Tuesday, May 20, 2014

Sanki birsey soyleyecek

gibi agzimizi acip bir kelimeden fazlasini edemeden susuyoruz, sessizligin sebebinin ne oldugunu anlamakta zorlaniyorsunuz. Yas tuttugumuzdan degil konusmamamiz, yas piskolojisinin devam etmesinden dolayi konusacak birsey yok: Neden bahsedecek olursaniz akliniza olumler geliyor ve soylenecek her neyse, anlamsiz kaliyor, daha yeni yasanmislarin yaninda.
Olanlara en cok annelerin tepki verdigini farkediyorum; cunku analar daha cok farkinda, insan hayatinin ne pahasina o gunlere geldiginin ve hayati bitirenlerin ardindan cekilecek acinin buyuklugunun.
Anne olmaya imkanim olmamis olsa da bizzat yasayaraktan, cok sevdigin birini olume karsi kaybetmenin ne demek oldugunu yillar once henuz akli basinda olmayan yasimda ogrendim. Nitekim ergen olup akil basa gelecek diye umarken, o gun hic gelmedi. Ya fazla umursadim ki  gerekenden fazla agir geldi hayat yuku, ya da hice saydim herkesin iman edip hayatina aldiklarini. Demek istedigim, aci her zaman gecen bir sey degildir, geride rengarenk izler birakir: hayatin icinde harmonize olmak varken bir de bakarsiniz surekli yorgun sularda nerden gelecegi belli olmayan dalgalara karsi cirpinmaktasiniz. Gidenler (gonderilenler)in gun yuzu gormeden gidisi icinize dert olcak, gordugunuz gunlerden bir sey anlamadan maratonun bitisini bekleyeceksiniz.
Siz degil ama o acinin direkt muattaplari, onulmaz yaralarlarini saracak bir kac yila  kadar. Fakir hayatlari ise ruhlarindaki acilarin iyilesmesine izin vermeyecek.

No comments: