Sunday, October 25, 2015
Dun oy kullandim, yolumdan donmedim ve oyumu yine partime verdim. Ardindan sehri yurudum, cok sevdigim sehrin gizli koselerini gormek icin bilmedigim sokaklara daldim, once kaybolup sonra beklemedigim bir anda bildigim bir noktaya cikmanin keyfi ugruna, bacaklarimin gucune inanarak uzun uzun yurudum, her yeni seye sasirmayi da ihmal etmeden. Bugun icin ise planim belliydi: once, surekli onunden gectigim ama bir turlu acikken yakalayamadigim Ozan Unisex Kuafor' e gidip fazla gelen saclarimdan kurtulacak, ardindan sehrin alevi diasporasinin cocuklarina yaratici matematik ogretmek uzre soyundugum projede kararliligimi gostermek uzre dernegin egitim sorumlusunu bulacak, yazdigim e-mailin takibini yapacaktim. Ince bir tabaka bulut arkasindan filtrelenerek gelen sabah gunesinde Regent's kanal kenarinda yuruyerek, aylardir odagima girmis olan kuafore vardim, ve saclarimi gercek bir ozana kestirdim.Ozan, gercek bir ozandi, aleviydi, kurttu, Hayyam vari dusunen sevimli bir insandi ve tam bu dogrultuda davrandi bana, elindeki calismalari paylasti, yandaki kafeden cappucino ikram edip, kendi gibi dostlari ile tanismam icin tatli bir telasa girdi. Ruhuma cok iyi geldi bu dostluk. Kingsland Road uzerinden Dalston'a dogru yurumeye karar vermistim. Hackney bolgesi icinde kaliyordu guzergahim, aklima Elif safak geldi; bir kitabini yazarken bu sokaklarda bolca yuruyerek hikayesini olusturdugunu soyluyordu. Baska bir yazinin konusu olabilecek bir mesele ki zevklerim farkli bir yone kaymisti. Artik orta sinif zevklerinden siyrilip hipster kulturune ilgi sariyordum. Yasadigim mekanlarin ve is hayatimdaki para merkezli dusunce yapisinin da itmesi ile bu yakinlasma gerceklesmis olabilir. Geffrey Museum of Home bahcesinde ruhumu sukran hissi kaplamisti, hersey cok guzeldi; tam istedigim gibi... ve bunca guzellige ragmen zihnimin kontrolunu kaybetmiyordum; gunes isiginin azligi ruh sagligim icin iyi olmaliydi. Saclarim kuruyup dalgalanmaya baslamisti, elif safak modeli olmuslardi, bu da garip bir tesaduftu.
Thursday, October 22, 2015
Bugun ogle arasinda guneye dogru olabildigine yol almaya kararli sekilde hizla yururken London Tower'a ulastim. Cok guzel bir tesaduf oldu; yol ayrimlarinda bir saga bir sola saparken sonunda onun karsima cikacagini bilmiyordum. Buyulu bir atmosferi vardi ve en son Ocak ayinda (ya da aralik sonu muydu) ordaydim. Harecourt Road'a yeni tasinmistim, Kings Cross'daki kurtlu evden sonra yeni evim saray gibiydi: Georgian bahceli ev, hipster tarzi mobilyalari ile buyulemisti beni. Dalston' daki pazari kesfetmemle rengarenk olan sabah kahvaltilarim, yaninda tatli niyetine LSE istatistik departmenindan topladigim cikolatalar, sutle rengi acilmis filtre kahve ve ogrencilik gunlerim... inanilmaz guzel hatirliyorum.
Sunday, October 18, 2015
Friday, October 16, 2015
Turkiye'deki atmosferi gazetelerdeki haberlerden anlayabiliyorum. Dolayli olarak ogrenmek, bizzat sahit olmaktan ya da birinci agizdan dinlemekten daha iyi. Kuzenlerim dahil butun ulke birden Turk milliyetciligi akimina yakalaninca, dayanamayip Facebook hesabimi kapatmistim, sonra cok daha kotu seyler oldu... Aci ceken insanlari cok iyi tanidigim icin belki, acilarini da tanidim ve oldurulenlerin sayisi arttikca, aci icinde kalanlarin sayisi 100' lerle carpilarak buyurken, ayni hizla aci da buyudu. Dusunmekten kacmaktan baska care yoktu; mesai haftasi baslayip kendime ayiracak dakikam kalmadiginda , dunyadan kopmak acinin belirli bir formundan uzaklastirsa bile, gorduklerime verdigim tapkiler degismisti: insanliga guvensizligim saglam bir kalibi dolduruyordu artik ve duydugum her kelimede yoruluyordum. Herkesi kotu goruyordum, ve icime seytan kacmis gibi asi ve kaba davraniyordum. Akli basinda gorunen insalardaki kusurlar gozume carpiyordu. Cogu zaman bos gozlerle bakan, arada sevimli ve samimi bir iki soz soyleyerek beni sasirtan David'i hayatimdaki diger insanlara tercih eder olmustum (bu hislerim henuz gecmis degil).
En azindan bunca yorgunlugun uzerine Cuma gunu serefine, ve aciya teslim olmamis olmanin kismi zaferi ile guzel bir gun gecirdim. Ogle arasinda Bricklane, aksam Greenlane, bolca sonbahar ruzgari...
En azindan bunca yorgunlugun uzerine Cuma gunu serefine, ve aciya teslim olmamis olmanin kismi zaferi ile guzel bir gun gecirdim. Ogle arasinda Bricklane, aksam Greenlane, bolca sonbahar ruzgari...
Thursday, October 15, 2015
ruhsal enerjimi
haftanin sonuna yetistiremedim yine. Ofisteki muhendis kafali heriflerin bir kismi yuzunden iyice cileden cikarak kizgin bir feminist haline geliyorum, kendilerini en akilli ilan etme bicimleri ve bu hallerindeki cirkinlik normalde bu kadar itici olmazdi ama dedim ya haftanin ilerleyen gunlerinde tahammul sinirim da dusuyor belli ki. Bazen bos vakitleri ozluyorum, esnekligi; bu gidisle is dunyasinda zengin olamadan, bundan kacip; bir egitim kurumuna siginmam fazlasiyla olasidir. Eski is yerimle gurur duymasam da, Ankara'da sehre kapimi kapayip sigindigim evimi ozluyorum. Londra guzel sehir, sokaklar muhtesem, lakin Turkiye'deki konforu satin alabilecek guce gelmek icin is yerinde su andakinin iki kati calismam gerekir ki, su halime bakarsak o da zor...
Bazen kacmak kolay geliyor: bir yeri, bir isi sevmeyince butun imkanlari seferber edip kacmak geliyor icimden ve kacmanin aciliyetini cok iyi anliyorum, lakin yine bastan kurmalardan yoruluyorum artik.
Bazen kacmak kolay geliyor: bir yeri, bir isi sevmeyince butun imkanlari seferber edip kacmak geliyor icimden ve kacmanin aciliyetini cok iyi anliyorum, lakin yine bastan kurmalardan yoruluyorum artik.
Wednesday, October 14, 2015
Haftanin ortasina dogru, hayatimi daha cok sorgular oluyorum. Sagim solum sacmalik...Ne gun icinde insanlarla ic ice olmaktan, ne de sosyal medya uzerinden gozlemledigim topluluklarin ruh hallerinden memnunum. Insanlara guvenmiyorum, ve onlar hergun beni dogruluyorlar. Haftanin ortasi ya, kendimi tam bir kaosun icinde hissediyorum. En kotusu bile gerceklesse hayatta kalabilecek yeteneklerim olmasini arzuluyorum sadece.
Thursday, October 1, 2015
Dun gece, ruyamdan aglayarak uyandim. Gercek bir aglamaydi sanirim, cunku uyandiktan sonra oylece devam etmek istedim ancak o sekil davranmak akillica gelmedi; kendimi dagitmadan degerli dakikalarimi uykuyla doldurmaya devam etmeliydim.
Ruyam, hasreti surekli icimde biriken babami getirmisti; dunyamdan kaybolusu buyuk bir taravma olup bir daha da gecmeyen... Bireysel olmaya daha cok varken, boylesi bir zoraki kopusun ruhumda actigi yarayi, asla anlamayacak olanlara acmaya hic kalkmadim. Yoklugu gercek olanlar, hic konusmadiklarim.
Ruyam, hasreti surekli icimde biriken babami getirmisti; dunyamdan kaybolusu buyuk bir taravma olup bir daha da gecmeyen... Bireysel olmaya daha cok varken, boylesi bir zoraki kopusun ruhumda actigi yarayi, asla anlamayacak olanlara acmaya hic kalkmadim. Yoklugu gercek olanlar, hic konusmadiklarim.
Subscribe to:
Posts (Atom)