Bugun acaba ne ruya gorucem gibi bir hevesle yaklasmasam da ruyalara, onlar kendileri ortaya cikarak gunluk hayatimda hatri sayilir hisler ve dusunceler birakiyorlar.
Dun gece ruyamda, su aralar burda olmayan enstitunun belki en meshur mathematicisi Z ile benim arastirmami konusuyoruz ve o da buyuk bir ilgiyle dinliyor, fikir vermeye calisiyordu.
Sonra her zamanki gibi kalkmak uzre olan ucaga yetismek telasi ile dolu bir ruya.. yer New York, metrodayim ve nasil oluyorsa check in yapmadan ucagin icinde buluyorum kendimi, neyse ki kalkmak uzre olan ucaktan geri donderip gerekli proceduru yerine getirmeye zorlamiyorlar ve yerimi gosteriyorlar. Ucak hic bildigimiz ucaklara benzemiyor, zaten ruyamda ne zaman bir ucak gorsem ic tasarim harikasi oluyor, ve bu her ucaga benzemeyen ucakta sinif ayrimlari da bir garipti, ben "scholar" diye var olan kategoride yerlestirilmemistim. Bu konuya cok takilmadan turuncu sandalyeme geciyor, arkama yastik koyuyor, tepsi olarak kullanmak uzre de bir yastik daha veriyorlardi. Daha ilginci bu ucakta diger ucak ruyalarindaki gibi ayni tanidiklarim da varmis, ve bu kez bu tanidiklar konusunda daha anlayisliyim, kabulleniyorum orda olmalarini.
Annemin ruya yorumlari aklima geliyor, onun her ruyasinda ne objenin ne anlama geldigi bellidir, benimkiler de o yone ilerliyor. Fazlaca yuzme ruyalari goren biri olarak Freud' un ruya yorumlarini elbetteki yuzeysel buluyorum. Ruyalar sadece renk ve duygu zenginligi getirmedigi gibi artik onlardan birseyler de ogreniyorum.
Peki benim ruyamda ucaga yetisme telasi ve ondan tamamen bagimsiz bir hal olan ucak icinde olmak neyi sembolize ediyor. Fikirlerim var bu konuda.
Wednesday, November 28, 2012
Saturday, November 24, 2012
Benim gibi kızlar
ne tip erkeklerderden hoslanir cok bilinmez ama nerde akli basinda biri varsa, gelir bizi bulur. Akli basinda kisinin tek akli basinda davranmadigi konu da: bu "akli basinda" deli kizin hayatinda biri var midir yok mudur sorusuna cok takilmadan harekete gecmesidir. Cunku deli kizin iyice delirip kollarini ona acmasi umudu vardir ve oldu olacak o risk alinir. Akli basinda, beyefendi, hassas, er kisinin bu durumuyla baglantili olarak sosyal ortamlarda cok populer olmazken kadinlar tarafindan toptan cekici bulunmayisi, onu iyice sabirsiz ve hayalci yapmaktadir, o yuzden hedefe giden yolda gereksiz ayrintilar atlanilabilir.
"Akli basinda" (!) kizlarin da butun kadinlarin cekici buldugu tiplerden hoslanmaya hakki yok mudur !!!
Hatta "ustun akil" faktoru kadinliga eklenince ne oldugumuzu unutup, ustumuzdeki aseksuelitenin de standart yukselmesine yol acmasi sebebi ile gozumuzun ancak ki modelleri, erkek guzellerini, Kivanc Tatlitug ayarinda selebritileri gormesi normaldir. Iş yapmaktan gozumuzun feri kactiginda, internetten guzel insan resimleri bulup, bastırıp, ara ara bakarak hayatla baglarımızı koparmamaya calısmak uzre cekmecemize koymamiz da gulunc karsilanmamalidir.
"Akli basinda" (!) kizlarin da butun kadinlarin cekici buldugu tiplerden hoslanmaya hakki yok mudur !!!
Hatta "ustun akil" faktoru kadinliga eklenince ne oldugumuzu unutup, ustumuzdeki aseksuelitenin de standart yukselmesine yol acmasi sebebi ile gozumuzun ancak ki modelleri, erkek guzellerini, Kivanc Tatlitug ayarinda selebritileri gormesi normaldir. Iş yapmaktan gozumuzun feri kactiginda, internetten guzel insan resimleri bulup, bastırıp, ara ara bakarak hayatla baglarımızı koparmamaya calısmak uzre cekmecemize koymamiz da gulunc karsilanmamalidir.
Friday, November 23, 2012
Annemin yataginda
yattigim yaz gunlerinde sabaha dogru bir usume geldiginde farkinda olmadan ona dogru yanasir vucudumun bir yuzunu isitmayi basarirdim.
Kendimi gereksiz yere iyi hissetmedigim zamanlarda ayni sicakligi konusacak ve bana sevecenlik gosterebilecek birine ihtiyac duymak seklinde ariyorum.
Aradigini bulamamak ise hic guzel degil, en iyisi beklentileri yere serip hic ummamak. Ya da toptan deli sifatini yuklenip, hic bunlara gerek birakmayacak bir hayat yasmak, ama lanet olsun ki bu da mumkun degil. Cunku delilik disardan ne kadar cazip olsa da icindeyken hirs sahibi insani, kendi basina tatmin edemiyor; yine sizi isteyecek enstitulere, akliniza, isinize ovguler duzulmesine ihtiyac duyuyorsunuz.
Insanoglunun bu ihtiyac hali iste....
.
Kendimi gereksiz yere iyi hissetmedigim zamanlarda ayni sicakligi konusacak ve bana sevecenlik gosterebilecek birine ihtiyac duymak seklinde ariyorum.
Aradigini bulamamak ise hic guzel degil, en iyisi beklentileri yere serip hic ummamak. Ya da toptan deli sifatini yuklenip, hic bunlara gerek birakmayacak bir hayat yasmak, ama lanet olsun ki bu da mumkun degil. Cunku delilik disardan ne kadar cazip olsa da icindeyken hirs sahibi insani, kendi basina tatmin edemiyor; yine sizi isteyecek enstitulere, akliniza, isinize ovguler duzulmesine ihtiyac duyuyorsunuz.
Insanoglunun bu ihtiyac hali iste....
.
Thursday, November 22, 2012
Bekledim
ki ölümlere biraz ara verilsin de yazayım içinde yaşadığım bir başka dünyayı.
Elleriyle her yere uzanmis ama henuz kendisine bir kapi tam olarak acilmamisken, icinde oldugum yerde "joyful" olmak uzerinden bir kimlik ediniyorum. Etrafim yalniz insanlarla dolu, her biri ile oyle derin benzerlikler buluyorum ki yillardir bu insanlardan nasil haberim olmamis, "peki neden simdi?" diye de dusunuyorum surekli. Yalniz olmadigini, cok ozel olmadigini bilmek guzel, ama galiba en buyuk kazanimim ya da her sekil sahip olacagim seyler: bolca gulebilmek, aklina geleni konusmak, eglenebilmek, hissedebilmek ve firsat oldukca da yasayabilmek. Etrafimdaki insanlari ceken de o yasama sevinci, ama herkesten iyi biliyorum ki bu istah cok hassas bir dengede, bozulmasi an meselesi. Ufacik seylerden havaya ucabildigim gibi daha da minik seylerden derin hayal kirikliklarina kapilabiliyorum. Is yapmaya basladigim su son gunlerde, birbirinden karmasik, agir ruyalar goruyorum. Gunduz yasadiklarima benzer, ruyalarimda da sevincler, umutlar, hayal kirikliklariyla harmanlanmis. Elimden gelen butun cabayi sarfediyor, o gucu hissediyorken, onune gecemedigim zorluklari da kabul edercesine absurd bir modda butun gece hayat paratigi yapiyorum.
Ulasmayi umut ettigim seyler var, iki tur erdem, sahip olmadigim iki sey..
Elleriyle her yere uzanmis ama henuz kendisine bir kapi tam olarak acilmamisken, icinde oldugum yerde "joyful" olmak uzerinden bir kimlik ediniyorum. Etrafim yalniz insanlarla dolu, her biri ile oyle derin benzerlikler buluyorum ki yillardir bu insanlardan nasil haberim olmamis, "peki neden simdi?" diye de dusunuyorum surekli. Yalniz olmadigini, cok ozel olmadigini bilmek guzel, ama galiba en buyuk kazanimim ya da her sekil sahip olacagim seyler: bolca gulebilmek, aklina geleni konusmak, eglenebilmek, hissedebilmek ve firsat oldukca da yasayabilmek. Etrafimdaki insanlari ceken de o yasama sevinci, ama herkesten iyi biliyorum ki bu istah cok hassas bir dengede, bozulmasi an meselesi. Ufacik seylerden havaya ucabildigim gibi daha da minik seylerden derin hayal kirikliklarina kapilabiliyorum. Is yapmaya basladigim su son gunlerde, birbirinden karmasik, agir ruyalar goruyorum. Gunduz yasadiklarima benzer, ruyalarimda da sevincler, umutlar, hayal kirikliklariyla harmanlanmis. Elimden gelen butun cabayi sarfediyor, o gucu hissediyorken, onune gecemedigim zorluklari da kabul edercesine absurd bir modda butun gece hayat paratigi yapiyorum.
Ulasmayi umut ettigim seyler var, iki tur erdem, sahip olmadigim iki sey..
Friday, November 16, 2012
Gelirken kafamda hayalini
kurdugum cok dilli, akilli, kulturlu, zevk sahibi Avrupa' nin guzel insani ile sonunda tanistim, ayni masaya oturdum, guldum eglendim ve devami icin hepsini kendi evime davet ettim. Oyle ki gecenin bir yarisi eve yurumeye gonulluyken yanimdakilerin hizini kesmemek uzre atladim bir tanesinin bisikletinin arkasina ve o soguk havada sevimli bir Avrupa klasigini de gerceklestirdik. Ilk defa tanistigim birinin belini iki elimle bir guzel kavradim, umarim benim hosuma gittigi kadar onun da gitmistir. Eski bir binayi kurtarmak uzre aktivizm pesinde kostuktan sonra bize gec katilmis, beyaz ten uzerine kara kaslar, onun da uzerine yumusak ve etkileyici ve Fransiz aksagani ile kurdugu cok anlasilamayn cumleler'le tam karsimda oturan "charm" ' i seyrederken farkinda olmadigim bir guzelligi kesfettim sanki. Beyaz ten, koyu saclar, ici parlayan gozler, siyah cerceveli gozlukler, ve alcak sesle cumleler kuran bir Fransiz...
Tuesday, November 13, 2012
Resmine baktim bugun
onun resmine, seninkine degil! cunku ona konusmuyorum, sana konusuyorum, ama dedigim gibi onun resmine baktim.
Konusmadi benle, ya da konusmasina izin vermedim. Bazi kirginliklarim var haksiz olmama ragmen. Daha iyi biri olmaliydim. Olamadim ve bunun cezasi midir, nadir anlarda derinlerden ortaya cikip etrafimi saran yabancisi olmadigim o garip duygu. Iyi olamamak benim mi sucum. Her guzel seyi icinden geldigi icin olmus biri iyi olamadiginda bu onun mu sucudur, iyi olmaliyim derken bile iyi olmak arzusu hissetmemek niyedir? iyilik nedir guzellik nedir, bunlar sacma sapan kavramlar. Sacma olmayan sey unutulmaktir, unutmaktir. Unuttugum da oldu unutuldugum da, arada donup donup hatirladigim da.
Konusmadi benle, ya da konusmasina izin vermedim. Bazi kirginliklarim var haksiz olmama ragmen. Daha iyi biri olmaliydim. Olamadim ve bunun cezasi midir, nadir anlarda derinlerden ortaya cikip etrafimi saran yabancisi olmadigim o garip duygu. Iyi olamamak benim mi sucum. Her guzel seyi icinden geldigi icin olmus biri iyi olamadiginda bu onun mu sucudur, iyi olmaliyim derken bile iyi olmak arzusu hissetmemek niyedir? iyilik nedir guzellik nedir, bunlar sacma sapan kavramlar. Sacma olmayan sey unutulmaktir, unutmaktir. Unuttugum da oldu unutuldugum da, arada donup donup hatirladigim da.
Monday, November 12, 2012
"Ağzını şapurdatmayınca
yedidiğinin tadını alamamak" ve "yaşamayı becerebilmek", günün öne çıkanları, halbuki aslında ne kadar çok şey var anlatılmayı bekleyen ama hepsi de yukarıdaki iki şeyden en az birine bağlanılabilir. Bir hayal kırıkılığı çöküyor üstüme, mutluluktan havalarda olmadığım ya da dünyayı kurtarır gibi işbaşında olmadığım zamanlarda. Alışık olmadığım kadar kısa ve zahmetsiz bir seyahatın ardından başka bir paralel evrendeki hayatımdayım. Galiba en çok Amerika paralelini sevmiştim. Tekrar başlamayacağım "ne güzel günler yaşadım ne temiz havalar soludum " muhabbetine ama işte şimdilerde öyle bir yerdeyim ki, ne çok seviyorum ne de sevmiyorum, en garibi de hakkında en ufak bir fikre sahip olmadığın bir yerde yaşamak. Galiba dilin bir işlevi de bu, dilini bilmeden bir yeri anlayabilmek mümkün mü?
Wednesday, November 7, 2012
I am slightly homesick
I guess...I am not sure if this grumpiness is due to sleeping too much or homesickness. It feels more like the latter. If so, where am I homesick for? Not for Germany, nor for Turkey, maybe for the US. As soon as I arrive Germany, I will visit Starbucks. The Starbucks shop in Turkey does not give the same feeling with Starbucks at "home", again not knowing what home is.
Subscribe to:
Posts (Atom)