Tuesday, July 29, 2014

Ufitzi Müzesi'ni, metropolitan Müzesi'ni ve istisnasız gezdiğim her ülkede gördüğüm ulusal galerileri doldurup da tasan resimlerden bizde yok. Bizdeki sıcaklık, batıya üstün tarafımız diye düşündürdüm, italya' da gecen zamanda medeniyet ile insan sıcaklığının bir ülkede birlesebildigini gördüğüm için cok memnunum, öyle bir yer varmış.

Monday, July 28, 2014

Floransa'yı

bir görüşte sevdim, gördükçe de hem sevgim hem de hayranlığım arttı bu medeniyete karsı. Adım bası tarih, estetik, sanat, daha da önemlisi zamanında ilklerle dolu bir sehir. Donemin icinde öncü olabilmesi, yaratıcılığın çıktığı nokta olması onu gözümde bu kadar kiymelendiren. Sehir Venedik kadar olmasa da turist kaynıyor, aileler, çiftler, birlikte seyahat eden gruplar derken insana dair temel bir farkındalık zihnimin icinde haykırmaya başlıyor ki o da sevgi üzerine. Yokluğunda anlamsizlasan hayatın içindeki her güzelliğin motivasyonu yine sevgi. Bugün onu özlüyorum.
Büyük kanalı vapurlar katettikten sonra san michele Adası'nda mezarlık ziyareti ile devam etti Venedik günü, tarihi mirasın ne özenle  korunduğunu tekrar etmeye gerek yok, lakin İtalya insanının mizah gücü, doğallığı, çekiciliği üzerine söylenecek seyler vardır. Vücudunun güzelliğini  saklamayan nese dolu kadinlari; yanik teni, selvi boyu ile kadin cinsine hizmette hazır erkekleri, güzel ebeveynlerin yolunda kendine güvenli cocukları, markete giderken bile sacı bası yapılı yaşlıları ile güzel bir halktan bahsediyorum!

Saturday, July 26, 2014

Sabah gezmesinin

Ardından adaya dönüp, aksama tekrar bir Venedik sokakları gezmesi yapabilmek için dinlenmekteyim. Bugün öyle cok yağmur yağdı ki, bolca mola verip o molalarda sehri anlatmaya çalıştım yaziyla. Dönüşte temize çekilip sonra okunmaya sunulacak yazılar olacak. Gezmenin en güzel tarafı evrensel bir dervislik hissi. Düzgün olsun diye tonla para verilip de fiyasko çıkan yemekler sehri pahallilastiriyor, turist fazlalığı burda yaşanmış hayatları anlayabilmenize imkan vermiyor, sokakları oradan oraya sürüklenen duygusuz ve gormemis diger turistlerle paylaşıyorsunuz, geri kalan ise cok güzel.

Friday, July 25, 2014

Venedik

'i Osmanlı ile savaşlarından biliyoruz. Tarihi,  savaşlara ve ulkeler arasi anlaşmalara dökmeden önce bahsedilen ülkelerin coğrafyası, kültürü, yani ne olduklarını öğretmek laZim. Defalarca ismini duymak yerine bir defa guzel Venedik' in fotografını görseydim milli tarih denen beyin yıkamaların hepsi işlevsiz kalırdı.

Wednesday, July 23, 2014

Karnım ac olduğunda spor yapmak yerine

yemek yemeyi tercih ediyorum diye bugün sabahtan sıkı bir kahvalti yaptım, ancak yediğim hızda öğütüyormuşum ki şu anda vücudumun benden tek istediği şey biraz yemek. Bu kez onu dinleyemem, burdaki kirlikten arınmam için kazınan mideyle de olsa koşacağım. Bugün, tatil öncesi işte son gün, yarın bu saatlerde bulutlara uzanıp Rönesansın yani sanatın ve estetiğin çıktığı memlekete kavuşma öncesinde zihnimde hayaller kuruyor olacağım. Bu tatil için öncesinde hayal kurmaya vaktim olmadı, onu telafi etmeliyim.

Tuesday, July 22, 2014

bir yanlisi

 sevdigimiz yaptiginda uzuluyoruz, sevmedigimiz yaptiginda ise sinirleniyoruz,

Monday, July 21, 2014

Sadece uyumam lazim,

ancak ozgur ruhlara ozenip kadeh kadeh ictigim sarabin hakkini vermem lazim once. Bukowski olamayiz, fren sistemimiz cok fazla, ozgurlukler ve limitsizlikler dusunce boyutunun minicik bir kolunda, diger taraflarda ise garip bir tutuculuk hali suregelmekte. Kahve fallari bile "rahat birak kendini" diyorsa artik, herkesin ulastigi bir noktayi kaciriyorsun demektir.
Gece eve gelirken sokagin sessizligini, kara kediler ve saga sola savrulan sarhoslarla paylastim ve hic gocunmadim, ayrica halen cok yorgunum, gozlerim kapaniyor simdi...

Elegant Decay

Kavramını öğrendim bugün, bir de kendim için hayatın en yüksek manasını: Beauty! Doğadan başlayıp insan yapımı şehirleri süsleyen güzellik. Mutluluğumun kaynağının bu olduğunu  sonunda farkedebildim.

Saturday, July 19, 2014

Gun bitmis,

yenisi baslamis, yaziya oturmanin hic vakti degil. Lakin, bugun defalarca kez isteyip ve her seferinde ne yazacagimi unutup yeni konulara gecmek uzre hissedilmis yazma ihtiyacimi karsilamak icin burdayim. Vucudum coktan uyuyor, ellerim Bukowski'nin yazma uzerine soyledikleri ile motive olmus, isini gormekte! Olmuslar ve olmakta olanlar, birbirini tamamlamis, boylece ne insanlara ne de kurumlara guvenmemek konusunda iyi bir egitimden gecmisim. Akil, zeka ve cesaret uclusu olmadan  birseyin olacagi ya da eskinin iyilesecegi yok. Sabah uyandigimizda daha dun elestirdigimiz kisi olarak buluyoruz kendimizi, hizli bir sekilde curuyoruz ve yerine koymak eylemi hic hos karsilanmiyor. Dunyanin bir kosesinde rahatlik ve yalnizlik, diger kosesinde, din ve olum; bir siginaga ihtiyacimiz var.

Friday, July 18, 2014

Din, ve mezhep savaşları

aklını yitirmiş kalabalıklar, hiç bir zaman akıl sahibi olmamışlar, eli silahlılar, özgürlüğe kasteden diktatör kılıklılar derken hakkı kaç yüzyıldır yenmiş dini ve aynı zamanda etnik azınlıktan biri olarak çok yoruldum ve artık doğduğum topraklara sempati hissedemez hale geldim. Bir yılda hiç yoktan bir düzen kurdum, faturalarımı ödedim, sıcağa, soğuğa, kire-pasa alıştım derken, birden durup başka bir ülkeye çok daha kolay  alışılabileceğini hatta orda yaşamaktan zevk almanın bile mümkün olduğunu hatırladım. Bunca zahmet niye...

Thursday, July 17, 2014

Gece yarisi

flut egzersizlerini parmak basmaya indirgeyerek komsulari rahatsiz etmeden geceden faydalanmanin yolunu buldum. Bir de eskiden mutsuzlugum yuzunden bahsedilmis ozgurlugun, simdi mutlu olmak kosuluyla onaylandigini farkettim. Zaman geciyor, time pressure herkesi basiyor, ve hata gibi gorunen davranislari sergilememe ses cikarilmamasi icin cok mutlu oldugum ve yapacagim hatalardan dolayi mutsuz olacak olmamam algisini verebilmem gerekiyor. Nitekim mutluyum ve gucluyum, muhtac degilim ve alisabilme kabiliyetimi aktif olarak kullanabilmekteyim. Korkularimin az sayilmayacak bir kismi ile yuzlestim, risk aldim ve buyuk return'leri de oldu, cogunu tukettimse de anilari kaldi. Kac kalbe girdim, kac kere kalbim atti, bir yola hapsolmadim, merak ettigim hayatlari gordum, daha fazlasi icin hazirim.
Hastalığın ardından gelen aydınlanmada sağlıklı bir vücuda sahip olmanın neşesi ile hayat daha güzel! Hastalanmak üzerime yığılmış olan duygu kalabalığına bir tepki miydi, diye  düşünüyorum. Sanki bütün kötü enerjiyi attım üstümden; şimdi aklım yine başımda, garip maceralar peşinde değilim ve de barışmadıysam da profosyenel alanda reddedilişlerimle, geleceğe umutla bakıyorum.

Tuesday, July 15, 2014

Bugun, hasta

bir sekilde evde yatiyorum, kusma aralari disinda  uzun uyku postalariyla geciyor gun. Bu rutini ofis hayatima tercih edebilmeme bakilirsa,  yataga kalp meseleleri yuzunden olabilecegi kadar sosyal iliski bozukluklarindan da dusmus olabilirim.
Aaah Middle East, gunesin-sicagin, denetimsiz gidanla saldirdikca saldir, su gariplere!

Monday, July 14, 2014

Bir

Bukowski kitabini daha bitiriken, delilik, sarhosluk ve hazlar denizinde savrulmak yerine, bedenim duzen ve bilgelikten yana secimini kullaniyor. Defalarca ust uste duymaktan olsa gerek, "cocuk mu yapmaliyim" diye dusunuyorum, oyle ki bu aksam kitap okuyacak goz kalmadi diye fludume yapisirken "ne yapmaya calisiyorsun bunca bos vakitle" diye kendimi sorguladim. Vakit harciyordum sadece, yaptigim seyden zevk almak asamasina gelmek icin ise cok uzun bir yol vardi; oncesinde sonunu gormeden zamanimi, sabrimi ve enerjimi vermeliydim. Boylece yarim yamalak yaptigim diger seyler aklima geldi. Bu liste o kadar uzundu ki, tam olarak yaptigim birsey var mi peki diye merak ettim: Yoktu galiba.

Friday, July 11, 2014

Dinlemelik

http://www.youtube.com/watch?v=xJ5UejDlmAg

Thursday, July 10, 2014

Butun gece

oturup yaziyla bogabilirim kendimi, mesai ritminden dolayi uzun zamandir geceyi unutmus bedenim  susup uykudan vazgecebilir. Hava cok sicak, aklim bende degil, butun gece zoraki bulunmusum hic istemedigim bir mekanda, yuzleri seyrederken basim donmus, duyduklarimdan midem bulanmis ama yine de bir gayretle memnun gibi gorunmeye calismisim. Tanrim, insan turunden sogumaktayim, hatta beni de bir Undergrounder'a donusturebilir ofis hayatim.

Hayali arkadaşım

kara gözlüme, dert yanıyorum; "oluyor işte" dercesine kollarını birbirine kavuşturmuş "yolumuza bakalım" diyor. Fakat benim bir mola verip, türkü tutturmam, iki satir karalamam, hayata küsmem, mutlu insanlara sataşmam, huzursuzluk çıkarıp alamadığım sevgi için yırtıklaşmam lazım. Sevgili hayali arkadaşım, olur böyle şeyler de; biz bu durumun tadını çıkarmazsak eğer, istediklerimizin olmamasının ne anlamı kalır!

Diyor ki

"Zamanın inim inim inleyen köleleri olmamak için, sarhoş olun durmamacasına! Şarapla, şiirle ya da erdemle, nasıl isterseniz." Gunduz Vassaf.
Uygulayın bunu, ulaşmak istediğinizin sarhoşluk hissi olsun, hisse ulaşınca artık olmuşsunuz demektir.

Wednesday, July 9, 2014

Spirütüel tarafımı güçlendireyim demiştim, bir baktım ki düşünce egzersizlerimin sonunda hayali bir arkadaş edinmişim. Ancak yaratıcılığımı fazla zorlamamışım ki Beautiful Mind filmindeki gibi bir köşede oturan, ancak filmdekinden daha kara kaşlı, kara gözlü, kendi zevkime uydurduğum bir yoldaş edinmiş oldum. Bir de Tanrı aşkına ulaşmak isterken, açık kalpten içeri eşrefi mahlukat sevgisi dolmuş, şimdi ayıkla pirincin taşını. Ya da, en iyisi, iki gün bekle, hepsi geçer.

Monday, July 7, 2014

Yaz tatili

başlamıştır. Ajandamdaki işleri tamamladım, ve artık ofisde ekranda ya da önümde açık kağıtlardan işe dair olmayan şeyleri gizli gizli okumaktan ve saklanmaktan kurtuluyorum. Bundan sonra akşamları eve girmiyorum, arkadaşlarımla buluşuyorum ve muhabbetin en güzeli için ne gerekiyorsa onu yapıyorum.

Sunday, July 6, 2014

Yarin yine

buyuk gun, en son bunu hangi olayda yazdigimi hatirlamiyorum, o buyuk gunden cikanlar ne olmustu acaba.  Boyle buyuk gunlerden once insanin zihninde ve hissiyatinda yogun bir birikim oluyor. O birikmis elektrikten ne simsekler cikabilir, ama biz elimizden geldigince sakin olmaya calisiyoruz, cunku ertesi gun buyuk gundur ve maddeye donusturulmesi gereken emekler vardir isin icinde.
Haftalardir kariyere ve boylece gelecege dair degisik ihtimaller uzerine kosturdum.Aslinda basarili oldum kosturmalarimda ancak uzun flortlesmelerin sonunda karsimdakilerin insiyatifi, benim gibi buyuk bir riske daha fazla yaklasmamaktan yana oldu. Simdi artik anonim bir sekilde mucadeleye devam ederken daha guvende hissedebilirim. Baskasina asla yapmayacagim yanlislarla karsilastim, insanlarin korkulari ve kaliplari tarafindan eylemlerimde durduruldum. Bu olanlar ise daha az deli olmama, daha fazla yalanlar soylememe ve daha guvenli kaliplar icinde hareket etmeme yetmedi.
Halen sasirtmak istiyorum kendimi: ikinci hareketimi kestirememeyi, kisa zaman icinde cok degisik isler icinde olabilmeyi...
Sonra icimde birikmis baska bir enerji var ki o da sevmek enerjisi. Saclarini oksamak, ellerini tutmak, o ne derse desin, gozlerinin icine bakip yorulana kadar onu sevmek. Yaz mevsimi iste.

Friday, July 4, 2014

Bu yil cok degerli dersler aldim hayattan:


1. Sahip oldugumuz guzel seylerle simarip ucu belirsiz maceralara atlamak yerine elimizdekileri korumak ya da onlardan kurtulmadan once yerlerine benzerlerini koyabilmek icin cok caba gostermeliyiz.

2. Yukaridaki maddeyi gerceklestirebilmek/anlamak icin en az bir defa tersini yapip, dunyanin kac bucak oldugunu gormek sart!

3. Daha once duyup da "bunlar neden bahsediyor!" demis oldugum: "Su hayatta yaptigin is cok onemli ve bir isinin olmasi cok onemli" lafina artik yurekten katiliyorum.

4. Bir de yukarda bahsettigim isler ters gittiginde ve baska birilerinin insafina kaldiginizda, o kisinin genel olarak manzaraya seyirci kalmaktan fazlasini yapmayacagini ogrendim.

5. So olarak da:Tanri'dan guc alan insanlarin daha hizli ilerledigini gordum.

Elime birseyleri yoluna koymak icin ilk firsat cikmasi durumunda yapacaklarim belli: Insanlara asla bel baglamayacagim, profesyonel ugrasima daha cok sarilacagim ve bosluga atlama simarikliklari yapmak yerine sahip olduklarimi iyilestirecegim ve zenginlestirecegim. Tabi bir de spirituel bir gucle bag kurup, zorlandikca ondan yardim isteyecegim.

Wednesday, July 2, 2014

Diğer işleri yapacak enerji olmadığından

Gündüz Vassaf'ın bol kepçeden karaladıklarını okuyorum: seçimler üzerine konuşuyor, herbir seçimin özgürlüğü nasıl kısıtladığından bahsediyor, bizi totaliter rejimin kalıplarına soktuğundan; aynı şekil taraf olmaktan ve tarafına sorgusuz sadakatten bahsediyor. Kulağa iyi gibi gelecek bu şeylerin hepsi ona göre kötü şeyler. Benim kulağıma ise çok uzun zamandır iyi bile gelmiyor bu kavramlar. Evde kural ve düzen savunucusu annem ile yaşamanın ve onun koruma amaçlı görünen müdahalelerinin zorlukları bir yana, özgürlüğü doya doya seçimsiz yaşamanın, din tutmamanın, taraf tutmamanın başka pratik zorlukları da var. Mesela taraf olmanın sorgulanmadığı bir ülkede tarafsız olmak kimliksiz olmak gibi algılanıyor, insanları şüphe ve korku duymaya itiyorsunuz. Ve işler iyi gitmediğinde yalnızlığın doruklarında güvenliksiz dolanıyor olmanın yüksek adrenalinine, hiçbiryerden hiçbir mucize beklemiyor olmanın çaresizliği ekleniyor. İnsanların büyük bir bağlılıkla 18 saat oruç tuttuğu bu şartlarda, yaptıkları fedakarlık karşısında inançlarından aldıkları rahatlığın boyutunu ve kullanım şeklini merak ediyorum. Hayatta hiçbirşeyi sabitlemek istemedim, hayatın evrilip evrilip yeni hayatlar gibi hissedilmesini, hızlı yaşamayı bol bol tüketmeyi sevdim. Bir noktadan sonra hisler işin içinden çıkmak zorunda kaldıysa da adrenalin-stres-şaşkınlık-hayranlık-hayret ile işler yürümeye devam etti. İçinde bir din faktörü olsa daha mı deterministik olurdu hayat, belki de olmazdı ama risk edemedim.