Wednesday, October 31, 2012

Kaliplasmis ne

kadar cok cumle var, bunlarin bazilari oyle gereksiz ki, ama ote yandan da kullanisli. Mesela kollektivist bir akla ve deneyime hitap edemeyen kaliplar, onu kullanan kisiyi fislemeye yarayabilir. Ama bu da konumuzla alakasiz.
Su aralar Turkiye'deyim ve Turkiye gunlerimin cok iyi gectigini iddia edemiyorum. Aslinda ne Turkiye' nin ne de gunun sucu bu. Suc elbette ki benim.  Halbuki hayvani bir istahla etrafimi seyrediyor artik eskisi gibi rahatsiz olmuyorum icinde olmayi istemeyecegim hayatlari gozlemlemekten.

Almanya kabami almis olsa gerek ki simdi daha uyumluyum, kisa zaman dilimleri icinde birbirinden cok ayri sosyo-ekonomik-kulturel ortamlarda olmanin saskinligi ve zevkini yasiyorum. Bir tek dolmusa binince fazla adrenalin salgilamsi oluyor ve elimdeki elektronik dolu canta ile camdan firlamaktan ya da viraji donerken aracla beraber savrulmaktan urkuyorum. Hayati tehlike hissetmedigim zamanlarda ise gayet uyumluyum.

Bir de hesapta olmayan, ya da olan ama hesaplanamayan zevkler var. Mesela yegenim Isil artik oturup muhabbet edilecek kivama gelmis. Ilk okula gidiyor, onu opmeme sarilmama engel olmadigi gibi odevlerini yaptiririken gayet uyumlu davranabiliyor, iki tane "üçlü  a" yap dedigimde  yapiyor, su harfi bir kac defa tekrar et dedigimde ozenle yerine getiriyor. Yegenimin sosyal canli olusunu kutluyorum icten ice ve kendimi sansli hissediyorum onun varligindan ve yakinligindan dolayi.

Bir diger surpriz de bebeklikle cocukluk arasinda kendi dunyasinda yasayan yegenim Yagiz. O da tam bir maymun. Bildikleri, olaylara tepkileri ile her seferinde bizi sasirtip eglendirebiliyor.

Iste bunlar guzel kisimlar, kotulerden ise bahsetmemeyi tercih ediyorum, kotu hisleri cumlelere dokup kaliplastirmaya ve kendini onlarin gercekligine ikna etmeye gerek yok.


No comments: