Wednesday, April 30, 2014

Yarin 1 Mayis

isci olarak kutlayacagim ilk bayramim! Daha bir kac ay oncesine kadar akademinin tasli ama seckin yollarinda supheci adimlarla ilerlerken bir anda isci oldum. Meragimin kurbani olmus olabilirim ama kendimi kurban durumunda gibi dusunmek istemem. Yeni seyler deneyimledim, kozamin disina ciktim, baska turlu bilemeyecegim seyleri yaptim. Pismanim demek istemem, umarim pismanlik yoktur ve o gelene kadar daha iyi seyler yapmis olurum ki cabalasa da yakalayamaz beni. Hayati hakkini vererek degisik acilardan yasamayi cok isterim, sadece secimleri iyi siralamak lazim, yanlis tercihle yeteneginin daha azinda demir atmak durumunda kalmak ihtimali de var.

Monday, April 28, 2014

Sizi cok

ozledim, dun otobusun camlarina sagnak yagmur vururken ve yesilli daglardan-ovalardan gecerken bir basbasa kalsak; size iki satir birsey soylesem diye cok defa dusundum. Siz derken; iki, ya da uc kisisiniz  zaten.
Bu ara bir hareket ki sormayin: beynimin sivi dolu bir kavanozun icinde yuzdugunu fiziksel olarak hissedebiliyorum artik; o sivi bazen kotu bozuyor. Bir anda zararli bir kimyasal yayiliyor, beynim aciyor nerdeyse. Bazen ise bir hafifliyor: anliyorum ki baska bir aleme gecmisim. Cok surmuyor o da.
Annem bir halk kahramani, yani eskiden oldugundan bile cok, cunku dun arkasindan eve dalan manyagi boynundan tutup disari atmis. Bu sabah annesiz kalmis olabilirdim; neyse ki o gun bu kadar yakin degilmis.
Sonra ordan oraya bir yaprak gibi savrulurken elimde avucumda yarim yamalak yetenekler. Iki gun once bir arastirma enstitusundeydim, bir hafta sonra endustri muhendislerine yaptigim isleri anlatiyor olacagim. Lakin annemin de arada dile getirdigi gibi, matematikten baska birsey bilmem aslinda. Ve buna ragmen oyle gorunuyor ki alkolik ahbaplarim gibi su hayatta cok meslek deniycem.

Tuesday, April 22, 2014

Deliliğin çok ekmeğini yedim, özellikle de onu sistematikleştirmeyi başarıp günlük hayata yedirmişseniz ne ala...Ne zaman iyice ipimi kopartdıysam o zaman etrafımdakiler daha çok bağlandılar bana. En problemsiz, sağlıklı zamanımda ise en yüzeysel ilişki ortaya çıktı, çoğul eklerinin dağılımından anlaşılacağı üzre, sağlıklı zamanların hasılatı çok olmamış. Demek ki vermek insana iyi geliyor ve bir deliyi idare etmek güzel hissettiriyordu. Domestik, sistematik huysuzluğu zirveye çıkardığım şu günlerde annemin gözlerinde bana bakarken ki pırıltının canlılığı gözüme çarpıyor.
Sağlıklı ve mutlu günlerimden ise çok tatlı anılardan başka fazla birşey kalmadı, halen diyetini ödediğim yarım yamalak kararsızlıklar...

Saturday, April 19, 2014

yalnizlik en sevdigim sey

bunu en cok da aile toplantilarinda anliyorum. Herkes cok egleniyor, ben ise eglenemiyorum. Tonla isle beraber, annem analik ic gudulerinin doruklarina cikiyor ve o mutlulukla bir kole gibi ailesine hizmet sunma sekli, ustune bir de greksiz yere burnundan kil aldirmaz tavirlariyla iyilesmeyen ve birtek benim sinirlerime dokunan hareketler sadece yalniz kalmayi ozletiyor. Coga karsi bir kalmis gibi hissediyorum Odama cekilmisken duydugum konusmalar bile sacma geliyor, bireysel olarak girmedigim gundelik meseleler, evdeki nufus artisiyla benden bagimsiz gerceklesir oluyor. Ataerkil ve herseyden anladigini sanan kardeslerimin sacma akil yurutmelerinin basitligini onlara anlatmak mumkun degil. Analar ise kendi halinde bir dunya. Birtek neden bunlarin ortasinda kaliyorum diye dusunuyorum, o da gocebelikten. Bir yerde uzun uzun kalacagimi bilsem ilk is etrafimdaki kimselerden kurtulup yeni bir duzen kurmak olacak.

Friday, April 18, 2014

Korktuğum olmamış ve
Özgürlüğüm azalmamış,
İçinde yaşamakta olduğum ülkeye bakmadan, büyük iştahla yediğim-içtiğimden
Gönlümün isteğiyle yaptığım spordan, bir de yeşillendikçe kalbimi kazanan parklardan anlıyorum ki
yaşam dolu halimdeyim.
Deniz kenarı çok uzakta da olsa, gözlerim hakkını vererek maviye bakmaya,
zihnim onu doya doya sevmeye hazır.
Derim, benden güneşin ışıklarını emerek altın rengi olmayı istiyor.
Gözlerimim önünde ışıl ışıl, en son gördüğüm boğazın suları,
Ve tropik iklimlerin serin nemli havasının kokusu burnumda, ellerimde, boynumda.
"Şimdi şurda olsam ne güzel olurdu!" diyebiliyorum,
Şu avare günlerimden sadece bir tanesini verseler neler yapacağım...
Yaşamak doluyum yine.

Thursday, April 10, 2014

Bugun tam matematikle bagimdan

ufak ufak bahsetmeye baslamisken, gazetede gordugum Ali Nesin roportaji birkac satir daha yazma ihtiyaci hissettirdi. Ali Nesin' e gore matematigi iyi yapabilmek icin, spor yapmak, kitap okumak ve yalniz kalmak gerekiyor. Bunlarin hepsi bana cok tanidik faaliyetler! Lakin sporun ve oteki aktivitelerden matematik'e giden iliskinin yonunun Ali Nesin'in dusundugu gibi olmamasi ihtimali var: Matematik yaparken de bunlar ortaya cikabilir, bunlari yapan kisinin matematik yapacak yapida olmasi da muhtemeldir.
Tubitak elestirilerini de cok yerinde buldum, hakkaten biri elektrikli arabayi uretse de temel bilimlerin cilesi sona erse! Muhendisler hukmediyor kuruma, etki alaniniz size bir ustunuzun actigi yer kadar ki, o  da sahsi cikarlar korunacak diye hic genis tutulmuyor.

En çok önem verdiğim şeylerden en az bahsediyorum, bugün onlardan birini sizle tanıştıracağım.

Yavaş yavaş ve her bir satır üzerine düşünerek, tezimi yazdığım konudaki başucu kitabını okuyorum. Okudukça tatlı bir huzur hissediyorum, para kazanma stresiyle yapılacak şey değildi, ama yaşamımı başka bir kanal üzerinden kazanırken, ne kadar tatlı bir uğraş matematik.
Okul öncesi en sevdiğim uğraş olarak sayı saymayı, ilk okulda Gauss'un izinde formül çıkarmalarımı, tatillerde sabah kalkar kalkmaz zihinden problemler kitabından 100 soruluk ilk posta zihin beslenmesini yapmamı, öğleden sonra abimin ortaokul fen lisesi kitabından muhtemel daha önce defalarca çözdüğüm bir testi  tekrar baştan zevkle yalayıp yutmak üzre zihin tatminleri bağımlılıklarımı, babama çözmem için yeni matematik problemleri oluşturması için hergün saatlerce baskı yapmalarımı,  kitapta gördüğüm formüllerin ispatını yapışımı bu huyumu ispat yapmak üzerine dizayn edilmiş üniversite eğitimine kadar büyük bir sevgi ve gönüllülükle yapışımı düşünürsek, matematik denen şeyle aramızdaki bağın tarihine yüzeysel olsa da duygulu bir giriş yapmış oluruz. Aramıza hayatın içinden başka şeyler girse de hayat dediğim şeyi renklendiren, tatlandıran ve onu zevkle yaşayabileceğim çerçeveyi veren ve hatta hayatımın büyük bir kısmını oluşturan, matematik.  Karşıma çıkan şey ne olursa olsun ona yeni bir açıdan yaklaşıp tadına varabilmemi sağlayan,  bilim aşkımı tetikleyen, öğrenme ihtiyacımı canlı tutan matematikdir. Kısaca aramızda mutualist bir ilişki var, ben zihnimi ona veriyorum o da hayatımın hiçbir anında beni yalnız bırakmıyor.

Biterken, yeni nesiller için not: eğer çocuğunuza matematiği sevdirirseniz, çok rahat edersiniz.

Wednesday, April 9, 2014

Anlatmak istediklerimle

onu anlatacak parmaklarim arasinda uykusuz gozler ve yorgunluktan puslanmis bir zihin var. Bir de bahar deliligi var, insanlardaki guzellikler gozume carpiyor, elestirmek degil herseyi birden kucaklamak istiyorum, ve o anlarda kalbimde bir cumbus oluyor, birbirine hic benzemeyen ve bu o yuzden birbirini bu kadar guzel tamamlayan sevgilerden...
Bugun devlet tiyatrolari programinda gordugum bir Yunus Emre sozu var: hayati anlamanin yolu, onu once yikip sonra icinde tekrar insaa etmektir, gibi birsey. Iste onu cok iyi anlayabiliyorum. Yikip-kurma konusunda ne kadar basarili oldugumu saatlerce ve hatta orneklerle anlatirim ama siz sanmam ki anlayasiniz, o yuzden kendimi yormayacagim.
Hem sozlere dokulerek vucut kazanmayi bekleyen ic kipirtilarini, hem de cesaret hikayelerimi kendimle uykuya goturecegim. Belki cok guzel bir ruyaya donusurler; sabah kalkinca,  hayata "lanet olsun, boyle guzel seyler ancak ruyada olur zaten" dedirtecek tur ruyadan bahsediyorum. Eskiden cok gorurdum o ruyalardan, artik azaldilar

Tuesday, April 8, 2014

Isigi kapatip,

basinizi yastikla bulusturdugunuzda kuracak hayalleriniz varsa:  tekrar tekrar gozununuzn onune getireceginiz bir gulumseme, dile getirilmeyen sempatinin ipucu sayacaginiz bir jest, avucunuzda anlik bir sicaklik... hele bir de mevsim baharsa...

Monday, April 7, 2014

Tanri' nin bahsettikleri

ve hayattan zorla kopardiklarimi ustu uste koyunca, sikayet etmeye utanmam lazim, ama simariklik fazla kacmis olsa gerek ki soyleniyoruz firsat oldukca. Eksiklerimi biliyorum: onlar da tam olsa ufak seylerden mutsuzluklarim ortadan kalkacak, lakin o zaman ufak seylerden gelen sebepsiz mutluluklardan da olabilirim ki, bu alisveristen cok zararda cikmis olurum.
Bahar geliyor ahali, heyecanlanma, asik olma mevsimi! Hatta ruhsal dunyasi ve mental kapasitesi genisler icin birkac aski birden kucaklama zamani.

Saturday, April 5, 2014

Yeri geldiginde, ve birseyin artik

suyu cikmaya basladigi anda, kokten reformlara giden insan diye taniyin beni, Bunu su ana kadar hayatin bir cok alaninda yaptim; ne iliskiler bitti, on yillik kariyer yolu hice sayildi, inanclar zihinden sokulup atildi. O bosluklarda sabirla yenisi icin calisildi.  Emeklerimin heba olmasina gocunmadim, bol bol yiktim, yerine yenileri icin de yillarca caba gosterdim.

Friday, April 4, 2014

Yarin buyuk gun,

deterministik olmayan, ya da olan, hayat yolunda kocaman bir ihtimali ellerimle insa da edebilirim, edemeye debilirim.
Bu arada,  bugun yillar oncesinden piskologum ile karsilastim yolda.  Birkac seferdir onu Kugulu civarinda goruyordum. Bu kez kendisine yaklasip, konustum. Acaba hikayemin sonunu merak ediyor mudur diye de dusunuyordum. Hasta eksikligi cektigi belli ki kartini vermek istedi, ozellikle annemle yakinda bir yerde oturdugumu soyleyince. Hali vakti yerindedir, annesiyle de oturduguna gore histerik evde kalmislardan diye dusundu kesin. Hic gocunmadim, delilik en sevdigim huylarimdan sadece bir tanesi.