Friday, March 14, 2014
Bizi en çok kötü hissettiren
konulardan bahsedemeyeceksek, gördüğümüz kötülüklerin daha mutlu olmamız için nasıl bir itici güç oluşturduğundan bahsedebiliriz. Günlerin öfkesinin ardından dünden beri bir diriliş hissediyorum. Hayatla bağlarımızın daha rasyonel, daha survival olması lazım; bütün karşılaştırma yeteneğimize ve çıkan sonuçlara rağmen zihnimiz gerçek ve sağlam bir beyine yaraşır bir şekilde iyiye yaklaşmalı. Karşılaştırmaktan ziyade, hem alışmalı buna, hem bunun içindeki güzellikleri seçip onlara odaklanabilmeli. Beynimin sağlam bir beyine yakışır gibi çalışması için ise iyi beslenip, bolca spor yapıyorum, gün ışığında duruyorum, ışıklı ve yeşil bahar günlerini hayal ediyorum. Bu hassas dengede hayatta kalmak mümkün, lakin benim sahip olduklarımdan ve parayla satın alabildiğim mutluluklardan uzaktakiler için bu bakış açısı kolay olmayacak. Nitekim geçmişteki mutsuzluklarımı hep fakirliğe atfediyorum. Fakir ve zenginken eşit derecede mutlu olmak mümkün, bu yüzden bir taraftan dünyada ruhsal adalet olabilirdi diye düşünürken, gözlemlediğim ise medeniyetleşme/medenileşme biçimimizin buna engel oluşu.
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment