Wednesday, April 9, 2014

Anlatmak istediklerimle

onu anlatacak parmaklarim arasinda uykusuz gozler ve yorgunluktan puslanmis bir zihin var. Bir de bahar deliligi var, insanlardaki guzellikler gozume carpiyor, elestirmek degil herseyi birden kucaklamak istiyorum, ve o anlarda kalbimde bir cumbus oluyor, birbirine hic benzemeyen ve bu o yuzden birbirini bu kadar guzel tamamlayan sevgilerden...
Bugun devlet tiyatrolari programinda gordugum bir Yunus Emre sozu var: hayati anlamanin yolu, onu once yikip sonra icinde tekrar insaa etmektir, gibi birsey. Iste onu cok iyi anlayabiliyorum. Yikip-kurma konusunda ne kadar basarili oldugumu saatlerce ve hatta orneklerle anlatirim ama siz sanmam ki anlayasiniz, o yuzden kendimi yormayacagim.
Hem sozlere dokulerek vucut kazanmayi bekleyen ic kipirtilarini, hem de cesaret hikayelerimi kendimle uykuya goturecegim. Belki cok guzel bir ruyaya donusurler; sabah kalkinca,  hayata "lanet olsun, boyle guzel seyler ancak ruyada olur zaten" dedirtecek tur ruyadan bahsediyorum. Eskiden cok gorurdum o ruyalardan, artik azaldilar

No comments: