Wednesday, December 3, 2025

soguk bir kis sabahi

yavasca isinmakta olan odada, ısıtıcının sesini umursamadan , biraz da kirlice şiltenin altinda tatli tatli ve ve de telasla ruyalar gormekteyken,  telefonun alarmiyla uyandim. Hic ikilemeden yataktan cikip alarmi kapattim, ayaklarimin ucuna basarak, terliklerim elimde, diger odaya kitap ve notlarima yoneldim. Yere oturup ders notlarini olusturmaya basladim. Zamandan ve kendimden kopmus sadece yaptigim ise odaklanmistim. Boyle minicik zaman dilimleri icin odak  hayati onem tasiyor, zihnimin bunu ikna olmus olmasi buyuk kolaylik. Ahh benim canim zihnim, bir gun bu kadar berrak ve islevsel olacagini bilsem, 20 'li yaslarimi kendime ve gelecege dair daha umutlu yasardim. 

Millet diyor ya, "ben hayatta en cok anne olmayi sevdim" diye, o an icimden tonla dusunce geciyor, film seridi gibi yasadiklarim gun gun gozumun onunden gececek oluyor ki, dugmeye basip durduruyorum, çunku buna hic gerek yok! o kadar karman corman dusunceler ki, neresinden ceksem  de bir tanesini cikarsam bilemiyorum. O romantik argumana karsi kendi adima şunu diyebilirim: ben hayatta en buyuk darbeyi anne olmaktan yedim, (bunu demisken bilinsin ki oyle kolay bir hayatim da olmadi) . Sanki koca bir deprem oldu, yiginlarin altindan hala cikmaya calisiyorum. Ama bu zorluga katlanirken, ve isin kolayina kacmadan, bir bir moloz ayiklarken, gönüllü olarak olumlu dusunmeyi kesfettim. Kotu duşunerek kendime celme takmiyorum, hatta en kotusu oldugunda, eger ben hala hayattaysam, manzaraya karsi bir kahve alir, sakin sakin yudumlarim gibi geliyor. Cunku oyle bir ermislik, oyle bir haklilik, oyle bir yapabilecegi en iyi seyi yapmis olmanin ic rahatligi ve biraz da yorgunluk...  

2 comments:

gul said...

Annelik üzerine ben de çok düşünüyorum bu aralar. Artık etrafımla yaşadığım meseleler üzerine pek kafa yormuyorum bu konuda; şefkatli halimin anaçlığa yorulmasına mesela. Hayır anaç değilim şefkatliyim 'Ama çocuğun olsa acayip anaç olurdun'' Bilmem . Anaç ne demek? Neyse, olsam gerçekten ne kadar değişebilirdim, öğrencilerime bu kadar toleranslıyım, çocuğuma da aynı olur muydum? Sonra aklıma geliyor, annemin çocukken beni karşılaştırdığı insanların çocukları aptal oldu. Onları geçecek bir çocuğum olur muydu acaba diye geçiriyorum içimden. İşte yakaladım kendimi.Aferin kızıyorum senin çocuk yapmaman olsa olsa dünya için bir iyiliktir. İşte. Paylaşmak istedim. Bambaşka ama ilkel bir tarafından hislerimi.

brownian said...

Selam Gul, iyi ki paylastin. Insanin anneligi, sahip oldugu cocukla da cok iliskili, bazen hic tahmin etmedigi apayri bir yol, bazen daha standard, bazen cok tatminli. Cocuk yaparken harika bir cocuk yapacagiz hayaliyle ve umuduyla bu yola giriyoruz, butun muhtesem ozelliklerimizin onda disa vuracagini, bizim sefkatimizle ve ilgimizle dunyanin en muhtesem insanini olusturacagimizi dusunuyoruz. Bizi harekete geciren o umut. Mesela ben ve esim, sahip oldugumuz imkanlarla bir cocugun nereye gelebilecegini merak ettigimiz icin cocuk yapmis olabiliriz, bir de ikimiz de zor sartlardan kendi emegi ile bulundugu yere gelmis, "over-achiever" insanlariz. Bu caliskan genleri birlestirince ortaya ne cikacagini merak etmis de olabiliriz? Cocugumuz da haliyle siradan olmadi, daha mi iyi daha mi kotu belli degil, ama kesinlikle siradan hic degil ve onu buyuturken cok uyanik, tetikte ve yaratici olmamiz gerekiyor. Iste insan bazi seyleri onceden ongoremiyor, cocuk da oyle birsey, sepetten ne cikacagi, onunla nasil bir etkilesimin olacagi, onun seni neye donusturecegi ve hayat boyu donusturmeye devam edecegi tam bir bilinmez.