Monday, May 5, 2014
Tesellisi düşmek
Diye bir laf vardır bizim orda, annem sık sık kullanır, bense anlamını son bir yılda öğrenebildim. Bugün ikinci pratiğini yaptım bu deyimin. Aylardır özleminden etrafımdaki insanların basının etini yediğim memlekete kavuştum ve ne mi oldu? Bana kendimi öyle yabancı hissettirdi ki, anladim ki buraya ait oldugumu sanip icimde yanlış umutlar beslemişim bunca zaman. Sokakları, evleri, doğayı halen takdir ediyorum, çok güzeller lakin bana yer yok burda. İnsanların basma kalıp halleri gözüme batıyor, kültür yabancı geliyor. Sürekli ornek verdigim gibi buz sarayında soğukluğa alışmıştık ama bir defa ısininca soğuk tahammül edilmez oluyor. Şu anda hayal kırıklığına uğramış oldugum kadar ayrildigim zaman buraya karsi hayatımı zorlaştıracak arzular duymayacak olmam hoşuma gidiyor. Bakalım bir hafta da tekrar buz sarayına alışip, süreci eski haline getirebilecek miyim? Yoksa ruhu hiçbir yere ait olmayan, en cok istedigi seyden de tesellisi düşmüş biri olarak havasını ve sokaklarını sevemedigim yerime bu defa uzak ulkeler hakkinda daha az hayaller kurmak üzere mı geri döneceğim. Simithsonian art Museum'da nerdeyse bundan iki yıl önce burdan Almanya ya gitmek üzere ayrılmadan hemen önce ziyaretimde ruhumu ısıtan kış tablosunu tekrar görüp bir yakınlık hissedemeyince, hızla geçtiğim diğer bir salonda kuzey ışıklarının boş sayılacak kadar basit bir dag manzarası üzerinde büyük bir gerçeklikle resmedildigi tablonun karşısına oturmuş, bir duyguya daha Elvada diyor olmanın farkındalığın icime oturan, gözlerimi yaşartan bilinciyle bunları düşündüm.
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment