yakinlardaki tek kuzenimi ziyaretteydik. Birbirimizi ozlemisiz, bolca lafladik. Gunun sonunda hic olmadigi kadar yorgunum. Insan iliskilerini yorucu buluyorum, yani karsimdakinin varligini sevsem de konusmak, bakismak, dogru laflari secmek yorucu. Kibar bir insanim ama gercekciyim de, kibarliktan ödün vermeden gercek dűşüncelerimi soyleyebilmek isterim, iste en cok zorlandigim ve yoruldugum nokta bu. Bugun de kuzenimin bebekliginde ne kadar guzel oldugundan, sonrasinda diger kizkardesleri ile beraber hepsinin burun yapilarinin degismesinden bahsettim. Biri bunu bana soylese hic hosuma gitmezdi sanirim(emin degilim), demek ki daha cok filtrelemek lazim, o halde ne anlami kaldi biriyle yanyana gelip iki laf etmenin.
Kuzenim, kiz kardes hevesi ile yandigim yillarda dogdu. Teyzem dunyanin en sevimli insani oldugu ve hobi olarak cocuklari mutlu etmeyi cok sevdigi icin, dogumdan sonra hastanede onu ziyarete gittigimizde bebegi (kuzenimi) hemen kucagima vermisti, ben de 9 yasindaymisim o zaman. Sari sacli, yesile calan ela gozlu, akca bir bebekti ve gozumde dunyanin en guzel bebegiydi, ilk goruste cok sevmistim. Teyzemin evi okul yolumun uzerindeydi. Okuldan giderken veya donerken, kapisini tiklar Elif'i opmek istedigimi soylerdim, o da hep sevincle bebek kuzenimi bana getirirdi. Teyzemin Elif'i soyup ciplak sekilde guneslendirdigi minicik yeni dogan hali, sonra gun gun toparlayip yuvarlak yanakli, kucagimi dolduren bir bebek olusu hafizamdan silinmeyenlerden.
No comments:
Post a Comment