Anahtar sozcuk "ince bir tabaka" imis. Marmite' i Andy' nin dedigi gibi ince bir tabaka halinde ekmege surunce, yemesi mumkun oluyormus.
Londra' yi evim gibi hissetmeye basladim, burdan ayrilmasi ve yeni bir duzen kurma arayisi, ardindan da olana ayak uydurmak kolay olmayacak. Sanirim tekrar bakis acisi ayarlarimla oynamam lazim. Nerede olursam olayim hayatin yasamaya deger oldugunu, bos kaygilarla onu rezil etmemeyi, ayrica -deliler gibi- guzel ve yesil sehirler hayali icinde, oyle olmayan yerlere burun kivirip, intihar dusunceleri yesertmemeyi ogrenmeliyim. Aslinda intihar yanlis bir sozcuk oldu. Genelde acilar icinde zihnim kivranirken, aklima hayatima son vermek ihtimali bile gelmiyor; beynimdeki can cekisme ile uzun zamanlar yasayacagimi hayal ederek daha derin buhranlara giriyorum. Neyse ki sunu cok iyi biliyorum, butun bunlarin sorumlusu baba tarafindan gelen genler ve kimyasi yalama olmus beynim. Mesela, buyuk halam yasi itibariyle yasamdan cok olume yakinken bile coluk cocuk bizim agzimizdan cikacak iki umut dolu sozcuge sarilmayi bekliyor, minicik seylere moralini bozup yemeden icmeden kesiliyor. Tanrim, ne kadar tanidik! Iskolik olmusken ve son zamanlarda depresyonla kovalamaca oynarken, deliligin dozunu iyice arttirip maasimi aldigima emin oldugum ilk gun isten ayrilacagim. O arada, bohem Londra sokaklarinda cilginca kendimi ariyor degil kaybediyor olacagim.
No comments:
Post a Comment