Thursday, October 31, 2024

Bir anne

 kaybettigi cocuguna taze yasinda soyle birsey diyor: "ozlemimimden bir parca her kapiya biraksam, yine azalmaz" . Tarif ettigi büyüklük "sonsuzluk", demek ki bu hissedilebilen bir kavram,  baska hislerde  de sonsuzluk mumkun mu, ya da varolusumuzun hangi boyutlarinda mevcut ...    Lakin aci  ne kadar sonsuz olabilse de,   onu da duzlestirebiliyoruz, sadece zaman lazim, bir de iyilesmeye gonullu olmak. Sonsuzlugu yenen mekanizma nedir, onu düşünüyorum...

Tuesday, October 22, 2024

central limit theorem

 hayatin adalet prensibi, cok fazla iyi seyin ayni yerde - ya da ayni sekilde fazla sayida kotu seyin-  ust uste gelip toplanma sansi az. Basimiza gelenlerin toplamiyiz ve toplamda bir orta noktanin etrafinda ya saga ya sola savrulmus haldeyiz, bu savrulmalar (variance)'i kabul etmemiz lazim, because "it is not personal, and  is supposed to happen to anyone". 

On the other hand, life makes sure thaat we are exposed enough, so that you are a proper sum of diverse experiences, which we know is a random variable normally distributed, equally likely to be on the lucky or unlucky side. 

What is the mean for this distribution? it is mediocre average, because too good and too bad requires too much effort (and luck). 

I know that nature is simply playing with us, it wants us all broken.  That is what life is about, getting broken enough to meet at the average with some dispersion.   Surely, someone is watching us. We are here in an experiment to please someones's curiosity.  Each of us is a data point, all together a data set to a wild experiment , about which we can never ask the right questions. I wonder if "why" exists in the universe beyond the dimensions we exist.  


dedikodu

 yapmaya geldim. Bu yaslarda insana bir olmuşluk hissi geliyor, hayatin kaosunun icinde bir duzen kurmus, onun icinde yuzde seksen de mutlu hissediyorsa, "olmuştur" demektir. Bir de hersey zittiyla anlamli. Kendini yedigin 20'li yaslar, kariyerini sekillendirdigin ya da coluk cocukla ugratigin 30'lar sonrasi ilk dinginlikte bunu hissetmen normal. Konuya donersek, Instagram'da olmusluk hissi etrafinda paylasim yapan iki kisi taniyorum, hatta birbirleriyle de arkadaslar, bu arkadaslardan birinin basina cok fena bir olay geldi. Soyle soyleyeyim, hayatinda gercek aci gormemis birinin basina 40'indan sonra dunya uzerinde yasayabilecegi en buyuk aci...Diger arkadas ise, felaket onu teget gectigi icin nazli hayatina fazladan bir sukran hissiyle baglandi, ve belki bunyesi herseyi herkesle paylasmaya oyle  alisik ki duygularini gizlememeyi secti, ya da gizleyemedi. Bana ters geldi, en yakin arkadasinin kayip noktalarindan sukran hissetmek degil ama bunu fazla acik etmek, bunu gorunce cani aciyanin cani daha cok acimaz mi...

Wednesday, October 16, 2024

Binbir surat

 Sabah onceden yogurdugum hamuru ince ince acip oglan icin hem yagda kizarmis hem sade ekmek yaptim. Bu,  gunluk sabah rutunimiz, herkesin misir gevregi ile kahvaltisini yaptigi ulkede, her sabah sicak taze ekmek yapmak(nenelerimle ayni kader)... Cocuk ekmegi yerken, sallanan disi kanamaya basladi ve o panik icinde aglarken, agzinin icine dalip, gozumu bile kirpmadan disi cektim (doktor ben!) Cocugu yolcu ettigim gibi  hizla aklanip paklanip, okula gelip ilk dersimi verdim, dersten sonra biraz ogrencilerle lafladik. Ardindan ofise gelip, hizla sonraki derslerin notlarinin uzerinden gecip diger iki dersim icin sinifin yolunu tuttum. Ayni sinifta ardi sira iki farkli dersim var. Ikinci dersten sonra yine ogrenciler toplastilar, ayni zamanda ofis saatim de basladigi icin onlari da onume katip ofise getirdim. Kapida bekleyen uc kisi daha vardi. Bu donem nasil bir hikmettir ki ogrencilerle hic olmadigi kadar guclu baglarim var,  nasil oldu bu?, sonunda isim icin biraz daha vaktim var, evde cozmem gereken acil problemler yok ve bu son 6 yillik hayatimizda cok onemli bir gelisme . Kiz ogrencilerden biri, konulari sebepleriyle anlatma bicimimi cok sevdigini soyledi (masallah masallah), gelecek donem benden alabilecegi bir ders var mi diye sordu, istatistik dersini tavsiye ettim, o sirada ofiste bekleyen istatistik ogrencisini de gostererek.  O cocuk da derste anlatacak hep ilginc bir seyim oldugundan bahsetti, ona da memnuniyetle sasirdim. Sonra hoslarina gidecek birkac gozlemimden bahsettim. Sonunda bir bucuk saat icinde 5 ogrenciyle bir bir ilgilenip onlari yolcu ettim. Galiba yaslandim artik, hem daha sabirliyim, hem de biraz daha anac.

Saturday, October 12, 2024

Bugun

 yakinlardaki tek kuzenimi ziyaretteydik. Birbirimizi ozlemisiz, bolca lafladik. Gunun sonunda hic olmadigi kadar yorgunum.  Insan iliskilerini yorucu buluyorum, yani karsimdakinin varligini sevsem de konusmak, bakismak, dogru laflari  secmek yorucu. Kibar bir insanim ama gercekciyim de, kibarliktan ödün vermeden gercek dűşüncelerimi soyleyebilmek isterim, iste en cok zorlandigim ve yoruldugum nokta bu. Bugun de kuzenimin bebekliginde  ne kadar guzel oldugundan, sonrasinda  diger kizkardesleri ile beraber hepsinin burun yapilarinin degismesinden bahsettim. Biri bunu bana soylese hic hosuma gitmezdi sanirim(emin degilim), demek ki daha cok filtrelemek lazim, o halde ne anlami kaldi biriyle yanyana gelip iki laf etmenin.

Kuzenim, kiz kardes hevesi ile yandigim yillarda dogdu. Teyzem dunyanin en sevimli insani oldugu ve hobi olarak cocuklari mutlu etmeyi cok sevdigi icin, dogumdan sonra hastanede onu ziyarete gittigimizde bebegi (kuzenimi) hemen kucagima vermisti, ben de 9 yasindaymisim o zaman. Sari sacli, yesile calan ela gozlu, akca bir bebekti ve gozumde dunyanin en guzel bebegiydi, ilk goruste cok sevmistim. Teyzemin evi okul yolumun uzerindeydi. Okuldan giderken veya donerken, kapisini tiklar Elif'i opmek istedigimi soylerdim, o da hep sevincle bebek kuzenimi bana getirirdi.  Teyzemin Elif'i soyup ciplak sekilde guneslendirdigi  minicik yeni dogan hali, sonra gun gun toparlayip yuvarlak yanakli, kucagimi dolduren bir bebek olusu hafizamdan silinmeyenlerden.