Sunday, December 13, 2015
(Tanrinin merhameti ile) yeni bir denge noktasina ulastim; ne olursa yasamaya hazirim, ozellikle icinde dinlenme varsa, insanlardan uzaklasip kendi cabalarinla var olmak ve derinlesmek imkani varsa... Ulkenin dort bir yanindaki akrabalarimi seferber edip gidecek birden fazla mekanim oduguna emin oldum; simdilerde uzun bir tatil yapmak, o sirada data science konusunda calismami tesvik edecek bir universitede bir pozisyon bulmak istiyorum; yeri onemli degil; bir iki duzgun makaleden sonra ozgurlugumu tekrar kazanma ihtimali var ya..
Friday, December 11, 2015
Londra' nin gunese ihtiyaci yok. Minik dukkanlarin araliksiz cevreledigi sokakta yeni yil susleri gri arka plandan dolayi gunduz gozuyle sehre renk katabiliyor. Gunumu Essex road uzerinde Costa Cafe'de is ilanlariyla flort ederek geciriyorum. Az once, Peru'da genc ogrencilere matematik ogretmek uzre gonulluluk esasli bir ise yesil isik yaktim.
Yan masada oturan yasli teyze masasindan kalkerken kahvesine doldurgu sekerlerin bos kagitlarina hayret icinde bakiyorum. Alisilmisin disinda yasina gore kilosu yerinde; eriyen yaslilara inat vucut kitlesini korumasinin sirri iki crossant ve bol sekerden geliyor olmaliydi. Daha dun nenemi dusunuyordum; nenemi hep yasli tanidim. Yasliliginin 10 kusur yilina ise bilincimle sahitlik ettim. Onu o kadar cok gozlemledim ki... Yasliligi ve gucsuzlugunde yuregimi daglayan bir sey vardi, ben uzuldukce o daha da yaslandi, buzuldu ve daha fazlasi icin yer kalmadiginda ise... Sefkat hissini nenemin yasliliginda, zorla yedigi minicik lokmalari endiseyle seyrederken kesfettim.
Pencereden gri sokaga ve isiklari ile ilgimi ceken Fish and chips dukkanina baktigimda yasli teyze' yi goruyorum. Yasliligina ragmen istahina seviniyorum. Kendimi yalniz ve yasli dusunemiyorum; ya acliktan ya da yalnizlik ve mutsuzluktan gitmis olurum diye dusunuyorum. Evsizler ardi sira tuvaleti kullaniyor; bosvermeyi bu aralar iyi becerdigim icin issizlikle ve yalnizlikla evsizlik iliskisini kurmuyorum. Iyiyim, giderim cok, aglasam gozyaslarimi silen biri bulunur elbet.
Yan masada oturan yasli teyze masasindan kalkerken kahvesine doldurgu sekerlerin bos kagitlarina hayret icinde bakiyorum. Alisilmisin disinda yasina gore kilosu yerinde; eriyen yaslilara inat vucut kitlesini korumasinin sirri iki crossant ve bol sekerden geliyor olmaliydi. Daha dun nenemi dusunuyordum; nenemi hep yasli tanidim. Yasliliginin 10 kusur yilina ise bilincimle sahitlik ettim. Onu o kadar cok gozlemledim ki... Yasliligi ve gucsuzlugunde yuregimi daglayan bir sey vardi, ben uzuldukce o daha da yaslandi, buzuldu ve daha fazlasi icin yer kalmadiginda ise... Sefkat hissini nenemin yasliliginda, zorla yedigi minicik lokmalari endiseyle seyrederken kesfettim.
Pencereden gri sokaga ve isiklari ile ilgimi ceken Fish and chips dukkanina baktigimda yasli teyze' yi goruyorum. Yasliligina ragmen istahina seviniyorum. Kendimi yalniz ve yasli dusunemiyorum; ya acliktan ya da yalnizlik ve mutsuzluktan gitmis olurum diye dusunuyorum. Evsizler ardi sira tuvaleti kullaniyor; bosvermeyi bu aralar iyi becerdigim icin issizlikle ve yalnizlikla evsizlik iliskisini kurmuyorum. Iyiyim, giderim cok, aglasam gozyaslarimi silen biri bulunur elbet.
Thursday, December 10, 2015
Depresif’in en kotu zamani sabah uyanma anidir; depresif kisi dusuncenin bloke edilmesine bagli olarak depresiflige yer olamayan uykusundan uyanirken, bilincinin ilk aklina getirecegi onceki gunden arta kalan kokusmus dusuncelere hazirliksiz yakalanir. O an uyandigina uyanacagina bin pisman olur; zaten vucudu da normalden daha fazla uyku ihtiyaci icine girmis; uykudan medet umar olmustur. Sabah uyanmasinin sokunu atlattiktan sonra faydali birseyler yapmaya koyulur ve cirpindikca enerji uretme potansiyeli ortaya cikar, sabah kahvesi icilerek olasi bir bas agrisinin onune gecilir ancak ilk lokmalarini agzinda evire cevire, yemeyi ilk defa ogrenmis bir cocuk gibi ya da yemeye gucu olmayan yasli ninesi gibi ogutmesi oglen saatlerini bulur. Bu sirada umuduna sahip cikar ve bunun en onemli nokta oldugunu bilir.
Bugun depresif kisi olarak uyandigim uykumdan sonra, ogle saatlerinde bir is gorusmesi icin South Ealing’ in yolunu tuttum. Iki gun once Jump’ in gorusmesine giydigim takimi tastamam oldugu gibi, gomlegini bile yikamadan ustume gecirdim. Ikinci defa giyilmesine ragmen, sokaga ciktigimda lacivert pantolon, kizil mont; siyah saclar, acik mavi gomlek; sari kurdelalali bej deri babetler ve siyah bilgisayar cantamla profosyonel goruntum tastamam olmustu ve bulutlarin altinda gri kalmis sehirde ustumdeki renklerinden dolayi bir neon gibi parliyordum. Gayet iyi gorunuyordum; sabah “shit” gibi hissederek kalktigima bin sahit lazimdi. Oglen evden cikmadan once bir yildir binayi saran scaffolding’ i sonunda kaldirmaya niyet eden isciler; gurultulu bir sekilde sirtimi dayadigim balkonda calisirken, sonunda parkin goruntusu ortaya cikti; tam zamaninda ustelik; ise gitmeyi birakmis, gunduzlerime kavusmusken, onu bloke eden bir tabaka mavi plastikten kurtulmak cok guzel bir surprizdi.
Piccadliy line’da sallana sallana sersemlemis bir sekilde South EALING’de inmis; dogru olduguna kannat getirdigim yonde - Big West Road’ a dogru- yurumeye koyuldum. Polish marketler; Napelese restaurantlar ve kucuk semtlere ozgu yavaslik hosuma gitmisti. Henuz gorusmeye gittigim isyerinin neye benzedigini bile bilmeden buraya tasinip, bu sokaklarda alisveris yaptigimi ve bundan huzur duyacagimi dusundum; sanki her hayat formuna hazirdim: Havada cok fazla gunes olmadigi takdirde herseyi yapabilirdim. En guzel kiyafetlerimi giyip is pesinde kosturabilir; bazen cok, bazen az kazanabilir, yasadigim yeri gormezden gelebilecek kadar yogun olmayi basarabilirdim.
Tuesday, December 1, 2015
Anahtar sozcuk "ince bir tabaka" imis. Marmite' i Andy' nin dedigi gibi ince bir tabaka halinde ekmege surunce, yemesi mumkun oluyormus.
Londra' yi evim gibi hissetmeye basladim, burdan ayrilmasi ve yeni bir duzen kurma arayisi, ardindan da olana ayak uydurmak kolay olmayacak. Sanirim tekrar bakis acisi ayarlarimla oynamam lazim. Nerede olursam olayim hayatin yasamaya deger oldugunu, bos kaygilarla onu rezil etmemeyi, ayrica -deliler gibi- guzel ve yesil sehirler hayali icinde, oyle olmayan yerlere burun kivirip, intihar dusunceleri yesertmemeyi ogrenmeliyim. Aslinda intihar yanlis bir sozcuk oldu. Genelde acilar icinde zihnim kivranirken, aklima hayatima son vermek ihtimali bile gelmiyor; beynimdeki can cekisme ile uzun zamanlar yasayacagimi hayal ederek daha derin buhranlara giriyorum. Neyse ki sunu cok iyi biliyorum, butun bunlarin sorumlusu baba tarafindan gelen genler ve kimyasi yalama olmus beynim. Mesela, buyuk halam yasi itibariyle yasamdan cok olume yakinken bile coluk cocuk bizim agzimizdan cikacak iki umut dolu sozcuge sarilmayi bekliyor, minicik seylere moralini bozup yemeden icmeden kesiliyor. Tanrim, ne kadar tanidik! Iskolik olmusken ve son zamanlarda depresyonla kovalamaca oynarken, deliligin dozunu iyice arttirip maasimi aldigima emin oldugum ilk gun isten ayrilacagim. O arada, bohem Londra sokaklarinda cilginca kendimi ariyor degil kaybediyor olacagim.
Londra' yi evim gibi hissetmeye basladim, burdan ayrilmasi ve yeni bir duzen kurma arayisi, ardindan da olana ayak uydurmak kolay olmayacak. Sanirim tekrar bakis acisi ayarlarimla oynamam lazim. Nerede olursam olayim hayatin yasamaya deger oldugunu, bos kaygilarla onu rezil etmemeyi, ayrica -deliler gibi- guzel ve yesil sehirler hayali icinde, oyle olmayan yerlere burun kivirip, intihar dusunceleri yesertmemeyi ogrenmeliyim. Aslinda intihar yanlis bir sozcuk oldu. Genelde acilar icinde zihnim kivranirken, aklima hayatima son vermek ihtimali bile gelmiyor; beynimdeki can cekisme ile uzun zamanlar yasayacagimi hayal ederek daha derin buhranlara giriyorum. Neyse ki sunu cok iyi biliyorum, butun bunlarin sorumlusu baba tarafindan gelen genler ve kimyasi yalama olmus beynim. Mesela, buyuk halam yasi itibariyle yasamdan cok olume yakinken bile coluk cocuk bizim agzimizdan cikacak iki umut dolu sozcuge sarilmayi bekliyor, minicik seylere moralini bozup yemeden icmeden kesiliyor. Tanrim, ne kadar tanidik! Iskolik olmusken ve son zamanlarda depresyonla kovalamaca oynarken, deliligin dozunu iyice arttirip maasimi aldigima emin oldugum ilk gun isten ayrilacagim. O arada, bohem Londra sokaklarinda cilginca kendimi ariyor degil kaybediyor olacagim.
Subscribe to:
Posts (Atom)