Sunday, June 16, 2024

Ask/sevgi

 Hayatta en zor verdigim karar evlilik karariydi. Ardi sira isler ve ulkeler degistirdim, hicbirinde cok dusunmedim, kalbim ve aklim bir uyum icindeydi, onlarin kararina ayaklarim eslik etti sadece. Ask ve sevgi meseleleri ise cok zordu, iki merci de birbirinin karalarini kesinlikle onaylamiyordu ve Dogu Anadolu'nun kati tabulariyla beyni yikanmis bir kadin olarak "deneyip gorme" hakkimi asgari seviyede kullanmayi tercih ettim, ancak isik varsa bir iliskiye basladim, yoksa hic test surusu yapmadim,  bu yuzden ahh ne doktorlar ne muhendisler kacirdim :) (Dogru) .  Birgun kalbimin ve aklimin ikisini birden ikna edecek biri cikar mi diye bakindim etrafima, ama bir umut goremedim. Birini cok sevecek olsam onun tarafindan cok kirilma potansiyelim olacakti, birini fiziksel olarak cok begensem kendimi ona layik gormeyecek ve onun hakkim olmadigini dusunecektim. Boylece toplamda, "nerd" camiasindan, ruhumu bunaltmayan,  karsi tarafin ilgisiyle baslattigi iliskilerde bir dengeye gelip gelemeyecegimize baktim. Evlenmeden once de hic yakalayamadim o dengeyi. Yani hicbir iliskide tam bir huzura ermedim, sorgulamalarim bitmedi. Sonra dusunmekten yoruldum, ve  gecmisimiz de olan simdiki esimde karar kildim, 8 yil onceydi. Bu iliskiye 20 yil vermistim (dogru), kaldi 12 yil :) 

Nikahta keramet varmis, bekledigimden cok daha iyi performans sergiledik. Kendi acimdan, sorgulamalarim bitti, ve aldigimla memnun olmayi basardim, sonra ortak sorunlarda aile birligimizi saglamlastirdik.  Esimin dedikodusunu yapmak ayip geliyor, o yuzden yuzeysel gececegim, bir cok turk kadini boylesi bir iliskide ilgizilikten ya  kendini asardi,  ya da kocasini fare ilaciyla zehirledi, ama bana boylesi daha az yorucu geliyor,  ve onun yuzunde nadir bir gulumseme gordugumde icim bir hos oluyor.  Birde karsi taraf cok sevgi dolu oldugunda ve sizde bu derece guclu bir karsilik yoksa, iliskinin dengesi bozuluyor, sanki iliski ona sizden daha cok tatmin veriyormus ve siz alacakliymissiniz gibi hissediyorsunuz. Bana oyle olurdu kesin :) su anda kimsenin beni zorla burda tutmak istemedigine eminim, ve istedigim icin burda oldugum hissinin tadini cikariyorum.  

4 comments:

Sadece C. said...

Ay çok ayıp ama bir şey soracağım. Sen yayınlamazsın olmadı bu yorumu ve özelden yazarsıncrvabı :)) Ruslar için kesinlikle gülümsemez derler yani bir Rus sana gülümsüyorsa seni aşırı seviyor falan demekmiş (hani Amerikalıların iç yoran sürekli gülümseme ve anlamsızca şirin sözler etme hallerinin tam zıttı). Komşularımız Rus ve hakikaten öylelerdi ilk başlarda hatta ben aa niye sevmediler ki bizi falan diye düşünmüştüm. Sonra biri dedi Ruslar gülümsemeyi çok tuhaf bulurlar diye.. Bu sıra pek gülümseşiyoruz ve yakınız, hakikaten de çok tatlı yardımsever insanlar ama ne bileyim bu aşamaya gelene dek baya bir kendimi sorgulamıştım :)) Bu doğrumu yoksa işte Türkler misafirperverdir İsveçliler soğuktur falan gibi bir şehir efsanesi mi?
Diğer yorumu (yazıyla alakalı olan) ayrı yolluycam belkibunu silersin diye :))

Sadece C. said...

Bak bu çok ilginç. Birini çok sevesem üzülürüm fikri nereden geliyor acaba ki?
Bende yoktu o. Bende de “offfff personal space’ime müdahale bunlar hep” takıntısı var. Sanırım tek çocuk olmam ve genelde yalnız yaşamaktan geliyor bu hassasiyet.. Mesela ben hep ennnn şahane evlilik iki ayrı evde yaşamakla mümkün diye düşünürüm :)))

brownian said...

Hemsirecigim,
Ruslarin gulumsememesi konusu, tabi biraz abarti bir genelleme ama kesinlikle dayanagi var. Boris'in abisinin esini bir defa gulumserken gormedim, resimlerde bile gulumsemiyordu, aile de onu "klasik Rus" olarak kabul etmisti, sonradan kadinin mutsuz oldugu ve ayrilmak istedigi ortaya cikti. Ayrildiktan sonra da gulumsemiyor olma ihtimali yuksek. Yani o kulturde bizim asik surat dedigimiz sey cok normal, kimse soguk navale deyip yaftalamiyor ve tahmin ettigin uzere yaygin. Kayinpeder, birader, valide hepsi gulumseyen insanlar, Boris de kucukken cok gulen bir cocuk oldugunu ama zor hayat sartlarinda yitirdigini soyluyor. Sevgi konusuna gelince, beni butun potansiyeli ile sevdigine eminim, ama bunun ne kadar az ya da cok oldugunu hicbir zaman bilemeyiz.<3

brownian said...

Birini sevince uzulmekten korkmak tabi ogrenilmis bir duygu. 15 yasindayken karsima cikan bir geri-zekali'nin mirasi :) simdiki kafam olsa, bu korkunun bu derece yonlendirici olmasina izin vermezdim. Ama bu olmasa bile insan kendini korumak icin baska korkularin arkasina siginirdi. Korkmak kesinlikle bir korunma bicimi :) Iliski ve ortak dil olayi var birde. Senin korkun uzerinden gidersek, Turkce konusan biriyle kesinlikle kisisel/ruhsal alan ihlali daha cok olurdu. Dil bariyeri de paylasimi azalttigi icin, iliski daha az yorucu oluyor. Asik olmak/kalmak da ana dilinde mumkun sanki. Bu konuda dusuncelerini merak ediyorum.