cagrisim hikayeye donusuyorsa kafanizda, birseyler yasadiniz demektir. Ben de yasamisim galiba, her ne kadar hep yasamin disinda kalmislik hissi olduysa da en cok normalden hazzetmez oldugum zamanlarda bile aslinda bir gozum hayatin uzerindeymis. Simdi disardan baksaniz normal'den ayirt edilmem, nitekim kendimi toptan normale hazirlamakla mesgulum. Maceraya bilinmeyen bir sure ara veriyoruz, artik bilimin cileli yollarinda bir asagi bir yukari oldum-olmadim histerileri yerine, herkes gibi kisitli hayatin icinden maksimum haz cikarmanin pesinde olmayi denemeye gidiyorum. Bunu boyle soyledikce de insanin hevesi kursagina tikaniyor ama kaba tabirle yeni hayatin kisa ozeti bu.
Neler gordum bu meslekte... Kendim uzerinden olmasa da, sizin anlayacaginiz dille Nobel, benim dilimle Fields Medal' a kosan birini bastan cikarip bu degisik hayatin icinde olmaya devam etmek varken, onu da istemiyorum. Gemileri yakmaktan degil, hayatin geri kalaninin cilekesliginde, sıkıcılıgında hayata katlanilecegimi ispat etmeye. Isiklarla, renklerle, orada burada anlasilmamis mutluluklari kesfederek mutlu olmaya gidiyorum. Minik bir bebege can vermek uzre hayatimi hem fiziksel hem de entellektuel anlamda tehlikeye atmaya hazir olmama az kaldi. Hatta sevgiyi karsi tarafta gormemeye inat bu fikir gelismis olabilir; en basindan sevgiye duyarli bir canli yetistirip ona gonlunce bencil sevgiden bosaltmak icin, cunku yine bencillikten o sevgiyi karsiliksizca kimseye vermemekten ve karsilik bulmadikca biraz buruk kalmaktan.
Hayir soylenmiyorum, sadece soylenme luksum vardi ve insan bir luksu varsa kullanmali mantigi ile ustune ustune gittim kahpenin. Maddi kisitlamalara ragmen cok zengin bir hayatti simdiye kadar, elim hep gucluydu. Bundan sonrasindan ise hic ama hic korkmuyorum.
No comments:
Post a Comment