Day 2' da American vatandasligima kavustum. Yemin toreninin gerceklesecegi salon nerdeyse doluydu, cogu kisi ailesi veya bir yakini ile gelmisti, ben ise tektim ve orda yalniz olmak bir yuk gibi ustume cokmustu. Biden'in tebrik mesajlari esliginde gozumden yaslar dokulmeye basladi. Haklisin baskan, bu gune kavusmak kolay olmadi. Yorgunluk, gozyasi olmus; hizlica vucudumu terketmeye kalkmisti. Bu halimle etraftaki neşenin ortasinda ancak ki cikintilik yapiyordum.
Day 3'de, evde cati degisiyordu. Bu ülkedeki sığınağımı güçlendirme zamani.
Day 4, yemeden icmeden sabahin köründe pasaport basvurusu icin postaneye gittim. Yikanmis paklanmis ve oylece evden disari atmistim kendimi. Postanede sirami beklerken cantamdan once kremi aldim ve zamanin asagi dogru cektigi derimi yukari dogru masaj yaparak nemlendirdim. Sonra gozluk bezine uzanip, gozlugumu temizledim, en son da sirt cantamda kalemlerin oldugu bolmeden kirmizi ruju cikarip aynaya ihtiyac duymadan bir guzel dudaklarimi renklendirdim, saclarimi ellerimle sekillendirdim. Sonra basvuru formunu cikarip eksik kalan son bir bilgiyi ekledim, gerekebilecek butun kartlari ve kimlikleri cebimde hazir ettim. Boylece yarim kalan hazirligimi bes dakikada tamamlandi ve huşu icinde beklemeye devam ettim. Butun islerim bitip kasada odemeleri yaparken, randevu saatiminden bir saat once geldigimi ogrendim. Boyle bir sabirsizlikla bekliyormusum bu pasaportu.
No comments:
Post a Comment