Wednesday, June 23, 2021

Sandy Point Park

 Iki yildir gitme planlari yaptigimiz Sandy Point Park'a sonunda bugun gidebildik. Cocuk ancak 3 yasina gelirken ailece sadece bir saatlik yola cikma cesaretini gosterebilmis olmamiz yalnizca temkinlilikten degil, yavrumuzun daha oncesinde buna cok fazla hazir olmamasindan kaynakliydi.  Plajda her yastan cocuk vardi, ancak 4-5 aylik bir bebek kafasini bile zor tutarken, destekli oturagindan etrafini seyrediyor kendini oyalayabiliyordu. 2 yaslarinda minik bir kiz plaja tasinmis park yataginin icinde hic sikayet etmeden iki saat kadar zaman gecirdi. Yerlestigimiz yerin arka tarafinda baska bir ailenin 1.5 yasindaki kizi bir kere bile anne babasindan ilgi istemeden ya oyuncaklariyla oynadi ya da agiz ustu kumlara yatti. Bizim cocugumuz bu cocuklara hic ama hic ama hic ama hic benzemiyor.  

 Oglan, animasyon kliplerinde gordugu deniz/okyanusu ilk defa bugun gozleriyle gormus oldu. Su dalgalarinin ayagina ulastiginda olusturdugu fiziksel hisle bas cikmakta zorlansa da denizi sevdi. Donuste kumsalda comelip orda kalmaya kalkisti. Yine, guzel birsey gorunce kendi sinirlari icinde takdir etmeyi bildi. 

Tuesday, June 22, 2021

herkul

 herkul oldum, sadece kendimi degil türümü de astım. Oyle bir güçlenmek, öyle çok is yapmak ve bana misin dememek ki... aah dostlarım gunde kaç saat poponuzun uzerinde oturuyorsunuz sizler? Ben gun icinde sadece ayaklarımın uzerinde oluyorum, oturuyorumdur elbet ama o da oturularak yapılacak bir is oldugundadir. Fiziksel olarak dayanikli oldugumu biliyordum, o süprizi olmadı ama ruhsal anlamda kendime sasirtmaya devam ediyorum. Eskiden kulagima sessizlik acayip seyler fisildardi, simdi tek bir canlıdan çıkan sesleri duymaya adapte oldum, onun istekleri ve ona verilmiş sözleri yerine getirmek, onu sevindirmek, onu sasirtak, onunla bir maceraya girismek, onun yediğinin içtiğinin hesabini yapmak, ama obsesifin en üst kademesinden bir hesap yapmak, tek hobim ve varolma bicimim. Bu isin suyunu cikarmis olmamdan dert yanmıyorum, tersine deliliğin bu derecesine erisebilmeme, ve bu tutarliligima övgüler diziyorum. Kendini "gecici bir sure" yok etmekte, herseyden vazgeçebilmekte baska tur bir olgunluk var. Aziniz yapabilir bu kadarini,  inanmiyorsaniz deneyin de gorun. Zamanında manyak oldugunu düşündüğüm analar gordum ama Tanri bana öyle bir evlat bahsetti ki kosmayi ogrenecekken  marathon kosucusu, hatta iron-man'e eristim. . Oyle anlatması uzun bireyler oldu iste... Eskiden büyük acılar yasamadan yetişkin yaslara ulasmis insanları kendi sinifima koymaz, yukardan bakardım onlara. Simdi ana babalik'ta benim boyuta yaklasmamis insanları hedefime adim, artık sizinle birbirimizi anlayamayız, sizinle oturup iki laf bile edemem, çünkü gercekten vaktim yok. 

Wednesday, June 16, 2021

 Ogleden sonra bir bahane ile disari attik kendimizi. Oglan yan sokaktaki tekeri patlak, kaderine terkedilmis kirmizi arabaya her gun oldugu gibi bugun de bakmak isteyince o sokaga dogru yoneldik. Hava sicak ve gunesli oldugunda, cocuk yurumek degil kucakta olmak istiyor,  onu bir taraftan tasirken bir taraftan da saclari iyica kisalinca ortaya cikan yuzunden tutkulu tutkulu operek yoldan yuruyordum. Arabaya ulasip, "nasos, nasos", "teker patlamis, hava lazim" diye cosku icinde mantramizi soyleyip ayni yoldan donuyoruz. Leonard drive'i Milford'a baglayan yol uzerinde bahcede bize havlayan Jack ve Rosie'yi gorup onlara dogru yoneliyoruz. Oglan egimli rampayi tirmanip citin oteki tarfaindaki kopeklerle burun buruna gelmek istiyor. Istedigi gibi tirmaniyoruz. Bir kac saniye once havlayan kopekler bizi tam karsilarinda bulunca sakinlesiyorlar. Maxim kopeklere havlamaya basliyor, amaci onlarin dikkatini ustune cekebilmek. Kopekler arkalarini donup oyuna istirak etmeyince tepeden inip sokagimiza dogru yoneliyoruz. Kose eve gelince, oglan kendisi yurumek istiyor, hemen evin on bahcesine daliyor ve duzluk cim alan bulmus olmanin coskusuyla cimin iki ucu arasinda kosarak git-gel yapmaya basliyor, Ev sahibi disari cikip bizimle konusmaya basliyor. Adinin Adrianne oldugunu ogrendigimiz komsumuz sevgi dolu gozlerle sevinc icinde kosturan Maxim'e bakiyor.  Annem yasinda bir kadin, bir sure muhabbet ediyoruz, Maxim de soyledigim Ingilizce cumleleri tekrar ederek konusmaya dahil oluyor. Bir on dakika sonra Adrianna cocuga birsey verebilir miyim diye sorunca "tabi ki"diyorum.  Maxim'e donup "teyze sana birsey vererekmis, surpriz hediye" diye sevincle haberi veriyorum, o da hemen mutlu oluyor ve Adrianna bizi iceri davet ederken biz de  onun ardindan kapiya yoneliyoruz, oglan  "hediye verecek teyze" diye tekrar ederek  beklemeye koyuluyor, once kapinin onunde beklerken, yeni bir yere davet edilisimizin firsatini kacirmak istemiyorum, "iceri de bakalim mi burasi nasil bir evmis?"teklifime yavrucuk da istirak ediyor ve iceri giriyoruz. Ev iskandinav tarzi dizayn edilmis ve dosenmis, ic acici ve sade. Adrianne elinde Fransa'dan torunu icin aldigi sayilar temali kitabi getirip veriyor. Hemen kitabi inceliyoruz hizlica, harika bir tasarimi var, bes dakika once kapida konusurken sanatci oldugunu ogrendigim ev sahibinin neden torunu icin bu kitabi sectigini anliyorum. Kitap cok estetik ve eglenceli gorunuyor. Elimize kitabi alip eve dis kapiya dogru yonelirken, "thank you", "thank you so much" diye Maxim benimle tekrar ediyor. Ikimiz de mutluyuz, kendimize yeni bir arkadas bulmanin, iki lafin belini kirmanin ve hayatimiza renk katmis olmanin farkindaligi icindeyiz. Guzel insanlarin varligi icin sukran duyuyoruz.