demis bir düşünür, bence dogru degil ama haklilik payi var. Mesela master'in ikinci yili, Ah. boylu boyunca odamda yerde yatiyor, kivircik uzun saclari kadife haliyla butunlesmis, iyice gerinmis, karni (gobegi degil) bir miktar acilmis, gozleri tavanda ya da kapali... ben yatagin ustunde oturuyorum, neyle mesgulum hatirlamiyorum, ama zor durumda hissediyorum, surekli servis saatini hatirlatarak onu evden postalamanin derdindeyim. Bir servisi bahaneyle kacirdi, bir saat sonrasi icin ikinciyi beklemekte, ayni zamanda benim de bir hamle yapmami bekliyor. Beyefendi, sessiz ve calsikan bir cocukken, birden bire saclari uzatip, bir rock grubuna gitarist atandi, ondan beri sadece tek gecelik iliskileri var, dersleri de baya bosladi, odevleri yapmiyor, arada benden aliyor. Sanki 22 yasinda orta yas bunalimina girdi, oyle bir zivanadan cikmak. Aman tanrim simdi de guya benden hoslaniyormus, hic inandirici gelmiyor, tek gecelik iliskilerden sonra yerlesik duzene gececek? ancak caliskan bir kizi kafesleyip odevlerini yaptirmanin pesinde olabilir. Bir de tipim degil, eski hali iyiydi de, yeni hali yok...
Esmerler tipim degil diye genelleyecektim ki, aklima bir esmer geldi. Yine "yasanilmamis"lardan...
Lisenin ilk gunleri, yatil okul henuz bizi cemberinden gecirmemis. 5-6 kisi sinifta oturmus konusuyoruz, hepimizin gurur duydugu bir gecmisi var, herkes farkli bir sehirden, apayri kulturlerden ancak ortak nokta geldigi yerin gözdesi oluşu. Hepimizin kendine dair umudu yuksek, ve karizmasi var.
Me. uzun boylu, yapili, yazin bolca yuzmekten esmerligine koyu bir bronz kahve eklenmis, bileginde deri bir bileklik, ayrica nasil guzel bir ses tonu var...tabi bunlarin hicbirinin farkinda degilim, sonradan hatirlayacagim. Cumlesini bitiriyor -ki genelde gulumseyerek konusur, hatta o guzel bir seyden bahsederken gulmekle konusmak birbirine girer-, ve kahverengi gozlerini gozlerimin taa icine dikiyor ve birkac saniye orda kaliyoruz! o an bunu farkettim mi bilmiyorum, hatta boyle bir an gerceklesti mi artik emin bile degilim, ama aklima kaziliyor o bakis... Acaba o bakisin bir anlami var miydi yoksa haddinden uzun olmus, rastgele muhtesem otesi bir bakis miydi?
Yatili okulda günler ilerledikce, kim oldugumuzu unutmaya basladik, karizmalarimizin yerini zavallilik aldi, bazisi kilo aldi, bazisi kilo verdi, aileden alinan guc artik yoktu, ve zor derslerin altinda ezilirken kendimize dair umudumuz da kayboluyordu. Me. 'nin kahverengiye calan tonu, siradan bir esmerlikle yer degistirdi, zayifladi, ve hatta kamburu cikti, kiyafetleri artik ütüsüzdü, ceketi sökulmustu... ben ise "evimi ozluyorum" diye gunlerce ve hergun saatlerce agladim, beyaz dolgun yuzumun yerinde sivrilmis bir surat ve huzunlu bakislar vardi. Sevimli ve guclu olmaya dermanim yoktu, onun yerine zavalli ve siradan hatta sinir bozucu olmakta karar kilmistim. Bir daha Me. ile birbirimize ne guzel iki laf ettik ne sevimli bir bakis...
Ta ki universitenin ikinci ya da ucuncu senesinde bir yemekte 5 dakika karsi karsiya gelene kadar. Mekani bilmedigimden, indigim duraktan uzunca yurumek zorunda kalmistim. Odtu kampusu girisindeki o kebapciya ulastigimda herkes yemis-icmis, bolca sohbet etmisti, Me. de ordaydi, sanirim bir kac kadeh yuvarlasmisti ki cok sevecendi, en son lisede biraktigim cocuk degildi, lisenin ilk gunu gordugum cocuktu. Karsilasma nasil oldu, sanki ilk o gordu de geldi ve ardi sira guzel seyler soylemeye basladi, ben de gulumseyerek ve sevecenlikle kabul ettim, "simdi bunlar nerden cikti" diye bile dusunmedim, abimden biliyorum bazi insanlar karsisindakine iltifatlari ardi sira dizer. Ben de kendime gelmistim hani.. biraz bunalimim vardi ama ona inat yuzum guluyordu, yatili okuldaki bakimsiz ve zavalli cocuk degildim, acik mavi, ust bacaklarimi kavrayan ince bir kotun uzerine, derin V yakali , siyah, yine ince bir kazak giymistim, ayrica siyah duz saclarim yuzumdeki anlik isiltiyi daha da one cikariyordu Mutlak ki o kalabalik da Me. de ilk defa bu halimi goruyordu. Ilhamin kaynagi kiyafet miydi, yoksa baska birsey mi bilemeyecegiz, tipki o ilk bakista bir anlam var miydi, yok muydu onu bilemeyecegimiz gibi.
Bazen insanin aklinda bir soru kalir, olsaydi veya yasansaydi ne olurdu diye....
No comments:
Post a Comment