var, aralarda ottukce hatirlatiyor kendini.
Haytimdan herkes cikti, bir tek memleketteki islerin bitmesiyle hayatima giren annem var: fedekar, yorulmak nedir bilmeyen ama bir o kadar da inatci bir kadin. Bir gun icinde on defa kavgaya tutusup her seferinde konunun dagilmasi ile kursagimizda kalan kavga hevesi ile yine ogleden sonrayi ettik. Aksam gunesi giriyor iceri minicik bir noktadan, bir de sabah gunesi, dolu dolu. Ankara' nin sabah gunesi ile tanisikligimi kaybedeli cok olmus, tanisiklik tazeledik. Her gun evden cikmadan 10 dakika once ben aynanin karsisinda kremlenirken arkadan bir anda kendini hissettiren gunes, o isima aninin bir parcasi oluyor, mutlu oluyoruz ikimiz de. Hizli hizli metroya yuruyorum, metroda Sartre okuyorum-bu aralar- inince daha az acele ile kizilay'dan Tunali'ya yuruyorum. Ofise geldigimde son yarim saattir ziyaret ettigim dusuncelerin mutluluk olarak zihnimi sardigini hissediyorum.Gun guzel geciyor, istedigim makaleri okuyup gerekli buldugum arastirmalari yapma firsatim olmussa eger. Hayat guzel, en guzeli de nerde olursan ol mutlulugu bir ucundan yakalayabiliyor olmak ve kendine guzelinden yetmek.
No comments:
Post a Comment