neredeyse biyolojik bir ritme donusturerek iki haftada bir birseyler karaladim burada, son yillarin sessizligine gore buyuk bir disa vurum. Bu performansi bir ilham perisine borcluyum, evet hemsirem sen!
Bugun itibariyle yaz okulu bitti, sicak ogleden sonrasi sessizligine bir gevseme hali eslik ediyor. Biraz da kronik uykusuzluk var...son ayda gececi oldum. Gece el-ayak cekildiginde, ofis niyetine kullandigimiz bos odaya geciyorum, pencereyi aciyorum, hava durumuna gore bazen serin bazen sicak ruzgari iceri davet ediyorum, sari isikta ve yerdeki acik renk kalinca halida, gecmise dair tanidik bir zamani yasiyorum sanki. Icime tatli bir genclik heyecani geliyor, sanki onumde bilmedigim guzel bir gelecek var ve o guvenle ani yasiyorum.
Bu odadan, geceden, heyecandan ve genclikten ilham alarak aklima Hatirla Sevgili dizisi geldi, Icinde fazla miktar aci olan Turkiye'nin yakin gecmisine dair tarihsel dizileri izleyemiyorum. Ruhum parcalaniyor, mahkeme/hapis/iskence sahnelerinde, o yuzden sadece "askli" kisimlari secerek izledim. Oyunculuk nasil olursa olsun, o yogun asik olma simulasyonunu verdi, ve oylesini hic yasamamis olsam da masallardan tanidik o hissi hatirlamak guzeldi. Askin en yuksek mertebesine dair bir algimiz var, ve bu tamamen dusunme gucumuzden geliyor. Gercekte, pratikte, ise ask bambaska birsey. Sanirim hayatimda eksikligini hissedecegim tek sey, hayal edebildigim kadar buyuk yasamamis oldugum duygular. Ikisi arasindaki aciklik,- duymamaya calistigim- bir aclik hissi olusturuyor olabilir.
2 comments:
<3
Sabah radyoda Frank Sinatra'ya dek geldim, ben de Leyla gibiyim :)) Öznesiz bir aşk hali de ne güzel şey...
<3 hemsirem , icinde oldugumuz resim siliklestiginde hayata tutunduran duygular bunlar...
Post a Comment