eklendi, cok guzel bir tanesi hem de. Sabah saatlerinde hazirlamaya calistigim makalem butun enerjimi almis vaziyetteyken, ancak onu az cok duzene sokabildikten sonra bir yarim saat uyku ile vucudumu dinlerdiriyorum. Kisa uykunun ustune dus alip, en guzel kiyafetlerimi giyip, takilarimi ve fularimi da kiyafete gore ayarladiktan sonra Garrick Cafe' ye bir posta daha oturup konusmam uzerine calismaya geliyorum. Geleneksellesen somon ogle yemegim ve ardindan dudaklara gectigim ince bir tabaka rujla, sozlestigim yere dogru yola koyuluyorum. Hersey guzel: dusunmek, anlatmak. konusmak, matematik. Onsuz eksik oldugumu daha iyi anliyorum. Aramizda bir yanlis anlama oldu, yoksa seviyorum matematigi, zihnimin bir parcasi, landscape' i...
Birkac saat sonra, ince ince dusen yagmurda eve yururken, yolumu minik bir paket patetes cipsiyle ve cibatta ekmekle tatlandirdim.
Istahla ekmegimi yerken, hergun onunden gectigim evsiz kardesimin benden yemek istemesine kayitsiz kalmadim. Ekmegimi onunla bolustum. King's Cross'a ulastigimda tezgahini toplamakta olan Afganistan'li gencten artik rutin bir seramoni ile avacado'larimi aldim. Deliligin, ogrenmenin, yorgunlugun ve kendini uzun zaman sonra hakkiyla birseye kaptirmis olmanin sarhoslugu ile yoluma devam ettim. Ruzgar hosuma gitti, hep gider...
Eve geldim, odevimi yapmam lazim. Bir turku dinliyorum, asik olmam gerektigine karar veriyorum. Kalbimde bir sizi beliriyor, dusunsellikten daha derin bir mesele bu, kaynagina ulasmadigim yurek burkuntularini duyuyorum. Bir sarki daha dinliyorum. Delilik cok keyifli geliyor, canim daha cok acimali, ruhuma pusular kurmaliyim; bu en sevdigim serin aksam ruzgarlarinda yuregimdeki askla acimaliyim!
11 11 2014
No comments:
Post a Comment