Saturday, December 26, 2009

sessizlikler icinde

Yazmak esas, konu bahane... Bugunku bahanemiz mahallemizde noel'de gorulen degisiklikler...
Haftanin gunlerinin kendine ozgu piskolojileri oyle cok sekillendiriyor ki hayati, o rutinin disina cikmak zorunda oldugumuz tatil gunlerinde sadece insanlar degil dunya bile kimlik bunalimi yasayabiliyor... Bir sey biliyorum ki boyle sacma bir sav ortaya attim, dinleyin gorun.
Ilk sirayi dogadaki degisikliklere vermek istiyorum; iki gundur belki de uc gundur... (bugun haftanin hangi gunu oldugunu ve bu degisikliklerin hangi gun basladigini bile su anda parmaklarimla saymadan bulamiyorum) En iyisi simdi sesli bir parmak saymasi yapayim ve en azindan kac gundur bu durumun surdugunu bilelim ki istatistiksel olarak soyleyecegimiz seylerin guvenilirligini belli olsun. Ama dedigim gibi bugun gunlerden ne (dogrusu biliyorum ama) hissedemiyorum o yuzden gunlerin adi degil kacinci gun olduklari sadece belirtilecek. Evet simdi parmak saymasinda sira; bugun birinci gun cunku bugunu biliyorum, dun okula gidip telefon gorusmesi yaptigim gundu, ondan bir onceki gun de markete gittigim gundu. Ondan onceki gun de son olarak gym'e gittigim ve Carsamba oldugunu bildigim gundu. Persembe'den tam bir hafta once hocami ziyaret ettim Boston'da, su halde uzerinden 9 gun gecmis ama iki ay da ciksa hesaba gore, inanirdim. Yani inanmak da degil ama itiraz etmezdim. Tamam iste, tam uc gundur hava bir garip: dunyanin ustunde insanlarin yasadigini unutmus gibi yaklastikca yaklasti yere bulutlar. Yerde olan onca kari ve onceki gunlerin soguklugunu unutmus gibi tutarli olma kaygisi hissetmeden bir anda isindi hava. Karlar sipir sipir eriyor. Insanlar dondugu zaman nasil oldu diye sorgulamiycaklar ve iki gunde dag kadar karin erigidini bilmiycekler ya, eri de eri..
Uc gundur hic gunes gormedik, yagmur da yok, zaten kar imkansiz bu sicak havada. Oyle sicak ve sisli geciyor ki hava durumu; bu kaygisizligin sebebi insanlarin normalde oldugu gibi en az yarisinin gun icinde en az bir defa hava hakkinda bahsetmiyceklerini bilmesi olsa gerek.Tatil bu, kim havayi ne yapsin! Insanlar holiday "cookie"lerini stoklayip iceri tikildi ya da bir yerlere gitti. Kimin kimi gordugu var ki havadan bahsetsin, ya da verimli olma ihtiyaci hissetmedigi gunde havanin insan uzerinde ne etkisi olabilir, ya da etkisinin ne onemi olabilir...
Disarda birileri cop cikariyor ve bu benim parmak hesabimla uyusmuyor. Copler pazar gunu cikariliyor ama benim hesabima gore bugun Cumartesi. Hic his de yok ki ona gore biseyler soyleyeyim... Neyse ne onemi var; ha Cumartesi ha Pazar, ha bir gun eksik ha bir gun fazla, hem sureklilik ihtiyaci niye?
Simdi sira sokaktaki degisikliklerde, insanin konusmadigi bir dilde yazi yazmasi zamanla zorlasiyor ve yazi okuyani daha cok zorluyor, o yuzden arada bir neden bahsetmekte oldugunu soylemekte fayda var. Himmm, sokaktaki degisiklikler demistim. Sokak her zamankinden cok farkli, sessizlikten dolayi degil. Sokaktaki yuzler degisti ve tavirlar da. Daha bir insanlasti insanlar... Is gunlerinde oldugu gibi herkes olanin bitenin onemini kavramis, hayatin anlamina ulasmis ya da ulasmaktaymis gibi bir ciddiyetle suratlarinda sifir ifade ile yurumuyorlar. Garip bir kaybolmusluk, yalnizliklarindan ya da sehri dogru zamanda terkedemeis olmaktan gelen bir utangaclik ve ona eslik eden hafif bir gulumseme var yuzlerde. Yuzlerde farkli yuzler, daha fazla Afro-Amerikan var ve saga sola bakmamak icin ekstra enerji sarfediyorlar, yoksa birileri etrafi yokladiklarini ve ona gore hirsizlik planlarini yapacaklarini dusunebilir, ozellikle yilin bu zamaninda bu ulkede. Ama yuzlerdeki gevsemeyi farketmek cok kolay, sokagin eski sahipleri yakinlarda olsa bile, su anda orda olmamalari gerektigini biliyorlar. Bir sebep sokaktayken yeterli motivasyonlari olmadigi icin rollerini hakkini vererek oynayamayacaklar ve degisen formatta acilan yeni rolleri daha iyi dolduracak gonulluler var. Arada normalden daha yuksek cikabiliyor sokakatakilerin sesleri, bir kac Cinli arkadasi sokakta sanki ulkelerindeymiscsine bir rahatlikla yurudugunu goruyorum.
Sokak cok degisti hakkaten. Ruh geldi birden ruhsuz sokaklara, icindeki ruhsuz insanlarin cekilmesiyle. Onlarin yokluguyla koyduklari standartlar piyasadan cekildi ve bir kac insanin yuzu guldu.
Her yazida biraz kisisel biseyler olmasi hosuma gidiyor, hem okuyucu merak da etmis olabilir bu sartlarda yazarin ne isle mesgul oldugunu. O sebeple sokaktan, insana; insandan bireye geciyorum ve yakinligi dolayisiyla kendimi seciyorum odaklanacak birey icin. Hem bilirsiniz ilgiyi severim. Ben evdeyim genelde, tekim ve farkediyorum ki evde tek oldugumda teklikle daha iyi basa cikabiliyorum. Yan odada baska bir tekin varliginda ortaligi teklik ve yalnizlik sarmis oluyor ki bu, bir insanin tekliginden daha kotu bir atmosfer olursturuyor. Cogul tekliklerdekinden cok daha basarili bir tablo ciziyorum su ara ve bu bilginin isime sonra da yarayacagini tahmin edebiliyorum. Ogrenme acisindan verimsiz gunleri, verimli gunler takip ediyor genelde. Garip bir sekilde gunlerin ayariyla beraber benim biyolojik saatim de kendini birakti. Her gun en gec 7'de kalkarken bugun 8'e kadar uyudum. Ne guzel, gevsemisim biraz olsun. Onun disinda surekli evde olmaktan ve elimde sicak bir icecek bulundurma ihtiyacindan ya da fazla tatlar karistirmaktan, dilimdeki tat tomurcuklarinin hasara ugradigni farkettim. Yarin kendime daha iyi davranmaliyim. Gayet olculu olarak Ilke'nin getirdigi cikolatalari ve ev sahibimden oldugunu sandigim buyuk bir kutu ithal biskuvinin icinden en sevdigime karar verdigim fistikli biskuvileri yiyorum ki o dakikalar gunun en eglenceli zamanlarini olusturuyor. Ikinci eglenceli sey bir dostla birbirine karsilikli iki guzel satir yazmak ya da "Kolera gunlerinde ask"'i okumak, son eglenceli sey de ders calismak ki sanirim en cok onu yapiyorum.

No comments: