Thursday, August 9, 2012

Rüya yorumu

yapmaya bayılır annem. O yüzden kendi rüyalarını yorumlamakla beraber bizimkilere bile el atar, annemle yattığımız zamanlar (ki evdeysem hep annemle yatarım) uyanmamı sabırsızlıkla bekler ve ilk kıpırdanmalarımla hemen "rüyanda ne gördün?" diye sorar. Bu soru uyandırma sorusu bile olabilir. Bu arada annemin rüya yorumları Freud'ınkileri gölgede bırakır. Öyle ki Freud'ın rüyaların önemi konusunda haklı olduğunu ama yorumlarının yerinde olmadığını düşünürsünüz, annemin yorumlarından sonra.
Bugünki rüyam ise yoruma çok gerek bırakmayacak kadar açıktı ama günlük hayatında bitki olan benim gibi biri için fazlaca yoğun hisler yaşattı. Mekan lisenin bahçesinde yemekhane  ile kız yurdu dörtgeni ve çapraz köşede bir anda her zamanki siyah tişörtü, şortu ve siyah spor ayakkabıları içinde Dimitrios duruyor ve bana el sallıyor. (Gerçek hayatta) Dimitrios'un enerjisini boşaltabilmek icin aralıksız her gün ziyaret ettiği spor salonu ve bu ziyaretlerde ipini koparmış deli bir bufalo gibi ordan oraya zıplayarak attığı sprintler, kaldırdığı ağırlıklar ona görenin dudaklarını uçuklatacak cinsten bir vücut olarak döndü ve dönüyor. Hatta bir seferinde beni alışverişten dönerken gördüğünde müjdeli bir haber vermek telaşıyla elimdeki torbalarla beni kucaklayıp  kollarımın altından tuttarak beş altı defa döndürdüğünde onun bir kaza anında ya da kontrolsuz kucaklamalarının birinde benim gibi birini un-ufak edebileceğine bir daha ikna olmuştum. Dimitrios'u ilginç yapan şey bu maskulin bedenin içinde akıllı mantıklı, sevecen bir o kadar da ince düşünceli bir insan oluşudur. Onunla tarihimiz dört sene önceye gider. O zamanlarki yabani hali, ona ciddi bir yüz ifadesiyle oynadığım oyunlar, sonraki yıl karlı bir gecede bir eğlence çıkışı benimle evime kadar yürüken alenen beni yürüyüşün sonunda öpeceğini söylemesi ve  kapının önünde kucaklaşmayla başlayan onun ilk öpücüğünü gerçekleştirmemiz, ardından onun kendini begendirebilmek için ilk defa sırf siyah olmayan birşeyler hatta pantolon giymesi, beni korkutan o haber beklerkenki aşırı endişesi ve bende ondaki panik atak boyutundaki heyecan ve tedirginlik karışımına denk birşey olmaması ile hakkaten ayrı dünyaların insanları oluşumuzu gerçek olmayan ama en azından somut sebepler vererek olası bir ilişkiyi yarı yolda kestirip atmam.... Tekrar iletişime geçmemiz zaman aldı ama bir yıl sonra tekra yürüyüşler yapmaya, onun takip etmekte olduğu mağara insanı diyetinden, besinlerin vücuda ve ruh saglıgına etkilrinden, beyinden, kariyer değiştirme planlarımızdan bol bol konuşmaya başladık. Dimitrios'un yukarıda bahsettiğim bana verdiği müjdeli haber de Rockefeller Universitesi'nden  kuantitatif beyin bilimi yapmak üzre aldığı kabuldu.
Şimdi aynı universitede demographics çalışma arzumun altında Dimiyrios'un orda oluşunun etkisi ne ölçüdedir acaba?
Bu geceki rüyaya dönersek, rüyamda Dimitris'i görüyorum, bana el sallıyor onu gördüğüme seviniyorum o ara başka bir ortak arkadaşımız Evangelos'u görüyorum ve ona doğru gidiyorum sonra ikimiz, en çok da ben, Dimitris'i bulmaya çalışıyoruz ama bulamıyoruz ve o sıra yoğun bir hayal kırıklığı yaşıyorum. Annem olsa bu rüyayı nasıl yorumlardı? Dimitris'in okuluna gidemiyceğimi söylerdi herhalde. Freud'un yorumu konusunda ise hepimiz hemfikirizdir diye düşünüyorum.

No comments: