Eski mezarlarin icinde bulunan kucuk camdan gozyasi siselerini ilk gordugumde cok takdir etmistim, kesinlikle cok yerinde bir adetti, cunku acinin kayit altina alinmasi, haykirilmasi lazimdi ve aci bosluga birakilamazdi... Ölüm, dunyadaki en sasirtici sey, dusunsene: var var var var....var ve bir anda YOK! Hele bir de hayatinizin en ortasindaki insanlardan birinin boyle aniden yok olusu... elbette ki o acilarin her zerresine kadar ozelenle sarilmasi ve saklanmasi lazim.
Lisede (yatili), ilk donem cok bunalmis ve cok aglamistim. Aglarken de peceteye ihtiyaci olur ya insanin, o gozyaslari ve sumuklerin gittigi peceteleri toplamis bir posete doldurmus eve donem sonunda eve getirmistim. Cektigim acilari nişâni.
Siselenmesi gereken bir duygu daha taniyorum. Mesela yeni bir adim atarsin, evinden ayrilir bir yere gidersin, belki yeni bir ise baslamissindir, ilk bir hayal kirikligi olur, dengeni kaybedersin, onu asip kendini tekrar iyi hissedene kadar gecen zamanda yasadiklarini kucuk bir balona koyabilirsin, ama tabi agzini sıkıca baglamak sartiyla.
Duygulari element olarak dusunebiliriz, aci, sevinc, saskinlik... ama aslinda biz duygulari boyle element haliyle yasamiyoruz, complex duygu kokteylleri halinde yasiyoruz. Ayrica hissettiklerimiz belli bir olay ve ana spesifik ve bu yuzden cok boyutlu, beynin bircok bolgesi birden uyariliyor ve hal boyle olunca yasadiklarimiz anlayabilmek cok daha zorlasiyor. Zamanla ve deneyimle o karmasik duygulari tanimlayabilir hale geliyoruz. Benim de listemde el atimasi gereken bir duygu daha var, simdi daha degil... Zamani gelince onu da șişeleyip vitrine koymali.
2 comments:
Merak ettim hemşirem ama bırak merak edeyim böylesi daha güzel :) Muhteşem fikirleriniz olduğunu söylemiş miydim? Sümüklü mendil koleksiyonunuzu saygıyla selamlıyorum; bir nişan kadar önemli yaşam maceramızda….
sagol hemsirem, ben de sana hayatin hakkini vererek yasayanlardan oldugunu soylemis miydim?
Post a Comment