ile aitlik arasinda bir bag olmali, 2007 yilinin ekim ayinda ilk defa balkabagi oyarken, nasil da ait hissediyordum yeni dunyaya! ilk defa bu derece mutluydum, ve ilk defa bir yere bu kadar aittim. Nasil burdan koparilmis, ama sonunda gelip yerimi tekrar bulmustum, yasasin reankarnasyon. O küçük ve asil sehirdeki sonbahar, butun sonbaharlara inat simsicakti, üsütmüyordu, ürkütmüyordu, aklimda hep ayni soru vardi, neden burasi? burasi benim vatanimdi ve bir mucize eseri, o kadar yer varken, buraya ait oldugum yere konmustum. Mutlu olunca ait hissediyoruz, oraya, o seye, o insana... hatta ask dedigimiz sey de sanki bir yana yana bir ait olma arzusu. Aslinda derinde, tek bir arzumuz var, gonullu bir ait olma. Ayni sekil sahipleniyoruz da (bize ait), ve sahiplendigimizin bizden gitmesi bir travma! olumle ya da ayrilikla... birseyin bizden koparilmasi, bizim ondan koparilmamiz. hayattaki en buyuk aci degil mi? Acaba dogarken anne rahminden koparilisimiz olabilir mi bu derin aitlik arayisinin ve ayrilik travmasinin sebebi.
2 comments:
Doğarken değil ama büyürken yaşadığımız ayrılıklar sanırım, en azından benim için. Ve biryere ait olamama, bir insan tarafından sahiplenilmekten (evlilik / uzun süreli ilişki) kaçınma ya da sahiplenememe eşyayı; biraz işte yani biraz değil çok, hatta tamamen, küçüklükteki terk edilmelerle, güvenli bağ kuramamalarla ilişkili.
Böyle olunca da ne bileyim mutsuzluk ya da en azından huzursuzluk kaçınılmaz oluyor..
Rutinimize döndük hemşirem :)
Hemsirecigim, kucukken ebeveyn ile guvenli bag kuramamak meselesini cok duydum, tam olarak anlamlandiramiyorum bag nasil olsa guvenlidir, nasil degildir, ama genclikte iliskilerden yaralanamamak imkansiza yakin gibi geliyor. Bir tarafimiz ozgurluge kosuyor ama bir yerde derinlerde "ait olmayi" mi ozluyoruz belki de, bu hicbiryere ait hissetmemek de yavan bir his... Dogru, senkronize donduk rutine, verimli bir yazi donemi diliyorum ikimize de!
Post a Comment