Türkiye hatırladığım gibi: Eylül olunca bir anda sıcaklar kesiliyor ve hava aniden soğuyor.
Bir
de tahmin etmediğim gibi: mesela yaşayabiliyorum burda, hem de baştan
soylediğim tedbirleri almadan, bilkent'te bit sitede ya da Cankaya'nin nezih semtlerinde oturmadan, pahallı bir spor merkezine yazılıp,
yabancılarla takılarak Türkiye'ye atıp tutarak değil. Toplumun tabanı ile aynı parkta takılıp, metrodan işe yürürken tonla tiksinç bakışlara maruz kalmaya rağmen, bunların içinde yıllardır unuttuğum güzellikleri hatırlayıp yaşayabiliyorum ya...
Kiminle
ne yaptığının önemi olmadan büyük bir iştahla dili yaşamak ve yaşanmakta
olan hayatın değişik uçlarından gözlemci olmak. Kendisinden kaçtığım hayata bu kadar aç olduğımu nasıl bilebilirdim. Yaşamaya,
hissetmeye, sevgiye saf bir açlık varmış içimde ki bunu ancak yudumlarken anlıyorum ufak sevgi kırıntılarını.Ya da çok eski bir arkadaşla evlenmediğimiz erkek arkadaşlarının yarı buruk hikayelerini şakalarla karıp gülerek anlatırken anlıyorum bu soğuk hayatı ısıtan insan sıcaklığını. Yıllardır mahrumiyetini yaşadığım o sıcaklığı damla damla topluyorum güzel insanlardan.
No comments:
Post a Comment