Sunday, August 21, 2016
Bir devir kapansin diye brownian' dan tasiniyorum. Tekrarlar beni bile biktirdi, temiz bir baslangic ve mumkunse yeni bir tema ile ilerki gunlerde buldugum ilk yerde yeniden yazmaya baslamayi umut ediyorum. Burada ozensizce yazilmis yazilarda yordugum gozlerinizden hellallik isterim. Ve okudugunuz her satir icin tesekkurlerimi sunarim.
Sunday, August 14, 2016
Iki dramatik satir yazmak icin fazladan hicbir seye ihtiyaci yoktu, cennet de cehennem de onunla birlikteydi. Uzun yillar biri otekini baskilamisti, simdi ise ayni gunun icine sigmayi ogrenmislerdi. Oyle zamanlar vardi ki "hersey ancak ki muhtesemdi" lakin aynisin ertesi gunu butun huzur kaynaklarinin icinde sonsuz bir sessizlik ve anlamsizligin cokmesi muhtemeldi. Yagissiz gunlerde kavurucu sicaktan yanina yaklasilamayan yesil meydan, onu koruyan kalin bulut yigini altinda cennete burunmustu. Ilik ruzgarlari, hem ruhun hem bedenin butun sizilarini dindirebilecek gucteydi. Su an ne kadar guzeldi...
Thursday, August 11, 2016
Yazdiklarimi sonradan okumaktan zevk aliyorum, bir tur narsisizm olsa gerek, bir de insanin anlasilmaya ihtiyaci oluyor, bir ay once yazdigim yaziyi yazan baska biri varmis da beni cok iyi anlamis gibi bir algi icine giriyorum ve bu his iyi geliyor. O yuzden daha cok yazmaliyim.
Onceki yazdiklarima gore, en son nisan ayinda kendimi didiklemekten vazgecmisim, ama sonrasinda hayatin samarini bir daha yemeyi basarmisim. Temkini elden birakmamak lazimdi, biraktim boyle oldu...Su anda iyilesmek icin uc haftam var, guney iklimi, bol yesillik, vahsi yagurlar ve doga ilacim olacak. Hala zihnimdeki Turkiye kabusu dinmis degil, ulkenin fotograflarini bile gormek istemiyorum, insanindan ve kaosundan fazlasiyla nasibimi almisim ki bana en iyi gelen sey orda olmamak, ikliminden, renginden, gurultusunden o kadar uzak olmak. Evet, yine bir over-dose ve zehirlenme, hatta tiksinme hali icindeyim, su minik beynimi az cok taniyorsam bu algiyi degistirmek bir yuzyili alabilir.
Onceki yazdiklarima gore, en son nisan ayinda kendimi didiklemekten vazgecmisim, ama sonrasinda hayatin samarini bir daha yemeyi basarmisim. Temkini elden birakmamak lazimdi, biraktim boyle oldu...Su anda iyilesmek icin uc haftam var, guney iklimi, bol yesillik, vahsi yagurlar ve doga ilacim olacak. Hala zihnimdeki Turkiye kabusu dinmis degil, ulkenin fotograflarini bile gormek istemiyorum, insanindan ve kaosundan fazlasiyla nasibimi almisim ki bana en iyi gelen sey orda olmamak, ikliminden, renginden, gurultusunden o kadar uzak olmak. Evet, yine bir over-dose ve zehirlenme, hatta tiksinme hali icindeyim, su minik beynimi az cok taniyorsam bu algiyi degistirmek bir yuzyili alabilir.
Saturday, August 6, 2016
Bulutlar bir yorgan gibi ustumuzu ortuyor, saganak yagmurdan sonra karsi tepenin sisleri bulutlarin arasindaki catlaktan iceri dalan gunesle iyice bir buyulu hal aliyor. Doga katman katman olmus;once yakindaki daglar, onlarin arkasindakiler, daha da arkasindakiler, ve herbirinin ustunde ayri tonda bir sis tabakasi... Yorgun ruhlara daha iyi gelecek birsey olamazdi. Hayatimin sonuna kadar hic sikayet etmeden bu daglari seyredebilirim, bir dinen bir yagan yagmurlari en guzel sarkiler yerine dinleyebilir, agactan yola dusen bebek salyongozlari tek tuk gecen arabalar ezmesin diye toplayarak hayatima anlam katabilirim. Hosgeldin huzur.
Subscribe to:
Posts (Atom)