kadar cok cumle var, bunlarin bazilari oyle gereksiz ki, ama ote yandan da kullanisli. Mesela kollektivist bir akla ve deneyime hitap edemeyen kaliplar, onu kullanan kisiyi fislemeye yarayabilir. Ama bu da konumuzla alakasiz.
Su aralar Turkiye'deyim ve Turkiye gunlerimin cok iyi gectigini iddia edemiyorum. Aslinda ne Turkiye' nin ne de gunun sucu bu. Suc elbette ki benim. Halbuki hayvani bir istahla etrafimi seyrediyor artik eskisi gibi rahatsiz olmuyorum icinde olmayi istemeyecegim hayatlari gozlemlemekten.
Almanya kabami almis olsa gerek ki simdi daha uyumluyum, kisa zaman dilimleri icinde birbirinden cok ayri sosyo-ekonomik-kulturel ortamlarda olmanin saskinligi ve zevkini yasiyorum. Bir tek dolmusa binince fazla adrenalin salgilamsi oluyor ve elimdeki elektronik dolu canta ile camdan firlamaktan ya da viraji donerken aracla beraber savrulmaktan urkuyorum. Hayati tehlike hissetmedigim zamanlarda ise gayet uyumluyum.
Bir de hesapta olmayan, ya da olan ama hesaplanamayan zevkler var. Mesela yegenim Isil artik oturup muhabbet edilecek kivama gelmis. Ilk okula gidiyor, onu opmeme sarilmama engel olmadigi gibi odevlerini yaptiririken gayet uyumlu davranabiliyor, iki tane "üçlü a" yap dedigimde yapiyor, su harfi bir kac defa tekrar et dedigimde ozenle yerine getiriyor. Yegenimin sosyal canli olusunu kutluyorum icten ice ve kendimi sansli hissediyorum onun varligindan ve yakinligindan dolayi.
Bir diger surpriz de bebeklikle cocukluk arasinda kendi dunyasinda yasayan yegenim Yagiz. O da tam bir maymun. Bildikleri, olaylara tepkileri ile her seferinde bizi sasirtip eglendirebiliyor.
Iste bunlar guzel kisimlar, kotulerden ise bahsetmemeyi tercih ediyorum, kotu hisleri cumlelere dokup kaliplastirmaya ve kendini onlarin gercekligine ikna etmeye gerek yok.
Wednesday, October 31, 2012
Tuesday, October 23, 2012
Bir bucuk ay
icinde bilmem kacinci evimdeyim. Bunda en az alti ay ikamet etmeyi planliyorum, sonra maceraperestligim tutarsa baska bir sehre tasinabilirim. Kismi kalicilik hissinden olsa gerek daha cabuk baglandim bu eve. Bugun enstituye gitmek yerine butun gun evden calistim. Yaptigim sey is sayilmasa bile yapilmasi gereken bir seydi. Evin plani biraz garip ama en azindan dibi temiz tencere tavalarla gonul rahatligi ile is yapabiliyorum. Bu da makarna yapmak oluyor. Evet bugun iki ogunde de makarna bazli beslendim ama seviyorum kendisini, makarna denen sey bulunmamis olsaydi simdiki yasima ulasmadan bir noktada besinsizlikten veya basit bir hastaliga yakalanip iyilesememekten olmus olabilirdim. Makarna demisken Italyan arkadasim Nic ile de komsuyuz, ucuncu komsumuz ise bestekar(composer) ve matematikci. Avrupa'da olmanin en cok bu tarafini sevdim, etraf delilerle dolu, iyi anlamda. Iki gun'e Turkiye' ye gidiyorum, Nic simdiden "sensiz ne yaparim" 'in derdine dustu. Birbirimizle benzesen o kadar cok taraflarimiz var ki artik konusmadan da anlasiyoruz. G.'den bir suredir bahsetmiyorum. O da Almanya'da bir konferansa gelmisken Persembe gunu (Turkiye'ye gidis gunum) gezi planlarimi bilmeden ziyaretime gelmeyi teklif etti, her ne kadar kendisiyle tekrar gorusmeyi, konusmayi istesem de gelmemesi daha iyi oldu. Cunku kimsenin kalbi kirilmadan dostlugumuz ya da bazen icten ice romantiklesebilen paylasimlarimiz devam etsin istiyorum. Eskilerden cok iyi tanidigim bir arkadasim kendi eşinden ilham alarak, Almanya' ya gelisimi bir turlu fiziksel aldatmaya zemin hazirlamak olarak yorumlamisti.
Hedefim onu haksiz cikarmak, uzun vadede iliskiyi ciddilestirmek arzularimin bile olmadigi ama son iki yilimi birlikta gecirdigim B.'yi aldatmayi planlamiyorum, ya da aldatmamayı planlıyorum demeli. Neyse ki beraber vakit gecirmeyi sevdigim burdaki insanlara karsi baska tur arzularim yok. Eski mustakbel kayinvalidelerimden biri (aslinda bu kategoriye girecek tek bir insan var) benden ogluna iyi es olmayacagini dusunuyordu, ve dusuncesini de bazen gozyaslari ile dile getirebiliyordu. Kendisini tekrar gormeyi oturup muhabbet edebilmeyi isterim aslinda, tabi oglunu disarda birakacak sekilde. Ona gore cok hirsliydim ve basari hirslari olan bir kadin esini/ailesini birakip hayallarinin pesinden gidebilirdi. O zamanlar kendisinin soyledigi herseye bozulmak ve alingan gelin adayini oynamak durumunda oldugum icin buna da karsi cikmistim ama kadin bir yerde hakliydi. Kendisi de akilli bir kadindi ve buyuk bir hayranlik ya da askla bagli olmadigi esiyle iki cocugunu yetistirmek kutsal gorevi onun icin herseyin onundeydi. O zamanlar kendi arayislarim uzerinden onun durumunu yorumluyor nerdeyse buhran geciriyordum. Simdi nasil, ne hisseder, dusunur merak ediyorum. Belki bir yolunu bulup kendisiyle gorusurum, yillarca aradigim evlerinin telefon numarasi hala aklimda hatta dun gece ruyamda yanlislikla o numarayi ariyor ve kendimi cok da sicak olmayan bir diyalogun ortasinda buluyordum.
Hedefim onu haksiz cikarmak, uzun vadede iliskiyi ciddilestirmek arzularimin bile olmadigi ama son iki yilimi birlikta gecirdigim B.'yi aldatmayi planlamiyorum, ya da aldatmamayı planlıyorum demeli. Neyse ki beraber vakit gecirmeyi sevdigim burdaki insanlara karsi baska tur arzularim yok. Eski mustakbel kayinvalidelerimden biri (aslinda bu kategoriye girecek tek bir insan var) benden ogluna iyi es olmayacagini dusunuyordu, ve dusuncesini de bazen gozyaslari ile dile getirebiliyordu. Kendisini tekrar gormeyi oturup muhabbet edebilmeyi isterim aslinda, tabi oglunu disarda birakacak sekilde. Ona gore cok hirsliydim ve basari hirslari olan bir kadin esini/ailesini birakip hayallarinin pesinden gidebilirdi. O zamanlar kendisinin soyledigi herseye bozulmak ve alingan gelin adayini oynamak durumunda oldugum icin buna da karsi cikmistim ama kadin bir yerde hakliydi. Kendisi de akilli bir kadindi ve buyuk bir hayranlik ya da askla bagli olmadigi esiyle iki cocugunu yetistirmek kutsal gorevi onun icin herseyin onundeydi. O zamanlar kendi arayislarim uzerinden onun durumunu yorumluyor nerdeyse buhran geciriyordum. Simdi nasil, ne hisseder, dusunur merak ediyorum. Belki bir yolunu bulup kendisiyle gorusurum, yillarca aradigim evlerinin telefon numarasi hala aklimda hatta dun gece ruyamda yanlislikla o numarayi ariyor ve kendimi cok da sicak olmayan bir diyalogun ortasinda buluyordum.
Saturday, October 20, 2012
Zenginlestikce
hayat, daha fazla olumsuz seye tahammul edebiliyorum. Fazlaca risk alirken arada gercekligin planlarla ortusmemesi de olabilir ama yine de buyuk oynamak guzel. Gecen hafta ilk defa poker oynadim ve ondan bu yana hayattaki tutumum da hafif agresiflesmis olabilir. Daha fazla seyi denemek, cekingen olmamak, bolca gulmek, hatta katila katila, sokaklarda bir filmin hisli karakteri gibi yurumek, ne oldugunu oldugu gibi dinleyenin onune sermek, utanmamak, baska birseymis gibi gorunmeye calismamak, etkilemeye hic ihtiyac duymamak, disardayken ruzgari icine cekerek yurumek ve aklina komik seyler geldiginde gulumsemek, mimiklerle yurumek, etrafdaki insanlari bile hic gormemek, hic sıkılmamak, cekinmemek, rahat cok rahat olmak. Isler karisinca cozmek, iyi giderken tadina varmak, kendine yetmek hatta kendine yeterken ve ileriye bakarken eskiyi ancak iyileriyle fakat yine de az hatirlamak, saplanmamak, onune bile bakmamak. Anini hissedebilmek, bazen cok guzel olan ani, bazen puruzlu olani... butun simarma luksunu yasamak, yasamak, yasamak!
Friday, October 19, 2012
Onceki gun
Koln Philharmonic'de Moskava sehir orkestrasinin programinin ikinci kisminda asagidaki eseri (Rimsky- Korsakov'dan Scheherazede ) dinledim ve paylasmadan gecmek istemiyorum.
Asagidaki kayit Viyana'dan cikiyor olmasi itibariyle beklenilecegi gibi gayet guzel, salonda olmanin keyfi daha farkli ancak kayitla idare edecegiz. 9-11 daika arasi'na ozellikle dikkat. 21. dakika'dan sonra baslayan ikinci yari da oldukca romantik 24. dakika'da hareketli nakaratlar yer aliyor ki onlar da cok sevimli, sonra iyice canlaniyor hatta deliriyor muzik ama iyi anlamda.
Videodaki şef de cok iyi, izlerken muzigi daha iyi hissettiriyor.
Ps: Baska bir zamanda da programin ilk yarisindan bahsetmek istiyorum, Rachmaninov Piano Concertosu 2.
http://www.youtube.com/watch?v=SQNymNaTr-Y&feature=related
Asagidaki kayit Viyana'dan cikiyor olmasi itibariyle beklenilecegi gibi gayet guzel, salonda olmanin keyfi daha farkli ancak kayitla idare edecegiz. 9-11 daika arasi'na ozellikle dikkat. 21. dakika'dan sonra baslayan ikinci yari da oldukca romantik 24. dakika'da hareketli nakaratlar yer aliyor ki onlar da cok sevimli, sonra iyice canlaniyor hatta deliriyor muzik ama iyi anlamda.
Videodaki şef de cok iyi, izlerken muzigi daha iyi hissettiriyor.
Ps: Baska bir zamanda da programin ilk yarisindan bahsetmek istiyorum, Rachmaninov Piano Concertosu 2.
http://www.youtube.com/watch?v=SQNymNaTr-Y&feature=related
Friday, October 12, 2012
Unutmam degil mi
Son bes yilda yasadigim tonla guzel anı: gunesli ve sicak bir gunde Thayer'da yurumenin zevkini, kutuphane'de Dim.'e karsi nihilist dert yanislarimi, birbirimizin varligindan guc alisimizi, o masvavi gokyuzunu ve evimmis gibi hissettigim muhtesem kampusu, gec gelen bahar'i ama geldi mi de ortaligi kasip kavuran tropik yesillikleri, cosan koca agaclari, o duvarlara can katan gunesi ve dogayi, Blackstone parkini yuzlerce defa hic usanmadan yuruyusumu, hatta ilk defa C. ile kosmak uzre bir Aralik sonu etraf karlarla kapliyken isiklandirilmis noel agaclari ile suslu evlerinin onunden gecerek yasadigim o muhtesem hissi, sabah gunesinin tadini unutmam degil mi! Unutursam kimse hatirlatamaz bile onlari, cunku az insani ikna edebildim gorduklerimin ve yasadiklarimin gucune. Dunya uzerinde cenneti yasadim, hem de cennet sakinligi ve kasveti ile degil, kalbim deli deli atarak!Yasadigim guzellikler deli etti beni!!!Yasadim diyebiliyorum. Kalbimde ve zihnimde o guzel gunlerin anisi olsun hep istiyorum. Vefasizlik yapmak istemiyorum bu aska, hayatim ne yone giderse gitsin yasanacaklar ve zaman o anilari kucultemesin ya da unutturamasin istiyorum.
Thursday, October 11, 2012
Iki ayri grubun disarda birseyler icme
teklifini reddedip eve geldim, her zamankinden erken bir saatte. Oturmak zorunda oldugum ofis saatlerinde planlamistim bu aksam ilk defa kosuya cikacagimi ve planladigim gibi Ren'in uzerindeki kopruden kosarak bol oksijen ve ruzgarla ustumdeki agirliklari attim. Sokaklar kalabilik ve cok fazla sigara icen insan var. Oyle ki yuruken bile baskalarinin sigara dumani bulutlarini icime cekmek zorunda kalmak hic hosuma gitmiyor, cigerlerimde agirlik hissetmeye basladim. Buna karsi bir onlem alamam ama Avrupa'nin kalabalikligini ve akli basinda bir yer olmasi gerektigini dusunursek, herkesin ozgurce etrafina dumanlar salmasi garip birsey.
Her neyse: enstitudeki yogun ilgiyi yakin zamanda ziyaretci olarak gelecek ad arkadasim H ile paylasmayi umuyorum. H' yi onceden taniyanlar bu umutlarima hak veriyor. Herkese favori H' lerini secmek icin firsat veriyorum. O kadınsı olan ben de biraz aykiri olan olarak rol paylasimi yaparsak hic fena olmaz. Tek kadin olacagim ve icinde kadini ancak cinsellik fikri ile algilayan heriflerin oldugunu bildigim grup aktivilerine katilmayacagimi iki hafta onceki hayal kirikligindan sonra acikca dile getirdim ve su anda aktiviteler icin ciddi kadin ihtiyacimiz var enstitude (komik ama dogru).
Erkeklerin cogunlukta oldugu bu ortamlarda ilgi gerekenden fazla oldugu gibi degisik yonlerde de olabiliyor, en sevmedigim ve karsimdakinden sogutan tür, olaya fiziksel yakinlasmak eksenli bakanlar. Arada romantikler cikinca onlari takdir edebiliyorum ama deneyim de gosterdi ki ilginin kaynagi buyuk ve yeterince duygusal bile olsa benim hakkiyla sevmek dedigim seye pek yaklasamiyor, hatta zamanla sapiyor bile ondan. Neyseki o hevesle de ölmüycem, cunku şu hayatta en azindan bir defa tam istedigim gibi sevildim. Tam istedigim gibi sevememis olabilirim, o yuzden borcluyum insanliga ya da sadece tek bir insana, onun da sahibi duysa gozlerimi cikarabilir. Malesef bu isler boyle, kamuya mal olan biri evlenince esinin ozel mali oluyor ve uzerine herhangi bir soyut dusunce bile uretmeniz mumkun olmuyor. Evlilik kurumundan da evlilerden de hazzetmiyorum, en cok da yangindan mal kacirir gibi normalde sevimli ve de sevilesi insanlari evlilestirenlerden.
Her neyse: enstitudeki yogun ilgiyi yakin zamanda ziyaretci olarak gelecek ad arkadasim H ile paylasmayi umuyorum. H' yi onceden taniyanlar bu umutlarima hak veriyor. Herkese favori H' lerini secmek icin firsat veriyorum. O kadınsı olan ben de biraz aykiri olan olarak rol paylasimi yaparsak hic fena olmaz. Tek kadin olacagim ve icinde kadini ancak cinsellik fikri ile algilayan heriflerin oldugunu bildigim grup aktivilerine katilmayacagimi iki hafta onceki hayal kirikligindan sonra acikca dile getirdim ve su anda aktiviteler icin ciddi kadin ihtiyacimiz var enstitude (komik ama dogru).
Erkeklerin cogunlukta oldugu bu ortamlarda ilgi gerekenden fazla oldugu gibi degisik yonlerde de olabiliyor, en sevmedigim ve karsimdakinden sogutan tür, olaya fiziksel yakinlasmak eksenli bakanlar. Arada romantikler cikinca onlari takdir edebiliyorum ama deneyim de gosterdi ki ilginin kaynagi buyuk ve yeterince duygusal bile olsa benim hakkiyla sevmek dedigim seye pek yaklasamiyor, hatta zamanla sapiyor bile ondan. Neyseki o hevesle de ölmüycem, cunku şu hayatta en azindan bir defa tam istedigim gibi sevildim. Tam istedigim gibi sevememis olabilirim, o yuzden borcluyum insanliga ya da sadece tek bir insana, onun da sahibi duysa gozlerimi cikarabilir. Malesef bu isler boyle, kamuya mal olan biri evlenince esinin ozel mali oluyor ve uzerine herhangi bir soyut dusunce bile uretmeniz mumkun olmuyor. Evlilik kurumundan da evlilerden de hazzetmiyorum, en cok da yangindan mal kacirir gibi normalde sevimli ve de sevilesi insanlari evlilestirenlerden.
Friday, October 5, 2012
Bir sallama caydan, ufak bardakta
ikinciyi cikarmis yudumlarken, bu tat hic olmadik cagrisimlar yapti. Hani evi misafirler basmistir; yemek, ardindan bol cay, tatli ve bilumun cerez/meyve servisi yapilmistir, sonra ilerleyen saatlerde onlar gitmistir ve yerlerinde hos bir sicaklik ve dinginlik kalmistir, hatta anne ile basbasa kalinmistir, o da islerini sabaha ertelemeye televizyonun karsisina gecip senle sohbet ederek kalan caydan icmeyi teklif etmistir, hatta teklifle beraber elinde caydanlik ve iki bardakla kosusturarak odaya dalmistir bile...
Wednesday, October 3, 2012
Uykuya dalmak
uzere oldugumu farkedip, kahve makinasina gidip bir shot expresso'lu bir capucino aldim. Bir iki sip'te bitirdigim icecegin dibinde kalmis ve çat-çut sesleri cikaran kopukleri yerken, kucukken hasta oldugumda ve atesim tavan yaptiginda gordugum ruyalari hatirladim. Kucuk bir kasikla bulutlari ufak ufak yemeye calisirdim. Ancak tam onlara ulasip yemeye baslamisken bulutlar kisa zamanda karman corman olur, karismis yun yumagina donerdi. Boylece onlari kasikla koparip birbirinden ayristirmam mumkun olmazdi, bir de o karmasa ruhumu iyice daraltirdi. O kucuk kasiklarla yedigim bulutlarin tadi olmasa da pamuksu bir kivami vardi ve bulutlarda dolasip, gonlunce ucmak guzel olsa da her seferinde macera kaos'a donerdi ki bu ruyalari sevmekle sevmemek arasinda gidip gelirdim. Cok uzun zamandir yoklar, bu sure icinde baya buyumus olsam gerek.
Subscribe to:
Posts (Atom)