Saturday, November 28, 2015
Zafer edasiyla biten Cuma gununden sonra Cumartesi sabahlari yorgun ve tukenmis uyanmanin mantigini anlayamiyorum. Sabah saatlerinde extradan uyunan uykuda ancak ki koca bir programlama projesiyle ugrasiyor oluyorum, bunun bilinc alti temizlemekle nasil bir ilgisi olabilir ki...Bos vakitlerimde ne yapacagimi bilemiyorum, lanet olasi isim yuzunden bu hale geldigimi biliyorum fakat bu ruh hali yuzunden yine en huzurlu oldugum yer ofiste olup bir projede kendimi unutmak ve butun enerjimi orda harcamak. Bedenim sanki bir yanardag gibi enerji uretiyor ve onu kanalize edecek bir yer bulamadigimda ise kendimi yakiyorum. Arada Turkiye' nin gunesli bozkirlarini dusundukce, uzerine de olup bitenleri ogrendikce ruhuma saplanan agrilari tarif etmek icin uzun ve caresiz bir yaziya girimem lazim...Mehpare'ye ozeniyorum, Turkiye'de manik evre yasayabildigi icin. Bu ruh hali ile yalnizlik da hic iyi gitmiyor. Mary' nin ve annesinin depresif genleri aklima geliyor; Providence'da yuzyillik evimizin ust katinda salona asili rengarenk abstract calisma bir depresifin hayat donme yolculugundandi. O ara oyle mutluydum ki sokagin binyillik sessizligi ancak ki ruhuma daha fazla huzur dolduruyordu ve Mary' nin gunlerce odasindan cikmadan yasayabilmesinin altindaki mutsuzlugu anlayamiyordum. Simdilerde..
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment