Yavaş yavaş ve her bir satır üzerine düşünerek, tezimi yazdığım konudaki
başucu kitabını okuyorum. Okudukça tatlı bir huzur hissediyorum, para
kazanma stresiyle yapılacak şey değildi, ama yaşamımı başka bir kanal
üzerinden kazanırken, ne kadar tatlı bir uğraş matematik.
Okul öncesi en sevdiğim
uğraş olarak sayı saymayı, ilk okulda Gauss'un izinde formül
çıkarmalarımı, tatillerde sabah kalkar kalkmaz zihinden problemler
kitabından 100 soruluk ilk posta zihin beslenmesini yapmamı, öğleden
sonra abimin ortaokul fen lisesi kitabından muhtemel daha önce defalarca
çözdüğüm bir testi tekrar baştan zevkle yalayıp yutmak üzre zihin
tatminleri bağımlılıklarımı, babama çözmem için yeni matematik problemleri oluşturması için hergün saatlerce baskı yapmalarımı, kitapta gördüğüm formüllerin ispatını
yapışımı bu huyumu ispat yapmak üzerine dizayn edilmiş üniversite eğitimine
kadar büyük bir sevgi ve gönüllülükle yapışımı düşünürsek, matematik
denen şeyle aramızdaki bağın tarihine yüzeysel olsa da duygulu bir giriş
yapmış oluruz. Aramıza hayatın içinden başka şeyler girse de hayat
dediğim şeyi renklendiren, tatlandıran ve onu zevkle yaşayabileceğim
çerçeveyi veren ve hatta hayatımın büyük bir kısmını oluşturan, matematik. Karşıma çıkan şey ne olursa olsun
ona yeni bir açıdan yaklaşıp tadına varabilmemi sağlayan, bilim aşkımı tetikleyen, öğrenme ihtiyacımı canlı tutan
matematikdir. Kısaca aramızda mutualist bir ilişki var, ben
zihnimi ona veriyorum o da hayatımın hiçbir anında beni yalnız
bırakmıyor.
Biterken, yeni nesiller için not: eğer çocuğunuza matematiği sevdirirseniz, çok rahat edersiniz.
No comments:
Post a Comment