ki ölümlere biraz ara verilsin de yazayım içinde yaşadığım bir başka dünyayı.
Elleriyle her yere uzanmis ama henuz kendisine bir kapi tam olarak acilmamisken, icinde oldugum yerde "joyful" olmak uzerinden bir kimlik ediniyorum. Etrafim yalniz insanlarla dolu, her biri ile oyle derin benzerlikler buluyorum ki yillardir bu insanlardan nasil haberim olmamis, "peki neden simdi?" diye de dusunuyorum surekli. Yalniz olmadigini, cok ozel olmadigini bilmek guzel, ama galiba en buyuk kazanimim ya da her sekil sahip olacagim seyler: bolca gulebilmek, aklina geleni konusmak, eglenebilmek, hissedebilmek ve firsat oldukca da yasayabilmek. Etrafimdaki insanlari ceken de o yasama sevinci, ama herkesten iyi biliyorum ki bu istah cok hassas bir dengede, bozulmasi an meselesi. Ufacik seylerden havaya ucabildigim gibi daha da minik seylerden derin hayal kirikliklarina kapilabiliyorum. Is yapmaya basladigim su son gunlerde, birbirinden karmasik, agir ruyalar goruyorum. Gunduz yasadiklarima benzer, ruyalarimda da sevincler, umutlar, hayal kirikliklariyla harmanlanmis. Elimden gelen butun cabayi sarfediyor, o gucu hissediyorken, onune gecemedigim zorluklari da kabul edercesine absurd bir modda butun gece hayat paratigi yapiyorum.
Ulasmayi umut ettigim seyler var, iki tur erdem, sahip olmadigim iki sey..
No comments:
Post a Comment