi-burnu, mis kokulu kafasini susleyen uzamis siyah saclari, kocaman gozleriyle sakin, isil isil bakan bir cocuk, iki-uc yasinda; ev babaannesinin evi, kapi aciliyor o kapinin ardinda beni bekliyor, uzerinde bol duran beyaz uzerine mavi kucuk ayi desenli pijamasinin icinde. Gun batmis, ben isten geliyorum. O bana bakiyor, uzerime atlamiyor ama beni gordugune memnun, o anda iste herseyi unutabiliyorum ve sonunda huzuru buluyorum. Su anda o mucizenin genetik kodunun bir parcasinin icimde bir yumurta olarak hali hazirda durdugunu bilmek bile cok hosuma gidiyor.
No comments:
Post a Comment