Friday, March 4, 2016

Hersey normallesti, savasmak, oldurmek, yalan, tembellik, umursamazlik. Kucukten baslayarak buyuyen cemberler cizdigimizde herbiri sirayla yasamimiza dahil oluyor. Kendim icin yapabilecegim tek sey ise arinmakti,ve arindim, ariniyorum. Beklemekten arindim mesela, aramaktan. Ulasabilecegim hedefler koydum, eksikleri gormemeye karar verdim ve iyi geldi. Iste simdi o arinma surecinin icinden son bir hikaye...
Bir kac gun once, 6 yil arayla yeniden San Francisco'daydim. Kisin ortasinda sicak bir iklime isinlanmaktan daha mucizevi bir duygu olamazdi. Gunun bana kalan kucucuk kisminda Cin mahallesini de icine alacak sekilde downtown'da dolanirken zihnimin icinde birikmis yorgunluktan kaynakli normalde havaalaninda olacagim bir saatte, ucmus bir kafa ile hala Market Street' e dogru kuzey yonunden inmekteydim. Her zamanki gibi gun boyu maruz kaldigim strese ilk cevap  veren bagirsaklarim olmustu ve bir anda tuvalete gitmem gerektigini farkettigimde etrafta kiyafet dukkanlarindan baska birsey yoktu. Panik halinde tuvalet ararken sokagin karsisindaki bir dukkanda tuvalet oldugunu bir baska dukkanin guvenlik gorevlisinden ogrenmis, ana sokagin islek trafiginde dogru isigi bile bekleyemeden karsiya firlayarak o dukkani bulmus ve bir rezalet olmadan tuvalet katina ulasmistim. Bu olayla vucudum rahatlamis olsa da biraz daha vakit kaybetmistim. Metro istasyonuna girip Bart kart alirken bile etrafimdakiler saskinligimi farkedebilmis, kart makinesinin yerini elleriyle isaret ederek beni makinaya yonlendirmislerdi. Platformdaki insanlardan ogrendigim havaalani yonunde gelen ilk metroya binmistim.  Nerde inmem gerektigini bile dusunmeden trende beklerken, tren bosalmis ve kapilar kapanmisti. Iceri giren kisilere aracin hangi yonde ilerleyecegini sordugumda ise oranin son durak oldugunu ve trenin geldigi yonde geri donecegini ogrendim, yardimci olan kadin kapilarin bir daha acilacagini ve karsi platformdan havaalanina gidecek trene binebilecegimi soyledi. Dedigi gibi kapi son kez tekrar acildi ve gec kalmakta oldugumun bilinci ile oteki trene yoneldim. Dort dakika bekleme suresi yuregimi hafifletti cunku gelis yonunde ayni treni onceki gun 20 dakika beklemistim. Trene bindigimde hala zihnim normal sartlar altinda calisma kivamina ulasamamisti. "Colman" anons edildiginde birden panikleyip bunun inmem gereken duraga yaklastigimin sinyali oldugunu farkettim ve uyusmus zihnimle arkamda oturan kisiye donup bu duragin havaalani duragi olmadigini teyit ettirirken, o da bekledigim sekilde bir sonraki duragi isaret edince, elimdeki telefona donup orda oyalanmaya basladim. Ertesi durak geldiginde ise hala beni oyalamakta olan telefondan basimi kaldirip, telas icinde kendimi trenden disari attim. San francisco South duragindaydim. Ust kata cikinca yanlis durakta indigimi anladim. Tabi yine birine sorarak  onaylattim. Indigim trenle devam etmem gerekiyormus! Ucagima vaktinde ulasamayayim diye butun aksilikler basima geliyor gibiydi. On dakika bekledikten sonra ayni tren geri geldi ve bu kez dikkatimi dagitacak butun aletleri kaldirip sadece duraklara konsantre olmaya karar verdim. Bu defa basarili olup tam dogru istasyonda inerek air-tren'e ulastim. Sonrasi kolay oldu, birkac noktada yonleri gosteren isaretleri yorumlayamamis olsam da (!). Ucaga ulastigimda hala 20 dakikasi vardi ve tedirginlikle o sureyi ustumdeki kiyafetleri degistirmek uzre kullanirken, bir yerlerde uykuya dalip kalmaktan, yeni bir maceraya kapilip ucagi kacirmaktan cekiniyordum. Neyseki oyle olmadi ve 48 saatten kisa bir surede ulkenin iki yakasi arasinda bir tur gidis-donus yapmayi basarmis oldum.

No comments: